Kırk yıl sonra yb atıyorum zvmfbözvnfhm
Düzenli yb'ler gelsin ;)
Fazla boş yaptım, neyse... İyi okumalar~
________________
Hastaneden taburcu olalı birgün olmuştu ve bu bir günde evden adımını dışarıya atmamıştı. Gündüzleri Felix'i öldüren kişiyi arayarak geçerken, akşamları kardeşiyle yaşadığı anılar yüzünden gözyaşlarıyla geçiyordu.
Hangi abi, kardeş acısına dayanırdı ki? İşte Minho'da dayanamıyordu. O katili bulmadan, ona bu Dünyada rahat yüzü yoktu ve olmayacaktı da. Katilin hala sokakta elini kolunu sallayarak gezmesi, onda intihar etme isteğini uyandırıyordu.
Derin bir nefes alıp vererek, parmaklarını klavyenin üstünden çekti. Kaç saattir böyle oturduğunu bilmiyordu ve açıkcası ekrana uzun süre bakmaktan gözleri ağrımaya başlamıştı. Eli masanın üstünde olan kahvesine gittiğinde, başına ağrı girmişti.
Bir iki günde bu kadar kahve bünyesine iyi gelmiyordu, ama bunu umursamıyordu. Bilgisayarı kapatarak, sandalyede arkasına yaslandı Minho.
Eli şakaklarına gittiğinde gözlerini kapamıştı. Birkaç dakika öyle durduğunda, baş ağrısı azda olsa hafifleyebilmişti.
Zilin sesi boş olan evde yankılandığında, yerinden doğrularak sandalyeden kalktı. Kapıyı açmadan önce lavaboya gidip elini yüzünü yıkayarak kendine gelmeye çalıştı.
Aynada ki yansıması onu hayrete düşürmüştü. Göz altlarında oluşan çukurlar, gözlerinin hafif kızarması ve çöken yüzüne şaşkın bir şekilde baktı.
Bu Lee Minho muydu? Hani çoğu insanın gözdesi olan Minho muydu?
Yüzünü sıvazlayarak lavabodan çıktı, yoksa haline ağlayacaktı ve sinirden aynayı paramparça edecekti. Adımları dış kapıya doğru giderek, elini kapı kulpuna koyup kapıyı açtı.
Karşısında ona gülen yüzle bakan Hyunjin'in, yüzünde ki gülümseme solmuştu.
Minho'yu böyle görmek aklının ucundan dahi geçmiyordu, sürekli telefonda gayet iyiyim demesi bir yalandan ibaretti.
Hyunjin'in içeri girebilmesi için yana kayarak ona yer açtı. Hiç beklemeden evin içine giren Hyunjin, ceketini çıkartarak askılığa astı.
Evin düzenli ve temiz olması pek onu şaşırtmamıştı, sadece masanın üstü biraz dağınıktı. Buda onun çalıştığını gösteriyordu.
Televizyonun karşısında ki koltuğa geçerek elini çenesine yaslayıp "hm'ladı." Yanına oturan Minho'yla, bakışlarını kapalı olan bilgisayardan çekerek, hyunguna baktı.
Sanki ilk defa görüyormuş gibi Minho'yu incelediği zaman yüzüne buruk bir gülümseme yayılmıştı.
"Hyung, bu halin ne?"
Endişeli ve sitem dolu olan konuşması, Minho'nun afallanmasına neden olmuştu.
"Ne olmuş halime?"
Soruya soruyla cevap vererek gözlerini etrafında gezdirdi.
Minho'nun bu halini gayet iyi bilen Hyunjin, gülümsemişti. Ne zaman bir soruya cevabı olmasa, böyle soru sorarak geçiştirirdi.
"Zombilere benziyorsun"
Dizlerini kendine çekerek, sahte bir şekilde dram yapmaya başladı.
"Hyung, beynimi yeme~"
Aegyolu olan konuşması Minho'nun göz devirmesine sebep olmuştu.
"Olmayan şeyi nasıl yiyebilirim."
Alay dolu olan konuşmasına kahkaha atmıştı. İlk kez böyle neşeli gülmesi, Hyunjin'in de gülmesine neden olmuştu.
Ne kadar bozulsa da, hyungunun şaka yaptığını biliyordu. Bu anı bozmayarak o da kahkaha attı.
Uzun zamandır böyle gülmediği için kendini bir nebze dahi olsa iyi hissetmişti. Gülmesini durdurarak boğazını temizledi.
"Sen neden gelmiştin Hyunjin?"
Hyunjin'de gülmesini durdurabildiğinde, dudak büzmüştü.
"Aşk olsun hyung, buraya gelmeyeyim mi?"
"Hayır, gelebilirsin. Sadece merak ettim."
Elini havaya kaldırarak savunma moduna geçmişti. Bir yandan kendini savunuyordu, diğer yandan da konuşmasına göre ellerini hareket ettiriyordu.
Minho'nun bu haline içten kahkaha atarak bakıp, dudaklarını birbirine bastırıyordu. Gözüne sevimli gelmişti, ama bunu demeye cesaret edemiyordu. Yoksa tahtalı köyden bilet alırdı.
"Tamam hyung"
Hyunjin'in konuşmasıyla rahat bir nefes almıştı. Bu çocuk ona gayet iyi geliyordu, sayesinde baş ağrısı da kalmamıştı.
"Ben şey için gelmiştim..."
Çekinerek konuştuğunda Minho'nun bir kaşı havaya kalkmıştı.
"Ne için?"
Kollarını göğsünde birleştirerek, genci izlemeye devam etti.
"Hyung, biliyorum ki içinden hiçbir şey yapmak gelmiyor, ama temiz hava almana ve insanlar arasında bulunmana ihtiyacın var. Evde böyle oturarak, sadece kafayı yersin. Hem kendini toparlamadan, o katili nasıl bulacaksın?"
Hyunjin'in konuşmasının nereye varacağını merakla bekliyordu. Aslında haklıydı da, ama ne yapacağını bilmiyordu. Şuan mantığı yerine, sadece kalbini dinliyordu.
"Bu yüzden de Seungmin, Jisung, ben ve Jeongin senin için bir buluşma ayarladık. Hem tekrar bir araya gelebileceğiz, hem sen kafa dağıtabileceksin ve bende bu sayede sevgilimi sizle tanıştırabileceğim."
Hyunjin'in ümitle bakan gözlerine dayanamayarak, olumlu anlamda kafasını sallayıp "peki" Dedi.
Bölümün sonuna geldik...
Umarım beğenmişsinizdir :)