-"Sana cidden inanamıyorum hyungwon. Doktor vitaminlerinin sıfırlandığını ve dinlenmen gerektiğini söylüyor sen ise karşıma geçmiş işe gitmen gerektiğini söylüyorsun. "
Changkyun hyungwon'u revirden aldıktan sonra doktora gitmeye ikna etmiş ve doktor hyungwon'un vitaminlerinin düştüğü için böyle olduğunu arada bir bu şekilde baş dönmelerinin normal olabileceğini söylemişti. Yurda geleli 20 dakika olmuştu ve hyungwon kafeye gitmesi gerektiğini söyleyip hazırlanmak için ayaklanmıştı. Ancak changkyun gitmemesi için söyleniyordu.
-"Changkyun ölmüyorum ya, sadece vitamin eksikliği."
-"Evet sadece vitamin eksikliği ama ya yol kenarında bir yerde bayılırsan ya birisi sana çarparsa bi vurumluk canın var zaten. Ya da dur bence ben çarpayım sana ha? Güzel fikir bence."
Kyun' un sözleriyle göz devirip gülümsedi hyungwon, ona dönüp aklına gelen ilk fikri söyledi.
-"Tamam o zaman kyun' şöyle yapıyoruz sen de benimle kafeye gel, orada ders çalış. Sonra mesai saatim bitince beraber yurda döneriz?"
Hyungwon'un söyledikleri aklına yatmıştı changkyun'un. Böylece hem arkadaşının durumunu görebilir hem de ders çalışabilirdi. Sakince başını salladı ama şaşırdığı bir nokta vardı hyungwon ilk defa changkyunla okul dışındaki hayatını paylaşıyordu.
-"Nerden esti böyle normalde okul dışı hiç bir yere benimle gitmezsin?"
Omuz silkmişti uzun olan.
-"Bilmem sadece susmanı istedim ve seni susturmanın tek yolu buydu."
Dudaklarını hyungwon'u taklit edecek şekilde hareket ettirmişti kyun. Ardından çantasına kitaplarını koyup kaplumbağa kadar yavaş olan arkadaşını beklemeye başlamıştı. Gözü komidinin üzerindeki vitamin ilaçlarına çarpmıştı. İlaçları eline alıp çantasına koymuştu. Biliyordu hyungwon asla saatinde ilaçlarını içmezdi ona hatırlatıp ilaçlarını içirtmeliydi. Hyungwon da hazır olduğunda kafeye gitmek üzere yola çıkmışlardı.
Yaklaşık yarım saat süren sıkıcı yolun ardından changkyun ve hyungwon kafeye gelmişlerdi. Changkyun cam kenarında bir masaya oturmuş kitaplarıyla uğraşırken hyungwon da önlüğünü giyip müşterilerle ilgilenmeye başlamıştı bile. Bu sırada kafenin kapısı açılmış içeriye birbirinden yakışıklı 5 erkek giriş yapmış, kendilerine göre bir masa seçip oturmuşlardı. Minhyuk ve kihyun yan yana karşılarında Wonho ve jooheon, hemen masanın başında ise shownu oturmuştu. Minhyuk garsonlardan bir tanesine sipariş vermek için seslenmişti. Siparişlerini verdikten sonra birbirleriyle muhabbete dalmışlardı. Jooheon ,minhyuk ve kihyun'un atışmasına gülerken kafasını masadan kaldırmıştı ki daha bu sabah okulda gördüğü çocuğu tekrar görmüş ve şaşırmıştı. İsmini hatırlamak için hafifce gözlerini kısıp düşünürken kihyun'un changkyun'un ismini söylemesiyle kihyuna dönmüştü.
-"changkyun, Im changkyun."
-"Ha?"
-"Baktığın çocuk ım changkyun bizim bölümde alt dönemden. Bu sene başladı ancak çok zeki ve başarılı."
Jooheon gözlerini changkyun dan ayırmadan anladığını belirtirmek için kafasını sallamaya yetindi. Diğerleri de jooheon'un baktığı yöne bakarken minhyuk söze girmişti bu sefer.
-"Hadi ama jooheon bence senlik birisi değil."
Jooheon minhyuk a dönerken bu sefer de konuşan Wonho olmuştu.
-"Bence çocuk jooheon'a bakmaz."
Masadakiler sessizce gülüşürken jooheon kaşlarını çatmıştı. Bu sırada masada ders çalışan changkyun'un yanındaki sandalye çekilmiş changkyun da kafasını kaldırıp gelenin arkadaşı olduğunu görünce içten bir tebessüm etmişti. Hyungwon da yorgun bakışlarla kollarını masaya koyup kafasını kollarına yaslayıp aynı içten gülümsemeyle kyun'a bakıyordu. Kyun birden gözlerini duvardaki saatte gezdirip hızla çantasını
karıştırmış eline gelen ilaçları masanın üzerine koyup hyungwon'a uzatmıştı. Hyungwon dudak büzerek ilaçlarını eline almış her birinden birer tane yutup yüzünü buruşturmuştu. Bir yandan da onun bu hallerine gülen kyun'a göz deviriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İf Only [Monsta X]
Fiksi Penggemar"Çünkü insanlar resimlerin ve sözcüklerin büyüsüne kapılıp sonunda Evrenin Dili'ni unuturlar."