Bölüm 17

75 17 2
                                    




Irmak Adanır: Kutay?

Kutay Ünal: Evet?

Irmak Adanır: Nasılsın?

Kutay Ünal: İyidir

Irmak Adanır : Ben de iyiyim sorduğun için teşekkürler.

Kutay Ünal: Sen nasılsın Irmak?

Irmak Adanır: Tamam sorman için dememiştim.

Irmak Adanır: Neler yapıyorsun?

Kutay Ünal: Ben aynı devam. Boş boş oturuyorum

Kutay Ünal: Sen neler yapıyorsun?

Kutay Ünal: İnsanlara haddini bildirmek haricinde.

Irmak Adanır: Aslında ben de onunla ilgili sana bir şey diyecektim.

Kutay Ünal: Ne diyecektin?

Kutay Ünal: Kırıcı olduğum için özür dilerim falan diyeceksen umurumda olmadı haberin olsun.

Irmak Adanır: Neden hemen iğnelerini çıkarıyorsun kirpi gibi?

Irmak Adanır: Dün de tam bu nedenle dedim sana onları.

Irmak Adanır: Senin geldiğin şekilde geldim.

Kutay Ünal: Ben sana o şekilde mi geldim Irmak?

Irmak Adanır: Bana bir daha sakın yaklaşmaya çalışma diyen kimdi Kutay?

Kutay Ünal: Sarhoş olduğunu düşündüm.

Irmak Adanır: Değildim...

Kutay Ünal: Değilsen eğer arabanın yanında dediklerinde de bilincin yerindeydi?

Irmak Adanır: Onu hatırlatmasan...

Kutay Ünal: Pekii

Irmak Adanır: Özür dilerim. Düşündüklerim onlar değildi.

Kutay Ünal: Düşündüklerin nelerdi Irmak?

Irmak Adanır: Neysee hshshdhd

Irmak Adanır: Aramız yine iyi değil mi?

Kutay Ünal: Aramız iyi miydi bizim?

Irmak Adanır: En azından kötü de değildi Kutay.

Kutay Adanır: Tamam hala kötü değil o halde.

Irmak Adanır: Bence bu sefer iyi aramız...

Kutay Ünal: Başkası olsa da iyi olurdu. Kendine özel sanma ;)

Irmak Adanır: Bunu sürekli hatırlatacak mısın bana Kutay...

Irmak Adanır: Söylemek istediklerim bunlar değildi dedim.

Kutay Ünal: Söylemek istediklerinin aslında neler olduğunu söyleyene kadar evet hatırlatmaya devam edeceğim Irmak.

Irmak Adanır: Görüşürüz :)

Kutay Ünal: Umarım...

Irmak Adanır görüldü...


Telefonu kenara bırakıp kendimi yatağa attım. Tavana bakıp gülümserken bakış açıma tek kaşını kaldırmış Lal girdi.

''Ne oldu?'' Sorumla gözlerini devirdi. ''Asıl sana ne oldu? Telefon elindeyken transa girdin bildiğin. Ne konuştunuz?''

''Hiç.'' Hızla telefonumu alıp okumaya başladı. ''Irmak?'' Yatakta doğrulup ona bakmaya başladım.

''Sen sanırım seviyorsun bu çocuğu.'' Tam bir şey diyeceğim sırada odamın kapısı çaldı.

''Irmak? Aç kapıyı bir. Kimi seviyorsun? Lan Pamir puştu mu? Açın kapıyı ya!'' Toprak'ın meraklı sesini duymamla ayaklandım ve kapıyı açtım.

''Sen bizi mi dinliyorsun Toprak?''

''Evet. Kimi seviyorsun?'' Lal'e dönüp gülümsedim. ''Yüzsüze bak bir de evet diyor.''

''Irmak! Kimi seviyorsun?''

''Kimseyi Toprak. Allah Allah ya.''

''Kimi?'' Tek kaşımı kaldırıp Toprak'a bakmaya başladım. ''Sana kimseyi dedim. Hadi şimdi çık odamdan.''

''Bak ben öğrenirim.''

''Ya oldu ki öğrendin? Abim mi sanıyorsun sen kendini? İkiziz biz Toprak unuttun mu?''

''İlk ben doğdum ama.'' Gözlerimi devirdim.

''Doğru. Birkaç dakika kadar önce doğdun.''

''Bak sen de kabul ettin!'' Toprak'ı iterek tamamen kapının dışında bıraktım ve odamın kapısını direkt kapattım. Lal'e döndüğümde hem gülüyor hem de üzgün gibiydi. Yanına iyice yaklaşıp fısıldadım.

''Sen bu gerizekalının nesini seviyor olabilirsin Lal? Gerçekten merak içindeyim.''

''Bilmiyorum.''

''Hala seviyor musun?'' Oflayarak ayağa kalktı.

''Yeter benim sevdiğim, sevgim. Sıra sende. Biraz da ben dalga geçeyim senle.''

''Dalga geçecek bir şey yok.''

''Şimdilik... Yarın okulda göreceğiz bakalım heyecanlanınca sen nasıl oluyorsun.'' Sinsice güldükten sonra odadan çıktı. Arkasından gözlerimi devirdim ve kendimi yatağa bıraktım. Umarım görünce heyecanlanmazdım...

Sosyetenin PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin