Geleceksin, belki çok seveceksin
Zamanı gelince gideceksin
Bir keşkeye daha yer yok kalbimde
Birlikte ölecek miyiz?☆☆☆☆☆☆
Hasan Ali Paşa'nın konağı büyük bir telaşa ev sahipliği yapıyordu. Ahmet'in dediği şey,nihayetinde gerçekleşiyordu.Mustafa Paşa ve Hasan Ali Paşa,çocuklarının hayatları hakkında kararlarını vermişti. Leyla ve Poyraz,fazla zaman geçmeden evlenecekti. Bu gece ise,her iki ailenin dostlarının katıldığı bir yemek düzenleniyordu.Poyraz,tüm bu olup biteni boş gözler ve hissiz bir ruh hali ile seyrediyordu. Babasına,bu evililiğe rızası olmadığını anlatmaya çalışmıştı. Ama duruma bakılacak olursa,Hasan Ali Paşa'nın umrunda olan tek şey itibarıydı. Karar verilmiş,kalem çoktan kırılmıştı. Poyraz,sevmediği ve tanımadığı bir kadın ile yaşlanacaktı.Ahmet'in,elini omzuna koyması ile sıyrıldı düşüncelerinden. Odasının balkonundaydılar,önlerinde çiçek tarhı uzanıyordu. Osman efendi ve Emin'in çiçekleri suladığını gördü. Yaşlı bahçıvanın söylenmeleri,kendilerine kadar ulaşıyordu. Emin'in yüzünde ise bıkkın bir ifade vardı,genç adamın biraz zayıflamış olduğunu farketti. Osman efendi çok yoruyor olmalıydı,bir ara gidip konuşsa iyi olacaktı. Şu düğün meselesi ortaya çıkınca,Emin ile de ilgilenememişti. En kısa zaman da,Macaristan'da tanıdığı kişiler ile irtibata geçecekti. Çocuğun ailesine ulaşmak niyetindeydi,belki bir araya gelmelerini sağlardı. Tabi,genç adamın hikayesi tamamı ile doğruysa. Emin,o bunları düşünüyorken balkona doğru bakmıştı. Bir anlığına bakışları buluştu.Aralarında ki mesafeye rağmen,Poyraz o gözlerde kederin izlerini gördü. Bir ara, gerçekten gidip onunla konuşsa iyi olacaktı sanırım. Tabi,önce şu geceyi sağ salim atlatmalıydı.
Davetliler,konağı doldurmaya başlamıştı. Kadınlar konağın üst katında oturacaklardı,erkekler ise alt katta ki salonu kullanacaklardı. Poyraz, ortalıktan kaybolmalarının Hasan Ali Paşa'yı kızdıracağını biliyordu. Bu yüzden, daha fazla oyalanmadan alt kata indiler. Poyraz,çoğu saray erkanından olan tanıdık yüzlere gülümsemeye çalıştı. Bunda pek başarılı olduğu söylenemezdi. Hem,ölülerin kendi cenazelerinde güldüğü görülmüş şey de değildi.Içinde ki sıkıntı,saatler ilerledikçe artıyordu. Ortada dönen sohbetlerden öyle uzaktı ki,şu an istediği tek şey yanlız kalmaktı. Herkesin,sohbete daldığını gördüğünde harekete geçti. Yanında duran Ahmet'e,dışarıya çıkacağını haber verip sessizce salonu terketti. Durup soluklanması gerekiyordu,zira o da insandı ve dayanma sınırı vardı.
☆☆☆☆☆☆
Emin,tüm ışıkları yanan konağa iç çekerek baktı. Kalbinin üstünde öyle bir ağırlık vardı ki,ölecekmiş gibi hissediyordu. Poyraz'ın evliliği için hazırlıklar yapılmaya başlanmıştı,bugün Poyraz'ın annesi gelmişti. Emin'den düğün için en güzel gülleri yetiştirmesini istemişti. Madem bunlar olacaktı,ne diye burdaydı? Ne güzel rüyasında görüp duruyordu işte,ama şimdi şu haline bakın. Onun düğün merasimi için gül yetiştirecekti,hayat ona resmen orta parmağını gösteriyordu. Bakışlarını konaktan çekip, yaptığı işe geri döndü. Düşüncelerini dağıtmanın tek yolu çiçekler ile ilgilenmekti.
"İşine böyle tutku ile bağlanman ne güzel."
Duyduğu sesle birlikte,ellerinin titremeye başlamasına engel olamadı. Bir ses, üzerinde ne etkiler bırakıyordu. Bilse bunları,ne derdi acaba? İlgilendiği İris çiçeğinden çekti bakışlarını,şöyle göz ucuyla gelen adama baktı. Neden sadece siyah giyiniyordu acaba?
"Siyah rengi seviyorum,"dedi eğlenen bir tonda. Emin,kendini aptallığı için tebrik etmeliydi. Düşünce denen eylem sessiz yapılırdı,bunu kavraması lazımdı."Bu çiçeğin adı ne?" Poyraz,genç adamın yanına kadar gelmişti. Üzerinin kirlenmemesine özen gösterip,biraz eğildi. Şimdi,genç adam ile aynı hizadaydı. Balkondan bakıyorken gördüğü keder,şimdi çok daha açıktı. Acaba, onu bu denli üzen neydi?