1

129 10 5
                                    

-"Ah!!! Şu aptal alarm.

Changkyun sinirle elini yatağının ucundaki komidinin üzerinde gezdirdi. Amacı son ses çalan telefonunu bulup, alarmını kapatıp huzura kavuşmaktı lakin işler pek de onun istediği gibi gitmiyordu. Telefona ulaşamayacağını farkedince sakince yatağında doğrulup telefonunu eline alıp alarmını kapattı. Derin bir nefes alıp sırtını yatak başlığına yaslayıp dizlerini karnına çekti. Elleriyle saçlarını karıştırıp kafasını geriye yaslayıp bir süre tavanı seyretmeye başladı. Ardından kafasını hemen karşısındaki yatakta yatan hyungwon'a çevirdi. Telefonun o sinir bozucu sesine rağmen hala uyuyor olması gözlerini devirmesine sebep olmuştu. Derin bir nefes alıp tekrar geriye yaslanıp bu sefer karşısındaki duvarı seyretmeye başlamıştı changkyun.

   Üniversite de ilk yılıydı zar zor imkanlarla kazandığı bu üniversite onun için büyük bir nimetti. Bazı konularda birkaç sıkıntı çekse de 3 ayı gayet sakin bir şekilde bitirmişti. Tabi ilk zamanlar oda arkadaşı hyungwon ile de anlaştığı pek söylenemezdi. Changkyun tez canlı ve düzenli birisiydi, hyungwon ise tam tersi bir tip olduğu için başlarda çok tartışmışlar ancak yavaş yavaş birbirlerini oldukları gibi kabul etmeye başlamışlardı.

Hyungwon'un telefon sesi yüzünden düşüncelerinden arınıp kafasını o tarafa çevirmişti changkyun ancak hyungwon'un uykusu o kadar ağırdı ki uyanıp telefonu cevaplayacak gibi durmuyordu. Gözlerini devirerek yataktan kalktı  uyuşuk adımlarla arkadaşının telefonunu eline aldı ekranda isimsiz bir numara olduğunu görünce cevaplayıp cevaplamak arasında kaldı. Merak duygusunun ağır basması sebebiyle aramayı cevaplama kararı almıştı. Telefonu cevaplayıp kulağına götürdüğünde duyduğu tiz sesle yüzünü buruşturup telefonu kendisinden hafifce uzaklaştırdı. Arayan yüksek ihtimalle okulun yılışık kızlarından birisiydi. Hyungwon yakışıklıydı ve çevresindeki insanların haliyle ilgisini çekiyordu ancak bununla asla övünmez hatta konusu açılınca ya oradan uzaklaşır ya da başka bir konu açardı. Changkyun telefondaki cırtlak sesin tekrar yükselmesiyle yeniden yüzünü buruşturup cevap vermeye yeltendi.

-"Oppa be-"

-"Sanırım yanlış aradınız."

                     "biiip"

Changkyun kızın yüzüne telefonu kapatmanın verdiği hazla sırıtmaya başlamıştı telefonu aldığı yere tekrar koyup arkadaşını uyanması için dürtmeye başlamıştı. Aksi takdirde dersine geç kalıcaktı daha okula başlayalı 3 ay olmasına rağmen bir sürü devamsızlığı vardı. Sürekli uyukladığı için ya derslere geç kalır ya da derslerde uyuya kalırdı uzun olan, ki bu changkyun'a göre normal değildi. Birkaç defa onu doktora götürmek için teklifte bulunmuştu. Ancak aldığı cevap hep aynıydı. "Ben çocukluğumdan beri böyleyim." Kendisinden bahsemezdi hyungwon, ne derdini anlatırdı ne geçmişini hiç bir şey söylemezdi. Changkyun onun sadece yurdun birkaç sokak ilerisindeki kafe de yarı zamanlı olarak çalıştığını bilirdi. Ona çok fazla şey sorup sıkmaktansa zamana bırakmıştı her şeyi. Changkyun'un dürtülerin ardından uzun olan mırıldanarak uyanmaya başlamıştı. Changkyun da sonunda uyanmasına şükrederek konuşmuştu.

-"Ya! Bir ara öldün sandım kalk hadi."

-"hm hm"

-"Ya hyungwon uyan aksi takdirde dersine geç kalıcaksın zaten yeterince devamsızlığı var."

Hyungwon off layarak gözlerini hafifce aralayıp arkadaşına bakmaya başladı .

-"Tamam, tamam gene başlama kahvaltımı changkyun nasihatiyle yapmak istemiyorum."

Changkyun göz devirip uzun olanın alnına hafifce yapıştırmıştı. Ayağa kalkıp dolabının önüne geçip giyeceği şeylere bakınmaya başlamıştı. Hyungwon ise alnına aldığı hafif darbeyle abartılı bir şekilde inlemişti. Ancak changkyun'un onu takmadığını farkedince dudak büzerek yatağında gerinip ayağa kalkmıştı. Changkyun üzerine giyeceklerini seçip giyinmeye başlamıştı bile. Hyungwon da dolabını açıp siyah bir pantolon ve bol beyaz gömleğini eline alıp yatağa fırlatmıştı üstündekiler den kurtulmuş yeni kıyafetlerini giyerken pantolonunun belinin bol geldiğini farkedince sormutmuş ve dağınık olan dolabının içinde kemer aramaya başlamıştı. Changkyun ise giyinmeyi bitirmiş çantasını da hazırlamış hyungwon'un yatağının altındaki kemere  uzanıp uzun olana denk gelmeyecek şekilde fırlatmıştı. Hyungwon mahçup bir yüzle kemeri alıp takarken, changkyun  hyungwon'un bu pantolonunun 1 ay önceye kadar ona tam olduğunu ancak şimdi bu kadar bol gelmesinin sebebini merak etmişti tabi biraz da endişelenmişti.

-" Bu pantolon 1 ay öncesine kadar tam oluyordu şimdiyse bol hemde çok fazla. Bak hyungwon biliyorum tekrar itiraz edeceksin ama hem gözle görülür şekilde zayıflamışsın hem de devamlı uyku-"

Sözleri hyungwon un alaylı konuşmasıyla yarım kalınca hafiften sinirlenmeye başlamıştı changkyun.

-" Ya sen benim için endişelendin mi?
Ya ama ben seni yeriiim."

Hyungwon kıkırdarken changkyun sinirle soluyup çantasını sırtına takıp odadan uzaklaşmıştı. Hızlı adımlarla yurttan çıkıp kendi kampüsüne doğru hızla yürüyordu. Hyungwon'un kendisi hakkındaki konularda hep alaycı davranması ve changkyun'u asla dinlememesi sinirlerini bozuyordu. 3 aydır  hep böylelerdi changkyun bir derdi olunca hyungwon'un ısrarları yüzünden anlatır ve onun verdiği nasihatleri dikkate alırdı. Lakin hyungwon öyle değildi onun hakkında bir konu açılınca hemen konuyu değiştirdi bu da artık changkyun'un sinirini bozuyordu. Her ne kadar 3 aydır beraber olsalarda alışmıştı hyungwon a benimsemişti onu kendisini ona açtığı gibi onun da kendisini kendisine açmasını istiyordu changkyun. Sinirle adımlarını daha da hızlandırırken birden çarptığı beden yüzünden afallamıştı. Hatanın kendisinde olduğu için çarptığı bedenden özür dilemek için
kafasını kaldırdığında üst sınıflardan jooheon olduğunu farkedince yutkundu. Çünkü üst sınıflardaki belalı tiplerden birisiydi hyungwoo, kihyun, minhyuk, Wonho ve jooheon onlara diklenen ya da bulaşan olmazdı. Sebebini bilmiyodu pek de merak etmiyodu ama gene de onlardan uzak durmaya çalışıyordu ki şimdi çarpmıştı değil mi?

"-Ah ben özür dilerim. Dalgındım, acelem vardı.

Karşısında kaşları çatık hızlı hızlı konuşan çocuğun haline hafifce sırıtmıştı jooheon. Hoşuna gitmişti bir nevi genelde insanlar böyle durumlarda  onunla konuşmaz başını eğer ya da kekelerdi. Ancak bu çocuk tam tersi neredeyse jooheonu dövecek gibi bakıyordu.

-"Dalgın mıydın, acelen mi vardı?

Biraz daha uzun konuşmak istemişti jooheon. Özürünü kabul edip yollamak istememişti. Changkyun ise içinden "çattık" diye geçirmiş zoraki nefes alıp cevap vermişti.

-"Her ikisi de olamaz mı?

Changkyun'un tekrardan çıkışmasıyla kıkırdamıştı jooheon. Changkyun ise ortada komik olan şeyin ne olduğunu merak eder gibi bakıyordu. Dayanamayıp tekrar söze girdi changkyun.

-"Komik olan nedir acaba?

Jooheon kıkırdamayı kesip karşısındaki öğrencinin yaka kartına bakıp ismini kafasının içinde tekrar etmeye başlamıştı.

-"Hiç sadece gülmek istedim ve güldüm. Her neyse özürünü sonra kabul edicem Im changkyun görüşürüz.

Jooheon ellerini cebine koyup changkyun un yanından uzaklaşırken changkyun "noldu şimdi aq" bakışları atmakla meşguldü. Bir süre jooheon'un gidişini izlerken telefonunun çalmasıyla bakışlarını ondan çekmişti.
Eline aldığı telefonda arayan kişinin hyungwon olduğunu görünce içinden bi sen eksiktin diye geçirdi ve telefonu karşısındakinin konuşmasına fırsat vermeden yanıtladı.

-"Efendim hyungwon, sinirim geçmediği halde aramaya nasıl cesaret ettin! Cidden ne söyleyeceksen çabuk ol zate-

Tekrar sözlerinin bölünmesiyle karşıdan gelen sesle şaşkına dönmüştü changkyun.

"-Ben okul revirindeki doktor hansol hyungwon biraz rahatsızlandığı için buraya getirdiler  uyuduğu için de telefonundaki en son numarayı aradım, haber vermek için.

Changkyun endişeyle titrek bir sesle cevap verdi.

-"T-tamam ben hemen geliyorum."

Telefonu kapatıp koşar adımlarla revire yönelmişdi. Şu an için arkadaşının iyi olmasından başka bir şey istemiyordu.

***************

İlk defa bir şeyler yazıyorum umarım beğenilir. :)

İf Only [Monsta X]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin