55

2.2K 85 131
                                    

Louis (i) : Yalnız kalalım mı?

Y/n (i) : Olur. Nasıl bir yalnız
kalma bu?

Louis (i) : Buradan çıkıp
bizimkilerden bir uzaklaşalım
da o zaman nasıl bir yalnız
kalma olduğuna karar veririz.

Sessiz bir şekilde yazdığını okuyarak kıkırdadığımda masanın altında elimi tutan eli sıkılaşıp birden geri çekildiğinde elim boşta kaldı.

Louis (i) : Biz çok sıkıldık eğer biraz daha burada kalacaksak bari biz dışarıda falan takılsak olmaz mı?

Millie (i) : Evet, lütfen.

Louis Millie ve Issie yi kısa bir süre süzdükten sonra...
Louis (i) : Sizi kastetmedim ben.

Bana döndüğünde kimi kastettiğini masadaki herkes anlamıştı bile.
Bu kişilere babamda dahil olacak ki Louis'in bu söylediğinden sonra sert bir şekilde yutkundu.

Annnem (i) : Aslında biraz daha dururuz, siz istiyorsanız çıkın.
Babam hariç ikimizin de ebeveynleri kafasıyla onayladıktan sonra Louis ile ayağa kalkıp masadan uzaklaşmaya başladığımızda Louise baktım.
Yüzünde büyük bir gülümseme vardı.

Tam babamların görüş açısından çıktığımız sırada kolunu boynuma doladı ve eliyle kafamı omuzuna yaslattırıp saçlarımı hafiften okşamaya başladı ve bir süre sonra bıraktı.

Y/n (i) : Oradan ayrılmaya cidden ihtiyacım vardı.

Louis (i) : Seni çok özledim.

Birden alakasız bir şekilde bana yaptığı bu itirafı beni şaşırttı.
Gülümseyerek yüzüne baktığımda şaşkınlığımı gizlemedim.
Y/n (i) : Ne?

Louis (i) : Seninle görüşemesekte konuştuğumuzu biliyorum ama ne yapayım senin her şeyini çok özledim.

Louis bana bunları söylerken çoktan restoranttan çıkmış sokakta yürüyorduk.
Birden kolunu boynumdan çekip elimi tuttu ve beni iki bina arasında kalan boşluğa sürükledi.

Beni kendine doğru çevirip sırtımı birden duvara çarptığında ne olduğunu anlayamasamda hoşuma gitmişti ki bunu yaparken sessiz bir şekilde ikimizde gülüyorduk.

Sırtımı duvara çarptığı sırada gülüşümü bölerek beni özlediğini bana kanıtlamak istercesine dudaklarımı öpmeye başladı.

Bir eli yanağımdan tutup kafamı kendisine bastırıyor diğer eliyle de belime sımsıkı sarılıp bedenimi kendininkine bastırıyordu.

Bende bir elimle yüzünü diğer elimle omzunu kavrıyordum.
Yavaşça geri çekildiğinde alnını alnıma dayadı ve gözlerimin içine bakmaya başladı.

Y/n (i) : Bende seni çok özledim.

Dudaklarını yana kıvırdığında boynuma doğru kafasını eğdiğinde boynuma saldırmaya başladı.

Başta tehlikesiz olsada sertleşmwye başladığında durması için kafasını ittirmeye çalıştım.
Aslında durmasını asla istemiyorum ama buradan sonra eve ailelerimizle dönecektik.
Onu bilmem ama ben benimkilerin yanına bir takım morlukla dönmek istemiyorum.

Kafasını kaldırdı.
Louis (i) : N'oldu? Bir sorun mu var?

Y/n (i) : Sorun yok ama annemlerin yanına boynumda morluklarla dönmek istemiyorum.

Louis (i) : Haklısın, ben seni birden yalnız bulunca dayanamadım.

Y/n (i) : Neyse hadi gidelim.

Elini tutup onu iki binanın arasından çıkardım ve yürümeye başladık.
Sohbet edip aynı anda yürürken bir yerden alkolsüz bira aldık ve banka oturup biralarımızı içip kahkahalar eşliğinde sohbet etmeye başladık.

Biralarımızdan son yudumlarımızı alırken kafamı boş sokaktan Louise çevirdiğimde yarım bir gülümsemeyle beni izlediğini fark ettim.

Beni, sanki yeni doğmuş küçük çocuğuna hayranlıkla bakan bir baba gibi izliyordu. Resmen gözlerinin içi onun bana karşı hissettiklerinden olsa gerek parlıyordu.

Bana daha önce hiç bu şekilde bakmamıştı.
Ve ona baktığımda da gözlerini kaçırmamış, tepkisiz bir şekikde beni izlemeye devam ediyordu.
Aksine gözlerini inatla gözlerime daha çok dikmişti.

Gülerek...
Y/n (i) : N'oldu, niye böyle bakıyorsun?

Louis (i) : Sen şimdiye kadar içerisinde olduğum ilişkelerden daha farklı şeyler hissettiriyorsun bana.

Yaptığı cesur itiraftan sonra üzerime hoş bir gerginlik basmıştı.
Y/n (i) : Nasıl yani?

Louis (i) : Seni şimdiye kadar tanıdığım herkesten daha farklı seviyorum güzelim.

Ben şaşkınlıkla yüzüne bakarken onun gözleri tutkuyla doldu.
O kadar şaşırmıştım ki dilim tutulmuştu.

Louis (i) : Seni seviyorum.

Bana ilk defa seni seviyorum demişti.

Şaşkinlıktan ağzım aralandı.
Gözlerim faltaşı gibi açıldı. O sırada ona bir şey söylemeyi çok istedim.
Ona benimde onu çok sevdiğimi söylemek istedim.
Ama sevdiğini ilk onun söylemiş olması beni kaskatı kesmişti.

İki eliyle kafamdan tutup beni hızlıca kendine çekip dudaklarımı büyük bir sevgiyle öperken ellerini belime indirdi ve kollarını belime dolamasıyla ellerimle yüzünü kavradım.

Gökyüzü aramızdaki elektriği hissetmiş gibi ufak bir gök gürültüsü ile yağmur yağdırmaya başlamıştı.

Normal bir yağmur değildi, benim ona olan duygularımın yoğunluğu kadar çok yağıyordu, onun ilişkimizde ilk sevgisinj itiraf eden taraf oluşunun cesareti kadar çok yağıyordu.

Yağmur yüzünden sırılsıklam olmuştuk.
Kafamı gülümseyer geri çektiğimde alnını alnıma dayadı ve ıslanmış olan yanağımı öptü.

Ayağa fırladığımda Louis oturduğumuz banktan beni izliyordu.
Y/n (i) : Louis hadi kalk sırılsıklam olduk.

Louis (i) : Niye, biraz daha durup yağmuru izlesek?

Y/n (i) : Louis saçmalama çeşmeden akar gibi yağmur yağıyor hadi kalk hasta olucaz.

Louis ayağa kalkıp üzerindeki ceketi biraz havaya kaldırtıp ikimizi de ceketin altına soktu.
Bir koluyla da belime sarılıyordu.

Yağmur gittikçe hızlanmaya başlamıştı ve Louis'in ceketi de bir işe yaramıyordu.
Louis ceketini düzelttikten sonra elimi tutup yağmurun altında koşmaya ve beni de sürüklemeye başladığında büyük bir kahkaha patlattım.

Altına girebileceğimiz bir ara bulduktan sonra oraya koşarak girdik ve sırtımı duvara veridiğimde Louis önüne geçip dudaklarıma gülümseyerek kısa ama sıkı bir öpücük kondurduğu sırada telefonum çaldı.

Annem : Y/n neredesiniz sizi arabayla almaya gelelim.

Bulunduğumuz yeri bir şekilde tarif ettikten sonra art arda iki araba geliyordu.
Önde annemler arkada Louis'in ailesi.

Annemler bizim önümüzde durduğunde Louis benden önce davranıp kapıyı açtığında arabaya hızlıca bindim.

Camdan ona baktığımda bana gülümseyerek göz kırptığında ona el salladım ve araba ilerlemeye başladı.

Camdan bakabildiğim kadar arkamıza baktım ve onun da arabaya binmesini izledikten sonra önüme dönüp kafamı cama yasladım ve yağan yağmuru izledim.

Bu sırada bana seni seviyorum dediği anı düşünmeye başladım.
Keşke bende şaşkınlığımı bir kenara bırakıp bende ona seni seviyorum diyebilseydim.

Seni seviyorum Louis Partridge...

İngiltereHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin