♤Neverending♤

220 41 37
                                    

Anamız, babamız yok!" deriz.
"Evimiz, yurdumuz yok!" deriz.

♤♤

O günün akşamı yapılacak kamp ateşine kadar ikisi de birbirine bakıp gülerek sohbet ettiler, diğerlerinin ne yaptıkları umrunda bile değildi ikisinin de. Çocukluktan kalma saflıklarına veda edip büyüdüklerini o öpüşmeden sonra bir kez daha kavradılar, ve biliyor musunuz? Bu ikisinin de delicesine hoşuna gitmişti, hatta kampı düzenleyen ve çadırlar için yer bulan yirmilerinin sonundaki adam "Pis işlerinizi çadırlarda halledecekseniz de gizlice yapın, şikayetlerle uğraşamam." deyip ateşi hazırlamadan önce "Ah bir de, temizlemeyi unutmazsanız sevinirim." diye eklediğinde ikisinin de gözleri arsızca birbirini bulmuştu. Seungmin bazenleri  kendine şaşıp kalıyordu, yaptıkları ve düşündükleri birbiriyle uyuşmuyordu. Belki de âşık olmak budur diyerek omuz silkti, bundan rahatsız değildi.

Kamp ateşini yaktıklarında bazıları çadırda ilk günün yorgunluğuyla uyumayı seçerken bir çoğu atıştırmalıklarına sarılıp gökyüzünden görünen yıldızları izledi, şehirdeki dumanlı havanın aksine temiz havanın izniyle gökyüzü onlara gülümsüyordu.

"Seungmin şarkı söylesene, bana özel bir şarkı olsun."

"Şimdi mi? Oh, öyleyse bu şarkı hoşuna gidecektir." deyip hafifçe gülümsedi. Ateşin başında oturanlar da ona kulak kesilip işlerini bıraktılar. Meleksi sesiyle If we have each other'ı söylerken başını güvenle arkasındaki göğse yaslayıp tüm anılarını gözünün önünden geçirdi, hiçbirinden pişman değildi.

Şarkıyı bitirmeden önce sevdiği çocuğun gözlerine bakıp uzanarak bir buse bıraktı. Dünya nazik davranmadığında eğer birbirimize sahipsek sonrasında ikimiz de iyi olacağız.

Kalabalıktan alkış sesleri yükselirken Seungmin aklına gelen fikirle doğruldu, fakat bu fikri yarın sabah yapacakları gezide söylemeyi düşündü.

...

"Tamam! Hepiniz hazırsanız ayaklanın ve bir an önce ekipmanlarınızı giyin, aşağıdaki göle inmek için sırayla bunları kullanacaksınız çünkü başka şansınız yok. İnmek istemeyenler de odun toplayıp yemek hazırlayabilir."

"İnecek miyiz?" Hyunjin gözünden uyku akan bebeğinin kahküllerini düzeltirken sordu ve kıkırdadı.

"Belki uykum açılır Jinnie, inelim hadi." deyip tulumun üstünden kalktı ve diğerinin kucağına oturdu Seungmin. "Minik bir kaçamak?"

"Kanatmadan." diyerek kucağına yerleşmişken tek elini beline sardı ve gülümseyerek dudaklarını birleştirdi, çok sürmeden kamp çadırına birinin vurduğunu görünce geri çekilmek zorunda kaldı.

"İğrençleşmeden çıkın şuradan, sonra yiyişirsiniz."

"Hyung ayıp oluyor!" diyerek seslice güldü, sonrasında hep birlikte tepeye gidip halatla denize inenlerin sırasında beklediler. Hyunjin sıra onlara geldiğinde kolunu Seungmin'e sarıp kendinden birkaç santim aşağıda kalan boynuna minik bir öpücük kondurdu.

"Birlikte inelim." deyip ipi ikisinin etrafından geçirdi ve yere inene kadar küçüğün sinirli suratına baktı. "Sinirlenme ya, ben de üzüldüm yarıda kalmasına ama telafi ederim."

Seungmin tatmin olmuş bir ifadeyle basini sallayıp ipi kendi üstünden çıkardı, uzun zamandır görmediği kadar şeffaf denize doğru koşup kumsal kısmına oturarak yanını patpatladı. "Buraya gel! Denize girmeden önce sana söylemem gereken bir şey var Hyunjin."

"Peki bebeğim."

Sıcak kumun üzerine oturup hırkasını çıkararak sevgilisinin diyeceklerini bekledi. "Bizim küçükken yaptığımız şarkı, hatırlıyor musun?"

Soruyu tereddütle sorsa da yanıtını beklemeden almıştı, hayal kırıklığına uğramamıştı. "Tabii ki de hatırlıyorum, sorman bile saçmalık."

"O şarkıyı birlikte kaydedelim, Chan Hyung sayesinde birazını tekrar kaydetmeye çalıştım fakat aynısı olmadı. Benim için çok özel, ne dersin?"

"Senin için uygunsa sorun yok, sesim emrinizdedir. Hatta kanalına birlikte video yükleyebiliriz, sen buna ne dersin? Hayranların o kişinin artık burada olduğunu bilmeliler bence."  Seungmin duyduklarıyla başını aşağı yukarı sallayıp gülümseyen genci üstüne atladı. "Çok güzel olur, öyleyse akşam kamp ateşinde çalışmaya başlayalım!" Hyunjin onun resmen kucağında olmasından faydalanıp çadırda yarım kalan öpüşlerine devam etti ayak uçlarına ara sıra vuran dalgalar ve hafif rüzgar esintisi altında.

Hava kararmaya başladı, ikisi de denize dizlerinden fazla girmemişti. Bunun yerine birbirlerini kucaklayıp suya fırlatan Minho ve Jisung ikilisini izleyip güneşin tadını çıkardılar, diğer ikili kayıplardaydı. Tekrar kampa döndüklerinde hazırlanmış kamp ateşiyle sıcak bir gülümseme sunup çadırın fermuarını açtılar, tabii ki kamp çadırında birbirine sarmaş dolaş sarılmış bir çift beklemiyorlardı. Chan sarışına o kadar güzel sarılmıştı ki hiçbirisi onların sevimli uykusunu bozmak istemedi, eşyalarını alıp ateşin başındaki kamp sandalyelerine oturdular.

Birkaç atıştırmalık sonrası Seungmin kamerasını ayarlayıp hiç olmadığı kadar geniş gülümsedi.

"İlk vlog çekimimizi yapma zamanımız geldi!"

Herkese merhaba, uzun bir aradan sonra kitabın en kısa bölümünü yazdım <3

Ayrıca sınav meselesi de aradan çıktığı için bol bol bölüm atabilirim~

Takipçi sayım twitter gündemlerinde daha kötü :/

Kendinize çok çok iyi bakın. Sizi seviyorum ❣🧸
.

Anime önerisi yapayım bl hem de, spiritpact izleyin izlettirin

Fire on Fire † HyunMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin