25. Bölüm ☁ İçimizde ki Sesler

30.7K 1.2K 66
                                    

simsiyahbirgokkusagidusun.tumblr

Kuzey için her şey git gide zorlaşmaya başlamıştı. Benim içinde. Her şeyden önce onu anlamak ozrlaşmıştı. Ama ona karşı taraf alamıyordum. Annesinin ve fazla korumacı tavrı yüzünden günleri bir odada geçiyordu. Üstelik şimdi bile böyleyse annesi onu her şeyden tamamen uzaklaştırmak istediğinde ne olacak onu merak ediyordum.

Annesine göre ona olan fazla ilgimiz onun içinde ki sevgiye ve ilgiye muhtaç olan küçük çocuğu gün yüzüne çıkarıyordu ama ne yazık ki benim gördüğüm arsız küçük bir çocuk değildi. O kadar asebi davranıyordu ki. Büyük ihtimalle bu hareketlerimiz onu kırıyordu.

Doktorlar sadece ona uygun bir kalbin buluncağı güne kadar onu en sağlıklı ve risksiz şekilde yaşatmaya çalışıyorlardı ve buna tedavi diyorlardı. Onlar uzman oldukları için işlerine karışmam gibi bir şey söz konusu bile olamıyordu. Zaten Rana Hanım Kuzey'in bir alt kata inmesine bile müsade etmiyordu. Doktorların dışarıda planladıkları şeyleri odanın içinde ben uyguluyordum. Bana karşı olan tutumu diğer görevlilere olan tutumuna göre daha kolaydı.

Başka bir görevli onunla ilgilenmeye başladığında mutlaka bir huysuzluk çıkarıyordu ama bana karşı bazı şeyleri görmezden gelebiliyordu. Bu bile beni mutlu etmeye yetiyordu. Tamamen kibar davranmıyordu ama kalbimin fazlasıyla kırıldığını fark ettiğinde en azından kendini susturmaya çalışıyordu.

Onu ilk gördüğümde hiç böyle bir hale geleceğimizi tahmin etmemiştim. İlk görüşte bir şeyler değildi kesinlikle. Sonraya doğru olmuştu. İlk gördüğümde değil her gördüğümde sevmeye başlamıştım. Her geçen gün ona daha çok bağlanmama sebep olmuştu ve ben bundan korkuyordum.

Mesela şu anda karşımda uyuyan kişiden korkuyordum. O huzurlu uykusunda uyurken be yine kendimi yemekle meşguldüm. Bunun çok uzun sürmeyeceğini farkındaydım. Şimdilik kararını değiştirmişti ama annesinin dediği gibi buralardan tamamen uzaklaşmayı kabul etmezdi. Bütün katın onun için düzenlenmiş olması bile onun köpürmsine sebep olurken koca bir evin kendi için hastaneye dönüştürülüyor olmasına ve oraya hapsedilecek olmasına boyun eğmezdi. Kısa sürede onu fazlasıyla tanımıştım.

Pencereden karanlığı yararak giren ay ışığı onun yüzünün bir kısmını aydınlatırken ben özlemle onu izliyordum. Huzurlu görünen yüzünü. Diğer asebi erkeklerin aksine uyurken küçük bir çocuğa falan benzemiyordu. Kaşları bile hala çatıktı ve buna anlam vermek çok güçtü. İnsan neden uykusuna bile gergin olurdu ki?

Sırf annesi yüzünden onu kaybedeceğimi farkındaydım. Buna bile nasıl ikna olduğunu bilmiyordum ama emindim. O bu kadar sıkıntıya gelemezdi. Kaçıp gidecekti. Bana bu kadar yakınken bile uzaktı ve ellerimin arasından kayacaktı. Bunu biliyordum.

Ağzımda ki yoğun ekşi tatla gözlerimi açtığımda Kuzey'in buruşturduğum yüzüme baktığını fark ettim. Huzursuzca dün gece uyuya kaldığım tek kişilik, beyaz koltukta kıpırdanmaya başladığımda alaycı ama yorgun bir sırıtışla bana baktı.

''Ne ara uyandın?'' dedim.

''Oluyor bir az,'' dedi kafasını odanın tek duvarını boydan boya kaplayan pencereye çevirirken.

''Kahvaltın geldi mi?'' dedim etrafa bakarken.

''Kahvaltımı senin getirmen gerekiyor,'' dediğinde gözlerimi kısarak ona baktım.

''Beni hizmetçi gibi görmeyi kes, çok saçma oluyor,'' dediğimde gülerek bana baktı.

''Her şeyimle senin ilgilenmen gerekiyor. Bu şartla tedaviyi kabul ettim. Ve sende bunu bilerek her şeyi kabul ettin. Şimdi ben ne dersem o,'' dediğinde bende alaycı bir şekilde gülmüştüm.

Gel de Sil İzleriniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin