○●HATIRLATMA
○●MULTİDEKİ:Eylül BARUT
●○Bölüm Müziği:APOCALYPTİCA~Broken PiecesEmre'nin kollarında uyuyakalmıştım.Sıcaklığı içime işlemişti.Saçlarımı öpüp kokluyordu.Ben de kafamı boynuna gömmüştüm.O kadar sessizdik ki nefeslerimiz cırmalıyordu kulaklarımızı.Emre ve ben.Ben ve Emre.Ateş ve su kadar imkansızdık.Sadece birbirimize zarar vereceğimiz bir ilişki olurdu.Yıllarca hayalini kurduğum adamın kollarındaydım ama rollerimiz değişmişti.Şimdi de ben imkansızlaşmıştım gözlerinde...
***************************Karanlık merdivenlerden çıkıyordum.O kadar karanlıktı ki önümdeki merdivenleri ellerimle yoklayarak çıkıyordum.Az ileride alevlerin korkunç feryadıyla karşılaştım.Tam karşımda da bir kapı vardı.Arkamdan korkunç inleme seslerini duyuyordum.Kaçmak istedim.Kurtulmak.Ayaklarımın zincirlendiğini farkettim.Bağırıyordum , çığlıklar atıyordum ama kimse duymuyordu.Zincirleri takip ettim.Emre'yi gördüm.Yerde öylece yatıyordu.Yüzü is içindeydi ve vücudunda kırbaç izleri vardı.Ona yaklaştığımda zincirlerimin ona bağlandığını farkettim.Dumandan göz gözü görmüyordu.Hemen onu uyandırmaya çalıştım.Gözlerini yarı açarak"Koş Eylül kurtar kendini"diyordu.Ben umutsuzca onu kaldırmaya çalışıyordum.Kendime yaslayarak çıplak ayaklarımla onu çıkışa sürüklüyordum.Bir adam belirdi.Kapının önünde.Cılız bedenim Emre'yi taşıyamayacak hale gelmişti.Bağırıyordum ama duymuyordu.Bu uzun boylu yaklaşık 20 yaşlarında kalıplı bir adamdı.Emre ateşler içinde nefessiz kalmıştı.Yalvarıyordum duysun diye bakmıyordu bile.°
°
°
Sıçrayarak gözlerimi açtım.Hepsi kabustu.Bu neydi şimdi?Rüyaların geleceğe dair mesaj taşıdığına inanırım.Ama her şey çok karışıktı bu sefer.Hatta rüyalarımın gerçekleştiği de olmuştu.Emre "Eylül tamam geçti."diyerek başımı göğsüne yasladı.Sonra kalkıp ışığı yaktı ve çantasındaki suyu çıkardı.
Tekrardan yatağa oturup bana suyunu içirdi.Hala rüyanın şokundaydım.Terlemiştim.Sonra kendime geldiğimde Emre'ye "Sen uyumadın mı?"dedim."Bu fırsat elime geçmişken uyur muyum?"dedi sırıtarak.Ben de kıkırdadım."Sırılsıklam olmuşsun hadi üstünü değiştirelim"dediğinde kıkırdıyordu.
Ona gülmek çok yakışıyordu.En azından öfkeli halinden bin kat daha sevimliydi.Keşke o da beni arkadaşı gibi dostu gibi sevseydi.Çok süper bir ikili olabilirdik."Yok o kadar uzun boylu değil"diyerek gözlerimi devirdim.
Hemen gidip banyoda üstümü değiştirdim.Banyodan çıktığımda Emre hala aynı yerindeydi.Ben de yerime uzandım."Uykum kaçtı ya"diye şikayet ettim.Emre başımı göğsüne yasladı.Bir süre sessiz öylece durduk.Yine sessizliği Emre bozdu."Zamanlama"dedi."Efendim?"dediğimde "Sadece zamanlamamız yanlıştı"dedi.Ben sadece onu dinliyordum.Bir de benden iki kat hızlı atan kalbinin sesini.Saçlarımla oynamaya başladı.Gözlerimi kapattım.Sesleri mırıltı gibi geliyordu.Sonra kulaklarım sağırlaştı.Gözlerim ağırlaştı. Tekrardan uykuya dalmışım.
Kendimi kedi gibi hissetmiştim.Saçlarım okşandığında uykumun geldiğini yeni keşfediyordum.Sonra bu düşünceme kıkırdadım.Uyandığımda Emre hala uyuyordu.Hiç uyandırmadım.Tüm gece uyumamıştı benim yüzümden çünkü.
Hava çok sıcaktı Emre havadan da sıcaktı ve terlemiştim haliyle.Duş aldım saçlarımı hafif kıvırdım.Hava çok sıcak olduğundan biraz hafif giyindim.Karadeniz burayla kıyaslandığında buz gibiydi.Göz rengimi ortaya çıkartan bir makyaj yaptım ve parlatıcıyla tamamladım.Platform zımbalı ayakkabılarımı giydim ve parfümümü de sıktım.Aynadaki gòrüntüm WAOWW dedirtiyordu.İçim kıpır kıpırdı.
Emre hala uyuyordu.Kıyamıyordum uyandırmaya ama daha bir sürü işimiz vardı.Başucuna oturdum.Biraz bekledim.Yok uyanacağı yok bunun."Emree"diye seslendim.Yok tık yok.Ee artık yapacak bir şey kalmadı.Dürterek "Emre uyan"diye bağırdım.Korkmuş gibiydi.Esnedi ve bana ölümcül bakışlarını yollayarak"Böyle mi uyandırılır kızım?"diye söylendi.Ben de gözlerimi devirerek"Özür dilerim hazretleri bir daha öperek uyandırırım"dedim ve somurttum.
Kıkırdayarak ayaklandı ve bana yaklaştı.Kollarını bana sararak"Hiç fena olmaz"dedi ve sarıldı.Ben de ellerimle iterek"Daha bir ton işimiz var sırnaşma"dedim ve gözlerimi devirdim.Emre yanağımdan makas alıp keyifle banyoya yöneldi.Yaklaşık yarım saat sonra onun da işleri bitti ve didişe didişe otelden çıktık.
İzmirr.Hayallerimin şehrii.Çok mutluydum.Emre gözlerini benden alamıyordu.Rahatsız olsam da bu durumdan onun varlığı benim güvende hissetmemi sağlıyordu.Ben o kadar heyecanlıydım iki Emre bu halime şaşırmıştı.
Öncelikle işimiz yurt kayıtlarını halletmekti.Emre bana bakıp sırıtıyordu.Ben de"Ne sırıtıyorsun?"diye terslediğimde "Her dakika daha da çok içime işliyorsun"dedi.Döndüm ve gözlerimi koyu derin gözlerine sabitledim."İzmir çok güzel değil mi?"dediğinde başımla onayladım.Dudaklarım hafif yukarı kıvrılmıştı."Ama sen ondan çok daha güzelsin"dediğinde şaşırmıştım.Böyle diyeceğini hiç beklemiyordum.Aramızdaki mesafeyi kapatarak dudaklarını alnıma bastırdı.
Çok tatlıydı.Kızamıyordum ne yaparsa yapsın.Beyaz tshirt kaslarını ortaya çıkarıyordu ve bronz tenini açmıştı."Ellerini tutabilir miyim?"dediğinde "Hayır"diyerek geri geri çekildim."Ver elini Eylül"dediğinde çok ciddiydi."Ha-yır"diyerek heceledim ve sırıtarak hızlı adımlarla yürüdüm.
Arkamdan koşuyordu.Yetişti ve kolumu tuttu."Ver!"dedi sinirlenmişti."Olmaz.Kısmetimi kapatırsın"diyerek kıkırdadım.Onu sinir etmek hoşuma gidiyordu.İyice deliye dönmüştü dişlerini sıkarak üstüme yürüdü."Zaten o kısmeti görürsem ölmek için yalvaracak"dedi.Çenesindeki kas seğiriyordu.Ben de gayet kendimden emin bir şekilde"Sen kimsin ki"dedim.Bozulmuştu ama belli etmemeye çalışarak elimi kaptı ve hızla yürüyordu.
Ben de ona yetişmeye çalışıyordum bir yandan da bağırıyordum"Heyy parmaklarım birbirine yapıştı sanırım.Ya bırakk.Emreee kangren oldum sanırım"tınlamadı bile beni öküz herif."Ya tamam Allah'ın cezası tamam tutacam tamam"dediğimde ellerimin gevşediğini hissettim.Sonra ellerini tuttum ve birlikte yurda yol aldık.Telefondaki adres bulma uygulaması gerçekten muhteşemdi.Kimseye ihtiyac duymuyorduk.Koca şehir avucumuzun içindeydi.
Yurda geldiğimizde düşündüğümden de kalabalık bir ortamla karşılaşmıştım.Emre sanki velim gibi elime yapışmış önüne dön diye uyarıyordu.Bu hareketine kıkırdayarak karşılık verdim.Siyah kalem eteğin üstüne dar beyaz gömlek ve siyah kemik gözlüklü bir kadın bizi karşıladı.Klasik bir yurt memuruydu.Yer kalmadığı söylediğinde Emre tam itiraz edecekken elini sıkıp dışarı yönlendirdim."Emre şu kalabalığa bakar mısın? Kabul edilsek bile burada rahat edemem edemeyiz.Gel bir aparta yerleşelim"dediğimde fikrimi onaylarcasına başını salladı ve"Mantıklı"dedi.
O bunaltıcı ortamdan uzaklaşıp telefonda araştırma yapmaya başladık.Okula en yakın apartı bulup adresini kaydettik.Yine yol aldık.
Emre'nin morali bozuktu.Her halinden belli oluyordu."Biraz dinlenelim mi?"dediğimde başıyla onayladı.Bir parka oturduk."Kahvaltı yapmadık bari bir şeyler atıştıralım"diyerek karşıdaki markete gitti.Biraz uzun sürmüştü.Geldiğinde elleri dolu doluydu."Heyy ne yaptın.Marketi al demedim."dediğimde sırıtarak "Bir deri bir kemik kalmışsın.Ölü gibi duruyorsun"dediğinde kahkaha attı ben de somurttum.Sonra bir güzel karnımızı doyurup kalktık.Göbeğime hafifçe vurup"Ha şöyle.İnsana benzedin"dedi.Evet karnım hafif şişmişti."Sapık.Bir daha dokunma göbeğime"diyerek gözlerimi devirdim.Kahkaha atarak "Sapık ha?"diye söylediklerimi tekrarlıyordu.Sonra bana da komik geldi.Daha fazla kendimi tutamadım ve ona eşlik ederek kahkaha attım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHLARIN DANSI
RomanceSanki bir bakışla gökyüzünü tamamlıyorduk sen ve ben.Sen her ne kadar gecenin zifiri karanlığını yansıtıyorsan koyu keskin gözlerinle, benimki inadına güneşli mavi gökyüzünü . Şimdi terk mi ediyorsun beni?Geceyle gündüz ayrılır mı?Hiç kopar mı Leyla...