30. Bölüm ☁ Güzelim

24K 1.1K 59
                                    

Evet. 30. Bölümdeyiz. En geç 35 gibi final yapacağımı söylemiştim. Sanırım öyle de olacak D:SD Durumda bir düzelme olmadığı gibi daha da kötüsü bir gerileme oldu D:fd Bölümleri tatillerde rahat rahat yazabiliyorum ama normalde çok yoğun oluyorum :D Şimdiden şimdiye kadar okuduğunuz için teşekkürler :* ♥

Kapıyı fazla zorlamadan açabildiğimde elimde ki poşetleri kapının girişine koyup kapıyı kapattım. Üstümdeki montun fermuarını indirirken mutfak kapısından içeriye girmiştim. Gözlerim odanın salon kısmında ki kanepede oturan Kuzey'i bulduğunda duraksadım. Dirseklerini dizlerine yaslamış, ellerini birleştirip çenesini parmak uçlarının üstüne koymuştu ve durmadan sağ ayağının topuğunu yere vuruyordu. O kadar öfkeli ve düşünceli bir hali vardı ki birkaç saniyenin sonunda geldiğimi fark etmediğini anlamıştım.

''Günaydın,'' dedim neşeli çıkmasına özen gösterdiğim çocuksu bir çırpınışla. O böyle sinirli olduğu zamanlarda kendim de konuşacak cesareti bile bulamazken birde neşeli olmaya çalışmak çok fazla geliyordu.

Gözleri sert bir bakışla gözlerime odaklandığında fermuarı tutan elim tam ortada durmuştu. Fermuarı indirmeyi bile bırakmıştım. Kuzey seri bir hamleyle yerinden kalkarken ürkek bir şekilde onu izliyordum.

Burası pek göz önünde olan bir yer değildi. Hatta marketi bulana kadar da dört tane kişiye sormuştum. Hatta evi bile dönerken zor bulmuştum. Haliyle biraz geç kaldığımı farkındaydım ama bence bu onu sinirlendirecek bir faktör olmamalıydı.

''Neredeydin?'' dedi katı bir sesle. Adımları beni hedef alırken gözlerimi ondan ayıramıyordum.

''Kahvaltı için... şey,'' diye gevelemeye başladığımda buna kızacağını bildiğim için hemen kendimi toparlamaya çalıştım. ''Bir şeyler aldım. Merak etme kredi kartıyla falan değil. Bizi ele verecek bir harekette yapmadım,'' dedim hafif bir şekilde tebessüm etmeye çalışırken. Ama sesim anlam veremediğim bir sebepten ötürü titremeye başlamıştı.

Elini yüzüme doğru yaklaştırdı ve auç içini yavaşça yanağıma bastırdı. Onun ılık teninin yanağıma değmesiyle aslında fazlasıyla üşüdüğümü fark etmiştim. Üşüdüğümde genellşkle yanaklarımın ve özellikle burnumun fazlasıyla kızardığını tabii ki biliyordum. Yavaşça alnını alnıma yasladı. Kollarını belime dolarken benim ellerim havada kalmıştı. Başını usulca boynuma gömdü. Titreyen ellerimi sırtında birleştirdiğimde bedenimin de en az ellerim kadar titrediğini fark etmiştim.

''Bir daha haber vermeden dışarıya çıkmayacaksın,'' dediğinde sessizce kafamı salladım.

Birlikte kahvaltı yaptıktan sonra Kuzey kısa bir süre de olsa televizyon izlemek için kanepeye oturmuştu. Bu sakinliğin ne zaman biteceğini gerçekten merak ediyordum. Okuduğum kitaptan bir zevk almayınca yerimden kalktım.

''Duşa giriyorum,'' dedim Kuzey'in yüzüne bakmak yerine saçımı düzeltiyormuş gibi yapmak daha cazip gelmişti. Kuzey'den bir cevap alamayınca yüzüne baktım.

''Tamam,'' dedim çapkın bir şekilde gülerken. Bir yandan da elinde ki kumandayı dizine vurmakla meşguldü. Gülümsemesine bir anlam veremesem de odadan çıkmıştım. Banyoya girip kapıyı kilitlerken hala nasıl bu kadar değiştiğimi anlayamıyordum.

Bir erkekle aynı evi paylaşıyordum. Hatta aynı yatağı. Hatta bir süre sonra aynı banyoyu paylaşmaya başlayacaktık. Bu yeterince benim için utanç verici bir şey değilmiş gibi o erkek Kuzey'di! Hayatımda pek fazla erkek tanımıya zamanım olmamıştı ama Kuzey kesinlikle tanıdıklarımın en ukala, en alaycı ve en edepsiz sıralamasında başı tereddütsüz çekiyordu!

Üstümdekileri çıkartıp kendimi ılık suyun altına attığımda sırtımı soğuk fayansa yaslamıştım. Yaptığım şeyin yanlışlığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Pişman olacağımı söyleyip duruyordu ama içimden bir ses o yanımda olduğu sürece hiçbir zaman kendimi gitmek isteyecek kadar kötü hissetmeyeceğimi söylüyordu.

Gel de Sil İzleriniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin