Medya: @/ericah_brillina -Twitter
Kemerleri bağlayın uçuşa geçiyoruz"Bakugou," dedi sessizce, gözlerini Katsuki'nin botundan bir saniye bile ayırmadan. "kardelenlere bastın."
Katsuki ayağını çekip insanlar üzerinden geçtikçe ezilmiş kirli karların üstüne koydu. Onları ezdiğini fark etmemişti, her zaman telefonda konuşurken ister istemez etrafını adımlayan biri olmuştu ve acelesi varken adımları hiç de yumuşamamıştı.
Eijirou dünyada başka hiçbir şey önemli değilmiş gibi yerde bir ceset gibi yatan çiçeğe dik dik bakıyordu. İlgisini geri kazanabilmek için, Katsuki sorusunu, "Konuşsana lan, ailen neden senden nefret ediyor?" diyerek tekrarlamak zorunda kaldı. Eijirou'nun önceki seferden de sinirli gözleri sesini duyması ile aniden Katsuki'ninkilere kenetlendi. "Söylesene, n'oluyor?"
Katsuki'ye sonsuzluk gibi gelen bir duraksamanın ardından Eijirou, "Asıl sana ne oluyor?" diye atılıp sarışının bir iki adım gerilemesine neden oldu. "Bak, bana yardım ettiğin, evini açtığın için minnettarım, cidden. Ama sana bırakmanı söyledim. Lüzmu olmayan yere burnunu sokma. İyi biri olman sana istediğini yapma hakkını vermez."
Katsuki öyle büyük göz devirdi ki Ochako'nun bile eve yirmi dakikalık yürüme mesafesine rağmen yine bir şekilde hissettiğine emindi. Sinir olmuşçasına kaşlarını indirdi ve "İşin benim sana yardım etmemle alakası yok. Seni söylemezsen evden atmakla tehdit etmiyorum." derken ellerini hışımla salladı.
Eijirou'nun aksine konuşurken ellerini kullanan birisi değildi, onun için ellerinin ona sormadan sıcak kalmaya çalıştıkları ceplerden fırlayıp soğuk havaya atlaması alışılmadıktı. "Şu an sadece söylemekten korktuğun için benim suçummuş gibi davranıyorsun. İşine gelince susmak bilmiyodun, şimdi mi sorun oldu?"
Eijirou bıkkın bir nefes verip kafasını çevirdi. "Niye bu kadar taktın ki?"
"Çünkü kıt beyinli, sadece sana yardımcı olmaya çalışıyordum." Gerilediği yerden bir adım atıp Eijirou'ya yaklaştı ve suçlayıcı bir şekilde işaret parmağını ona zorla giydirdiği kendi montunun üzerinden onun göğsüne bastırdı. "Ama sen bana yalan söyledin. Saçını boyatmak istiyorsan teyzenle aranı düzeltiriz ve boyatırız. O fındık kadar beynin bunu da mı almıyor?"
Eijirou'nun yüz ifadesinde hiçbir değişiklik olmadı. "İstemiyorum dedim. Saçımla zaten mutluyum. Bana yardım etmene yok. Lütfen şunun peşini bırak."
Bu ses tonu Katsuki'ye hiç de mutlu gibi gelmiyordu. Birlikte müzik yaparlarken onun yüzünü incelemişti, o zaman yüzü tüm içtenliğiyle mutlu bir ifade taşıyordu. Şimdikinin ise o zamankiyle alakası yoktu.
"Mutluyum diyip üstünü örtmeyi kes." demesiyle Eijirou'nun gözleri büyümüş, karşı çıkmaya, yalanlamaya hazırlanmıştı fakat Katsuki ona fırsat vermeden "Ailen gibi tepki veririm diye mi korkuyorsun?" diye atladı.
Parkın tatlı yürüyüş yolunda kavga eden yaşlı bir çift gibi gözüktüklerinden onlara bakan birkaç kişiyi fark etti. Eijirou'nun rahatsızca boynunu kaplumbağa gibi kendine çekip büzülmesinden onun da durumdan pek memnun olmadığı anlaşılıyordu. Gözleri bir etraftaki insanlara bir Katsuki'ye gidip geliyor, parmakları birbirinin üstüne endişeyle bükülüyordu. Yüzündeki sinirin yerini bir tatsızlık almıştı.
Belli ki Eijirou şu an baskı altında, gergin ve rahatsız hissediyordu. Katsuki hayatı boyunca böyle hissetmişti, ve bu duyguyu atabildiği tek yer Eijirou'nun yanıyken onu böyle görmek hoşuna gitmiyordu.
Bu yüzden, iç çekip "Tamam, panikleme. Pardon, zorlamamalıydım. Sadece şunu bil ki, sen ne yaparsam yapayım beni yargılamadın, ben de seni yargılamayacağım." dedi sakince. Sinirini hızla bastırmakta deneyimli değildi, bunları kulağa karşısındakini öldürmek istiyormuş gibi gelmeden ağzından çıkarabilmek için çok çaba sarf etmişti. Yine de, Eijirou'nun birazcık rahatlamayla nefes verişini görmeye değerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstasyon İnsanları
FanfictionSıkıcı ve monoton bir hayatın pençesine takılmış, zengin iş adamı Katsuki'nin hayatı, bir gün kullanmak zorunda kaldığı metro istasyonunda gördüğü ilginç bir sokak sanatçısının nezaketiyle tamamen değişir. Lüks ısıtıcılarla çevrelenmiş şaşalı evini...