Seungmin'in masadan kalktığını gördüğünde, sandalyeyi ittirerek ayağa kalkmıştı. Sandalyenin sesi sohbeti böldüğünde, mahçup bir ifadeyle arkadaşlarına döndü Minho.
"Siz devam edin ben hemen dönüyorum."
Cümlesini bitirdikten sonra dudaklarını birbirine bastırarak, masada bulunan kişilerde bakışlarını gezdirdi. Hyunjin'in sorgulayıcı yüz ifadesine kısaca omuz silkmişti.
Sessiz ve gerilen ortamı, Jisung'un neşeli sesi dağıtmıştı.
"Onu rahat bırakın, geri döneceğim dedi."
Jisung'a karşı içten içe teşekkür ederek, ilk kez işine yaradığı için şaşırmıştı. Normalde meraklı kişiliği yüzünden insanı sorularıyla bıktırırdı. Bunu fazla düşünmeyerek, Hyunjin'in bakışları arasında oradan uzaklaştı.
Seungmin'in peşinden giderek etrafına bakınıyordu. Sanki yer yarıldı da içine girmişti çocuk.
Gözleriyle çevresini tararken, en sonunda aradığı kişiyi bulmanın rahatlığıyla, nefesini dışarıya üfledi.Adımları Seungmin'e taraf hızla ilerlemeye başladığında, "Seungmin" Diye seslendi. Seungmin'in bakışları Minho'yu bulduğunda, yüzüne şaşkın bir ifade bürünmüştü.
Tam karşısında duran kişiye merakla bakmaya başladı. Sessizliğini uzun tutmayan Minho, dudaklarını aralamıştı.
"Seninle konuşmam gereken bir şey var."
Konuşmanın nereye varacağını az çok tahmin edebiliyordu ve olumlu anlamda "hm'ladı". Zaten kendisinin de konuşması gereken şeyler vardı.
"Hyung, şuan olmaz ama sonra sana nerede buluşuruz diye yazarım. Aslında benimde seninle konuşmam gerek çok şey var."
Seungmin'in cevabını haklı bulmuştu. Bu durumda konuşmaları zordu. O yüzden üstünde durmayarak kabul etti.
"O halde diğerlerinin yanına dönelim"
Cümlesini gülümseyerek tamamlayan Seungmin, önden ilerlemeye başlamıştı. İçi şuanlık rahattı, ama hayatın onlara karşı süprizlerinden bi haberdi...
Giden gencin arkasından birkaç dakika öylece baktı Minho. Kafası hiç olmadığı kadar doluydu ve her şeyi düşünmekten bunalmıştı. Beyni patlayacakmış gibi hissediyordu.
Teori üretmek, sonra o teorinin gerçekliğini sorgulatmak zordu ve çoğu düşüncesinde de yanılıyordu.
Felix, gayet temiz bir kişiliğe sahipti ve düşmanının olma düşüncesi neredeyse imkansızdı. Buna hiç ihtimal vermiyordu, ama kimin onu neden ve ya niçin öldürdüğünü öğrenmek için yanıp tutuştuğu gerçeği inkar edilemez bir gerçekti.
Daha fazla düşüncelerinde boğulmamak için silkenerek kendine gelmeyi başarabilmişti. Uzaklaşan gencin peşinden giderek, oturdukları masayı aramaya başladı.
Hyunjin'in Jeongin'le olan yakınlığına burukca gülümsedi. Hyunjin onun elinde büyümüş gibiydi. Her şeyi en ince detayına kadar hatırlıyordu.
Aklına dolunan anılar tekrar gözlerinin dolmasına neden olurken, elinin tersiyle gözünü sildi. Ağlamayacağına dair söz vermişti. Ağlayarak kaybettiği vakitleri telafi etmesi gerekiyordu.Yerinde öylece durmak yerine birkaç adımda masaya varabildi. Az önce oturduğu sandalyeyi geriye ittirerek yerleştiğinde, sohbete ne kadar yabancı kaldığını anlamıştı.
Ondan farksız olmayan Seungmin. Sanki konuyu anlıyormuş gibi tepkiler veriyordu, ama konuyla uzaktan yakından ilgisi olmadığı gözlerinden net bir şekilde okunuyordu.
Bıkkın bir nefes vererek kurumuş dudaklarını ıslattı Minho. Sessizliğini bozarak konuşmaya başlamıştı.
"Buradan çıktıktan sonraki plan ne?"
Minho'nun sorusuyla herkeste bir durgunluk oluşmuştu. Açıkcası bundan sonra ne yapacaklarını bilmiyorlardı.
Hyunjin'in eli çenesine giderek yüzünün düşünceli bir ifadeye bürünmesini sağlamıştı. Hm'layarak düşünmeye başladığında, aklına hiçbir şey gelmemişti.
Omuzlarını düşürerek fikri olmadığını belirtip, diğerlerine döndü.
"Benim cafe'de işlerim var."
Jisung'un konuşması ortamda ki sessizliği dağıttığında, telefonunu çıkararak saatini kontrol etti.
"Hatta kaçıyorum ben"
Cümlesini tamamlayarak Seungmin'in yanağına öpücük kondurmuştu. Bunu yapmasıyla gülümseyen Seungmin, Jisung'a geç kalmaması için uyarmıştı.
Diğerlerinin el sallamalarıyla cafe'den ayrılan Jisung'un ardından, Hyunjin'de sessizliğini bozmuştu.
"Hyung seni yalnız bırakmak istemezdim, ama Jeongin'e sözüm var."
Elini sorun yok dercesine sallayan Minho'ya gülümsedi Hyunjin. Onu gayet iyi anlayabiliyordu Minho, nede olsa genç ve yakışıklı birisiydi. Sevgilisiyle takılmayıpta ne yapacaktı?
Kısa vedalaşmanın ardından Hyunjin'le Jeongin'de cafe'den ayrılmıştı. Masada tek başlarına duran ikili birbirlerine kısa bir bakış attı.
Seungmin'in konuşmak için aralanan dudaklarına engel olarak, kendisi konuşmaya başladı.
"Benim evimde konuşalım"
Minho'nun konuşmasına itiraz etmeyerek, "bana uyar" Dedi Seungmin.
Uzun zaman sonra bölüm yazdım lxhfjlldhmxvmdh
Umarım beğenmişsinizdir :)