56

906 48 28
                                    

~birkaç ay sonra~

Kötü bir gün.
Çok kötü ve beni çok üzen bir gün.
Perşembe.
Etrafa son bir kez göz gezdiriyorumki bir şey unutmayayım.
Ama hiç bir eşya yok etrafta bana yada bize ait.

Sadece ilk geldiğimiz günde burada olan mobilyalar.

Annem : Y/n hazır mısın kızım?

Kapıdan bana bakan anneme dönüp onaylarcasına başımı salladım.
Ve eşyalarımın bir kısmını taşıyıp arabaya indirdim.

Babama bagaja koyması için uzattım ve diğer eşyaları almak için eve geri girdim.

Odamdaki diğer valizleri alırken sinem içeri girdi.

Sinem : Hadi ama Y/n, bu kadar asma yüzünü.

Nasıl gülümsememi bekliyordu ki?
Buradaki hayatıma çok alışmıştım. Burada edindiğim arkadaşlarıma, oturduğumuz bu eve, bu odaya, Londranın yağmurlu havasına.

Louis'e

Bunları bırakıp gitmek kolay değil benim için.
Sinem de mutlu değil. Gözlerinde bunu anlayabiliyorum.
Her zaman yaptığı gibi pozitif davranmaya çalışıyor sadece.

Y/n : Gitmek istemiyorum.

Sinem : Biliyorum canım benim biliyorum, ama gitmek zorundayız. Hem Türkiyeyi ve yemekleri özlediğini söylemiyor muydun? Bak kavuşacaksın işte!

Y/n : Evet, ama benim hayalim burası. Yani daha başarılı olabileceğim bir hayat burası. Hem ben alışmıştım buraya. Louis'i bırakıp nasıl gideceğim?
İlişkimiz n'olacak?

Sinem : Siz, ilişkinizi konuşmadınız mı?

Y/n : İkimizde bunu konuşmak yerine burlikte geçirdiğimiz sayılı günleri güzel geçirmeye karar verdik.

Annem : Kızlar hadi ama uçağa geç kalacağız.

Sinem bana dönüp omuzumu okşadığında ona gülümsedim ve son sırt çantamla valizimi de alıp odadan çıktım ve son kez odaya göz gezdirdim.

Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyorum. Ama belkide çok boş bir sebep ağlamak için.

Son eşyaları da arabaya yerleştirdikten sonra arabaya doluştuk ve hava alanına doğru gitmeye başladık.
Kulaklıklarımı takıp Louis'in bana önceden hazırlamış olduğu spotify listesini dinlemeye başladım.

Louis
Y/n?
Ne yaptınız, çıktınız mı?

Y/n
Evet.
Yokdayız gidiyoruz havaalanına.

Louis
Tamam bizde çıktık yola geliyoruz.

Y/n
Louis

Louis
Efendim bebeğim?

Y/n
Ben gitmek istemiyorum
Seni bırakıp gitmek istemiyorum

Louis
Yani beni bırakmayı düşünüyordun öyle mı Y/n hanım

Y/n
Louis lütfen şuan şaka yapma ben ciddiyim.
Ben ne yapacağım sensiz?

Louis
Bensiz olmayacaksın Y/n
Ben sadece fiziksel olarak seninle olamayacağım.
Ama biliyorsun bir telefon uzağında olacağım.
Ne zaman istersen yada ben istersem telefonda konuşuruz, mesajlaşırız, görüntülü konuşuruz.

Y/n
Biliyorum.

Louis
Bilmene sevindim.
Orada görüşürüz.


Havaalanına çoktan varmış uçağa binme saatimiz bile geldi.
Zamanımız gelene kadar Louis'e sarılıp elini tuttum.
Bir saniye bile temas etmeden durmadım.

Ama şimdi bırakmam gereken zamandı.

Hepimiz ayaklandık.
Herkes birbirine sarılıp vedalaşıyordu.
En sona Louis'i bıraktım.
Annesine, babasına, kardeşlerine sarıldım.
Şimdiden ağlıyordum.
İssie ile Millie de ağlıyordu.

Louis'in karşısına geçip önce yanaklarını avuçladım. Yanaklarını avuçladığım gibi belimden sarılması nir oldu ve gözleri doldu.

Burnumu çekerek ağlamam biraz daha şiddetlenirken Louis dudaklarıma kısa ve narin bir öpücük bıraktı.
Çenesini omuzuma yasladı. Bende kafamı onun boynuna gömdüm ve hüngür hüngür ağlamaya başladım.

Kulağıma değen nefes, konuşmaya başladı.
Ve kulağıma fısıldadı.

Louis (i) : Ağlama, lütfen ağlama.

Y/n (i) : Gitmek istemiyorum.

İkimizde sadece fısıldıyorduk.

Louis (i) : Ama biz seninle ne konuşt-

Y/n (i) : Ben seni bırakmak istemiyorum.

Louis (i) : Y/n ben seni hiç bırakmayacağıma söz veriyorum, sende beni bırakma.

Koluma değen başkasının eliyle irkildim.

Sinem : Y/n hadi gidiyoruz, hadi.

Louisden yavaşça ayrıldım.
Yüzüne son kez canlı canlı baktım.
Gülümsedim. En azından denedim.
Gülümsedi.

Sırt çantamı tek omuzuma astım ve diğer elimle gözümdeki yaşları sildim.
Diğerlerine el salladım.
Ve tekrar Louis'e baktım.

Arkamı döndüm.
Yürüdüm.
Arkama bakmadan yürüdüm.

İngiltereHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin