1. Bölüm ☁ Kimsesiz

91.6K 2.9K 179
                                    

Şu an güncel olan hikayelerim, Geçmişten Gelen ve Arı Kovanı'na bir şans vermenizi tavsiye ederim ♥

Hızlı bir şekilde önlüğümü üstüme geçirmeye çalışırken çıkışa doğru kouşuyordum. Evet. Bu şekilde bir giriş olduğunda koşturmacalarla dolu bir hayatım varmış gibi görünüyor olabilir ama bu benim günlük rutinim haline gelmiş bir şey. Hafifçe esmeye devam eden rüzgar saçlarımın yüzüme vurmasına sebep olurken hızla saçlarımı avucumda topladım ve topuz yapmaya başladım.

Bu gün kim bilir nelerle karşılaşacaktım?

Her zaman farklı sebeplerden gelen hastalarım olurdu. Ambulansın siren seslerini duyunca toparladım kendimi. Diğer doktorlar ve asistanlar yanıma toplanmaya başladığında ambulansın geldiği yöne odaklanmıştım.

Her zaman mesleğimde başarılı biri olmuştum şimdiye kadar. Bu mesleği zor kazanmıştım, kolay kaybedemezdim. Bu yüzden de işimi usuluyle ve hakkını vererek yapmalıydım. En azından bunun için yoğun bir şekilde çabalıyordum. Kariyer hayatımda fazlasıyla hırslı olduğumu farkındaydım ama yine de bu yönümü diğerleri gibi abartı bulmuyordum.

Kimseninde bana ve kariyerime zarar vermesine izin veremezdim. Ambulans durur durmaz hızlı adımlarla mesafeyi kapadım. Kapılar açılınca içerden bir sedye indi. Sedyenin sürülmesine yardım ederken bir yandan da ambulas görevlisinin beni bilgilendirmesine izin veriyordum.

''Kuzey Sancaktar. 8 yıldır kalp hastası. Balkondayken baygınlık geçirmiş ve 4. kattan demir çitlerin üstüne düşmüş. Karın bölgesinde kanaması var.'' Gözlerim sedyede yatan kişinin yüzüne kaydığında kan izlerine rağmen oldukça çekici hatlara sahip olduğunu düşünmüştüm. Kafamı iki yana sallayarak düşünceleri kovarken iyice hızlandım. Sedyeyi acil servisine alırken hala adamın yüzüne bakıyordum.

''İlkim Hanım, bu böyle olmayacak ameliyata almalıyız,'' dedi hemşirelerden biri.

''Haklısın sanırım,'' dedim başımı sallarken.

Yoğun ve tempolu bu operasyon yaklaşık 2 saat falan sürmüştü. Zaten yolda fazlasıyla kan kaybettiğini anlamam zor olmamıştı. Kanamayı durdurup yarayı sarmaya başladığımızda gözlerim yine kapalı gözlerine kaymıştı. Kesinlikle çok sert ve keskin yüz hatları vardı.

En sonunda kendimi ameliyathanenin dışına attığımda derin bir nefes çekmiştim. Kan kokusundan kesinlikle nefret ediyordum. Elbette bir doktor olarak beni kan falan tutmuyordu ama kokusu nedense çok ağır geliyordu. Başımdaki boneyi çıkartırken saç diblerimin bile terlediğini hissedebiliyordum.

Hemşireler ve doktorlarda ameliyathaneden çıkmaya başlamışlardı. Ama koridor gayet sessizdi. Bu bir ilk olmalıydı. Bu sahnede tam olarak doktor çıkar ve etrafımızı ''Durumu nasıl?'' diyen hasta yakınları saradı. Emin olmak için tekrar bakışlarımı koridorda gezdirirken kimsenin umurunda olmadığımızı anlamıştım.

Bu adamın hiç seveni yok muydu?

''Hasta yakınlarına söyleyin-'' diye cümleye girdiğimde cümlemi bitirmeden araya bir görevli girdi.

''Doktor Hanım, hastayı arayan soran yok. Zaten düştüğü yerdeki evinde tek kalıyormuş,'' dedi asistanlardan biri. Şaşkınlıkla başımı salladım ve koridor boyunca yürümeye başladım.

Arayan soran yok. u çok saçmaydı. Bir insan dünyada tamamen yapayalnız kalıyor olamazdı, değil mi? Ailesi yoksa bile akrabaları, ne bileyim... Arkadaşları falanda mı yoktu? Üstümdeki kıyafetleri çıkarıp saçlarımı at kuyruğu yaparken bahçeye çıkan koridorda yürümeye başladım.

Bahçede boş bank bulamayınca usulca bahçenin en sessiz yerine odaklandım ve kollarımı önde birleştirip oraya doğru yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Seslerden uzaklaştığımı fark edince çimlerin üstüne yavaşça oturdum. Dizlerimi kendime çekip dirseklerimi dizlerime dayadım ve kafamı ellerimin arasına koydum.

Gel de Sil İzleriniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin