●○HATIRLATMA
●○MULTİDEKİ : EYLÜL&FIRAT
●○BÖLÜM MÜZİĞİ : Zeynep Bastık~FırçaHep arkanda kendini güvene aldığın insanlar gün olur yıkılıverir.Sessiz çığlıklarının feryadıyla güçlenir.Bir bakmışsın saf değiştirmiştir.Tüm gücüyle maviyi haykıran gökyüzü gibi geceye dönüverir.
Kızıla bulanmış yorgun gökyüzü yerini geceye bırakıyordu.Gözyaşlarım yanağımı yakıyordu.Bugün 29 Eylül.Elveda Eylül'ün son mavisi...
***************************Diz çöküp ağlamaya devam ettim.Elime aldığım siyah tshirt ve bulduğum kırmızı bir şort ile birlikte düştüm.Ruhumun en ücrû köşesine...Dizimde hissettiğim bu ince sızı bile es geçiyordu bedenimden koparılan benliğimi .
Ben neredeydim? Ne yapıyordum bu yabancıyla? Bu ıssız adamla.Ben hangi Eylül'düm?Bu kaçıncı yüzümdü gördüğüm.Kendime bile hiç utanmadan söylediğim yalanlar çekiyordu beni en zihne köşesindeki karanlığına.Gördüğüm ufak bir ışığın zerresine kanıyordum da çıkmıyordu kimsenin sesi.
Cehennem bile olsa bu sonsuz karanlıkta gözlerim kamaşmıştı kızılına..Büyülüyordu beni açtım ona çünkü,en ufak kırıntısına..
Cehennemine susuyordum da sanki serap görmüşcesine yürüyordum üzerine usulca.Tenimi yaktığını biliyordum da azgın ateşinin yine de avunuyordum..İçimde kalan son bir damla umutla...
Kapı tıklandı ve ardına kadar açıldı."Eylül?"diye fısıldarken usulca harap olmuş bedenime yaklaşıyordu.Bakmıyordum, bakamıyordum gözlerine,nefesini tenimde hissettiğim soluk tondaki dudaklarına.Kımıldayamıyordum bile.Sanki bir kuklaydım da iplerim de bu hırçın çocuğun parmaklarında.
Teselli edercesine dokunan elleri belimi okşuyordu.O da benim gibi dizleri üzerine çökmüş arsızca taklit ediyordu cılız bedenimi.Elleriyle yüzümü kavrayarak yüzümü yüzüne yaklaştırdı.Baş parmağıyla gözümün altındaki yaşları silerek kafasını boynuma gömdü. Bedenim her dokunuşuna titreyerek cevap veriyordu.Yüzü camdan vuran ıssız ay ışığıyla kayboluyordu.Boynumdaki dudakları arsızca keşfederken bedenimi , vücudum da ruhum kadar kaskatı kesilmişti.Vücudum hazmedemiyordu sanki bu çocuğun bana yaptıklarına.Kabullenemiyordu o da artık.Kaderimin bir tek onun ellerinde olmasına.
Bu yol çıkmazdı.Bu yol bataklıktı.Geçilmezdi.Tek kurtuluşum da iplerimle oynayan bu çocukta.
Derinliklerden gelen sesi içime işliyordu sanki"Sakin ol.Bırak bana kendini".Fısıltıyla gelen sesi duyduğum en güzel şarkıymış gibi bitmesini istemediğim bir büyü ile büyüyordu içimde.Öyle bir büyü ki her dokunuşunu istemsizce sahipleniyordu.Sonrası bilinmezlik.Ya dibine kadar batacaktım karanlığa, ya da kaderim ne yazdıysa..
Tuttuğu nefesi hızlı hızlı verirken alnını alnıma yaslamıştı.Elleriyse bedenimi arsızca keşfederken donuk vücudum alev alıyordu.Ne korku, ne heyecan, pişmanlık ya da acizlik..Hiçbiri şuanki duygularımı adlandıramayan birçok kelime yığınıydı.Duygularım tarifi olmayan gizli bir Dünya gibi uçsuz bucaksız ve karmakarışıktı.
İzin veriyor muydum her dokunuşuna ya da karşı koyamıyor muydum? Bilmiyordum.Yoksa bastırdığım tüm duygularım intikam yemini etmişcesine gün yüzüne mi çıkıyordu?Anlamlandıramıyordum.Burunlarımız birbirine değdiğinde yalnızca birkaç saat önce söylediği kelimeler kulağımda yankılanmaya başladı. "Korkma istemediğin hiçbir şey olmayacak.Bir gün sen benden isteyeceksin.İstediğinde söyle ben her zaman hazırım. "
Sesi kulaklarımı doldururken gözlerim onu buldu.Gözlerini kapatmış ve tüm bedenimi sıkıca sarmıştı.Artık onundum bunu hissedebiliyordum.Esirdim.Onun esiriydim.Bu kez tıkanan yolumdu elimi kolumu bağlayan.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHLARIN DANSI
RomanceSanki bir bakışla gökyüzünü tamamlıyorduk sen ve ben.Sen her ne kadar gecenin zifiri karanlığını yansıtıyorsan koyu keskin gözlerinle, benimki inadına güneşli mavi gökyüzünü . Şimdi terk mi ediyorsun beni?Geceyle gündüz ayrılır mı?Hiç kopar mı Leyla...