♤Asthma♤

407 65 149
                                    

'Cause when you unfold me and tell me you love me
And look in my eyes
You are perfection, my only direction
(Çünkü beni ortaya çıkardığında ve beni sevdiğini söyleyip gözlerimin içine baktığında...
Sen mükemmelliğin ta kendisisin, gideceğim tek yersin.)

♤♤♤

Seungmin içinden mırıldandı. "Seni seviyorum."

"Seungmin, ne zaman oradan çıkacaksın? Ben seninle yüzyüze konuşabilmek istiyorum artık." Minik elleri kucağında birbiriyle oynarken sessiz kalmayı tercih etti, babası burada böyle bir şey yaptığını duysa çok kızardı. O hep uslu çocuk olmuştu, sırtını yasladığı duvarın arkasındaki kişi nasıl oluyor da ona böyle şeyler yaptırabiliyordu?

"Çıkmak istiyorum, çıkmak istiyorum, çıkmak..." Gözleri kapanırken kendini yere bıraktı ve ahşap zeminin üzerindeki tozlar yavaşça havaya karıştı.

"Seungmin?" Eliyle duvarı tıklarken görevlilerden birini çağırmaya çalıştı. Sonunda birisi gelince karşı duvardan ses geldiğini ve bakmaları gerektiğini söyledi. Kulübeye giren görevliler yerden baygınca uzanan çocuğu görünce telaşla kucaklarına alıp ana binaya koşuşturdular. "Bilinci yerinde değil!"

Minho kardeşinin olduğu odanın kapısını açık görünce yanına giderek elini gözlerinin önünde gezdirdi, çoktan uzaklara dalmıştı Hyunjin. "Hey, neden çıkmıyorsun?"

"Hyung, o iyi olacak mı? Bilinci açık değil gibi şeyler diyorlardı ve gözleri kapalıydı." Hala yerde oturan kardeşinin yanına eğilip hafifçe saçlarını okşadı, yerden kaldırırken onunla oynamadığını anladı. Minik kardeşi çoktan birinden hoşlanmaya başlamıştı. "İyi olacak, sana söz vermedi mi?"

"Verdi mi?"

"Öyleyse uyanınca verecek." Morali az da olsa yerine gelirken yatağına uzanıp dizlerini göğsüne kadar çekti. Bu gece yapacağı ilk şey karşı kamp alanına geçip onu bulmak olacaktı, bulamasa da arkadaşlarına soracaktı.

Güneş ışıkları özellikle yapar gibi yüzüne vurunca üstünü değiştirip kulübeden çıkarak etrafa bakındı, henüz kimsecikler uyanmamıştı. "Hey!"

Gelen sesle yakalanmamak için o tarafa yönelip kendini çağıran ele baktı, tiyatroda başını belaya soktuğu çocuktu. Yanına gidip çimenlerin üstünden atlayarak yere çömeldi.

"Seungmin'i sormaya geleceksen, şu anda revirde. Ne olduğunu bilmiyorum ama bugün öğle yemeğinden önce göndermeyeceklermiş." Çocuk konuştuktan sonra Hyunjin'in yüzü düştü. "Anladım, teşekkür ederim."

Yanında çilli birisi belirip onu omzundan iterken neye uğradığını şaşırdı.

"Onu bir daha ağlatma, çok saf ve hemen üzülüyor."

"Merak etme ağlatmam, gitmem gerek. İsimleriniz neydi?"

İkisi birbirine bakıp kendilerini tanıtırken Hyunjin'in aslında iyi biri olduğnu düşündüler. Jeongin biraz kıskansa da belli etmemeye çalıştı onun yanında, Felix'e söyleyebilirdi.

"Felix sana bir şey söylemem lazım. Seungmin'den hoşlanıyorum, oysa..." Ufacık ellerini çillerinin üstüne koyarak şaşırdığını belli edecek ifadelere büründü diğeri. "Jeong..."

İkisinin arasında kalmak veya aralarını bozmak istemediğinden sessizliği tercih etmişti. Felix çimenlere otururken dudaklarını büzdü. "Belki de sadece hoşlantıdır, biraz daha bekle. Onun kimden hoşlandığı çok belli."

Fire on Fire † HyunMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin