♤Is there someone?♤

486 81 107
                                    

I'd like to think it's how you lean on my shoulder
And how I see myself with you.
(Omzuma nasıl yaslandığını ve seninle nasıl göründüğümüzü düşünmek istiyorum.)

♤♤♤

Sonunda görevlilerin zoruyla kulübeye gitmiş ve denetimlerinde söylemesi gereken "Ben hastayım, iyileşmem gerek." tarzı cümleler sarf ediyordu. Fakat bunun ona çok da iyi geldiği söylenemezdi, çoktan yorgunlukla bir saat geçmişti ve gözleri göz kapaklarıyla savaş halindeydi. Savaşı sonunda göz kapakları kazandı...

"Görevin bitti, şimdi kulübene gidebilirsin."  dedi görevli.

"B-ben..."

Görevli onu istemeyerek de olsa kucağında kulübesine götürdü ve yatağına bırakıp çıkacakken bacağında acıtmayacak hafiflikte bir tekme hissetti.

"Seni küçük..."

"Bir daha onu bu duruma düşürmeyeceksiniz!"

"Git ve yatağına yat Felix, sen de aynı duruma düşmek istemiyorsan tabi."

Felix uyuyacaktı ama konuyu burada kapatmayacaktı. Diğer kamptan konuştuğu biri vardı ve yaramazlık yapmak tam da yaşına göre bir hareketti.

Birkaç saat sonra Seungmin uyandı ve arkadaşının omzunu dürttü.

"Felix, ben çok susadım ve korkuyorum. Buradan çıkmak istiyorum."

"Keşke sana bu konuda da yardım edebilseydim ama pek de şansım yok gibi... İstersen biraz arkadaş edinebiliriz!" diye bağırdı heyecanla.

"Ben sadece seninle arkadaş kalsam Lix? Çok iyi arkadaş olup birbirimize güvenelim istiyorum~"

İkisi de birbirini sevmişti, diğerlerine göre kusur sayılan tüm yanlarıyla birlikte.

Felix arkadaşının yanına uzanıp kollarını ona doladı, belki de çocuk aklıyla onun bu hareketinin ikisine de zarar vereceğini hesaplamak oldukça zordu.

Sabah minik kulübelerinde bağırış sesleri ile uyanan iki minik, telaşla birbirlerinden ayrılıp başlarını önlerine eğdiler. Yapabilecekleri herhangi bir açıklama yoktu ve bunu ikisi de biliyordu.

"Bu yaptığınız ikiniz için de kötü sonuçlar doğuracak, öncelikle odalarınızı ayıracağım. Sen Seungmin, karşı kulübedeki çocukla yer değiştireceksin."

Seungmin başka biriyle kalmaktan korkuyordu, daha Felix'e bile yeni alışmıştı.

"Burada kalsın lütfen!" Felix'in haykırışları bir çare olmadığında Seungmin eşyalarını toplayıp karşıdaki kulübeye geçti. Girdiğinde gamzeli şirin bir çocuk karşılamıştı onu.

"Selam, Hyung? Ben Jeongin."

"Kaç yaşındasın?"

"On yaşındayım"

"Ben de on bir, kötü biri gibi durmuyorsun Jeongin-ah"

"Sen de öyle Hyung."

Şimdi yapması gereken bir şey vardı, o da aptal buhar odamsı şeye girmek içindi. Öğretmenleri orada rahatladıklarına ve günahlarından arındıkladına inanıyordu.

Hyunjin için aynı şey söylenemezdi, onun tek derdi sakladığı minik müzik çalarına kavuşup müzik dinlemekti, hâlâ müzik çalarını keşfetmemeleri bile mucizeydi.

Sonunda kendi yaşlarında bir çocuğun yanağını öptü ve hafifçe okşadı. İstediği cezayı alarak buhar dolu sıcak odaya konmuştu. Hızlıca müzik çalarını ellerinin arasına aldı ve gizlice dinlemeye başladı. Duvardan tıklatma sesine benzer bir ses geldiğinde merakla kulaklığını çıkararak kendisi de o tarafa tıklattı.

"Birisi mi var?"

"Y-yook." Seungmin gerçekten fazla çocuktu, birisi yok diyecek kadar hem de.

"Gerçekten mi yok?" Hyunjin alaycı tavrıyla müzik çalarını kenara bıraktı. Karşıdan gelen mahcup sesle hafifçe kıkırdadı.

"Yok demiştim ama..."

"Sorun değil, konuşmak ister misin?" Aslında Seungmin'e konuşmak oldukça iyi gelirdi. Kabul edercesine kendi kendine başını salladı.

"Hmhm, ben Seungmin. Senin adın ne?"

"Ben de Hyunji-"

"Bana yardım eden çocuksun sen!"

Eveeet, bebeklerimiz yavaş yavaş yakınlaşıyor wuhuuu!

Buyüdükleri zamana gelmek istiyorum artık çocuklarken hiçbişi yazamıyorum 😭 Ve umarım beğenmişsinizdir~ Bu hikayede tuhaf şekilde bölümler giderek uzadı neden baştan uzun yazmadıysam-

Neyseee, uçuyorum bugün bayaa bir işim var (╥_╥) Dersim de var ve yetişemiyorum, her derste gerideyim resmen...

Bu yüzden baiiii~ Sizi seviyorum! 🧸❣

Fire on Fire † HyunMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin