2

4.1K 146 35
                                    

Odaya giren güneş ışığı direkt olarak yüzüme geliyor.

Gözlerimi hafif araladım.
Şiş gözlerle etrafa baktım. Bu oda sabahken ayrı bi hoş gözüküyor.

Bütün gün yatabilirim ama hem İngilteredeyim hem de yapacak bir yığın iş var.

Yada ben üşengeç olduğum için bana öyle geliyor.

Hiç istemesem de yataktan kalkmam gerekiyor.
İngiltere de olmam çok tuhaf. Hayatında hiç yurt dışına ailesi olmadan çıkmamış bir insan olarak yanımda onlar olmadığı için kendimi tuhaf hissediyorum.
Onlardan uzak olmak beni biraz huzursuz etse de biraz da olsa hoşuma gitmiyor değil.

Yatağın köşesine oturup kollarımı kaldırdım ve gerilerek esnedim.
Kafamı ayakta tutacak gücüm dahi olmadığı için gerildikten sonra başımı öne eğdim ve ayaklarıma baktım.
Kafamı da kaldırıp yataktan yavaşça ayağı kalktım.

Kapıma doğru odamdan çıkmak için yürürken telefonumu unuttuğumu fark edip arkamı döndüm ve bahane ile yeni odamı izledim.

Yabancı bir ülkede olmak üzerimde sürekli bir heyecan barındırmamı sağlıyor.

Telefonumu alıp odamdan çıktığımda merdivenlerin hemen yanındaki tuvalete girip yüzümü yıkadım ve aşağı inmeye başladım.

Yüzümde durduramadığım bir gülümseme var.
Her şey için çok heyecanlıyım. O kadar heyecanlıyım ki yaşayacklarım için her şeyin hemen olmasını ve bu yaşayacaklarımın merakını hızlıca gidermek isterken aynı zamanda da zamanın yavaşlamasını ve bu zamanlarımın tadını çıkararak devam etmek istiyorum.

Alt kata indiğimde bütün perdeleri benden önce uyanıp Sinem açtığı için günün neredeyse ilk ışıkları bütün eve yayılıyordu.

Mutfaktan gelen müzik sesini takip edip içeri girdiğimde bana arkası dönük bir şekilde ocakta bir şeyler pişirdiğini gördüm.

Sinem telefonunu hoparlöre bağlamış sabah sabah Cardi dinleyip dans ediyor.

Sarı ve omuzlarının altında biten katlı kesim saçlarını omuzundan geriye atarken mavi ve çekik olmasına rağmen iri olan gözleri ile beni görmesi bir oldu.

Elini beline koyup onun bu saatte bu enerjisinin nereden geldiğini sorguladığım için buruşturduğumun farkına bile varmadığım yüzüme bakıp gözlerini devirip önüne döndü.

Sinem : Ay lütfen mutfaktan çıkar mısın? Şu tipinle bütün hayat enerjimi sömürdün şekerim bravo!

Y/n : Sana da günaydın.

Sinem : Günüm gayette güzel aymıştı ama senin o surat ifadeni görünce...

Sinem benim neredeyse 2 belkide 3 yıldır menajerim olmasına rağmen onunla aramda bundan fazla bir bağ var.
Sanki annemin hiç doğurmadığı ablam gibi o benim için.
Sinem benim hayatıma girmiş en iyi arkadaşım.

Ondan önce olan menajerim normal bir menajerdi.
İş hayatımdaki tüm plan ve programı o yaptığı için günlerim neredeyse onunla geçiyordu.
İşkence gibi günlerdi benim için.
Şakalaşmaya çalıştığımda ufak gülümseyip beni geçiştiriyordu.
Hem zaten menajerlerin işi menajerliğini yaptığı kişinin işinde başarılı olmasını sağlaması, sıkıcı bir insan olduğu gibi de bunu da beceremedi.

Ama Sinem hem eğelenceli hemde 2 yılda beni İngiltereye bir film çekimi için getirdi.
Bu başarı değil de ne!

Mutfağın kapısından çekilip içeri girdim ve müziğin sesini biraz kısıp Sinemin yanına, tezgaha dayandım.

İngiltereHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin