Bölüm->4

65 8 3
                                    

Havlumu aldım girdim banyoya. Bir güzel banyo yapıyorum, birde gusül alayim dedim. Tam alacağım, kapı çalındı: "Abi çok sıkıştım paravanı kapatta bi geleyim" diyen kardeşime sövsem de gittim anahtarını çevirdim bekle dedim, paravanı kapatayim. Geldi. Ben içerde gusül alıyorum, lan bu bi girdi çıkmak bilmiyor. 20 dakika oldu, benim banyo bitti bu hala orada. Hadisene dedim, beş dakika daha dur dedi. Oflasam da poflasam da sonuçta kardeş, orada g.tüm donarak gecenin 1'inde bekledim. Tahminimce bir altı yedi dakika geçince, "Ohoo, deliğe mi düştün?!" dedim. "Yok, az kaldı" dedi. Bende havluyu belime geçirdim, "Gözümü kapatıyorum çıkıyorum, bekleyemem seni" dedim. Kapadım gözümü, buldum çıkışı. Odaya gittim üstümü giyinmek için, havluyu yere bırakıp ışığı açtığım anda şok oldum. Kardeşim yatakta yatıyor. Eğer o buradaysa tuvalette ki kim? Eğer o tuvaletteyse, burada ki kim...?
Korkudan ne yapacağımı bilemedim. Hemen banyoya koştum, baktım. Boş. Beynim durdu gerçekten. Gittim altıma birşey geçirip kardeşimi uyandırdım. Sen dedim, geldin mi hiç tuvalete? "Hayır" dedi, "abi ne diyorsun sen?" Tamam dedim, yat uyu sen. Bende yattım ama, uyumak mümkün değildi. Kafamda deli sorular dönüyor, bu sesleri uydurmuş olamam diyorum kendime. Düşündükçe yurtta akşam konuştuğumuz hikayeler geliyor aklıma, o psikolojiyle uyumuşum. Sabah kalktım; biraz kahvaltı, biraz sohbet, biraz bilgisayar da takılma derken dışarı çıktım. Babam sigara içtiğimi bilmediğinden gizlice hep sigara içtiğim arkadaşlarla takıldığımız yere gittim. Anlattım bizimkilere, bi s.ktir çektiler. Ama biri, "Harbiden olduysa bunlar, b.ku yedin kanka. Musallat falan olmasın?" dedi, bende iyice tırstım. Akşama doğru babam aradı, bizimkiler düğüne gidecekmiş. Akşam geç dönerlermiş. Bende saat 10 gibi eve döndüm. Sigaramı zulaladım zaten, 2 dal vardı. Sonra bu cinler hakkında bir araştırma yapayim dedim ve, bilgisayara geçtim.
Girdim Google arama motoruna, cinler yazdım ve çıkan sayfalarda gezindim biraz. Sonra kapadım sayfaları gittim mutfaktaki zuladan çıkardım bir dal yaktım orda bitirdim. Bizim evde bir mutfakta sigara içilir, odalarda içsem anlarlardı. Sonra geri geldim, bir baktım bir sayfa açık cinlerle ilgili. Şaşırdım. Halbuki kapatmıştım. Neyse, kapatıp Facebook'da takılıcam kapanmıyor. Donmuş bilgisayar, birde resim var lan. Hafif bir tırsma geldi, bari okuyayim dedim. Biraz okurken, bilgisayar monitöründeki yansımamın sağ arka yanında insan siluetinde birşey gördüm. Kanım dondu. Gerçekten hareketsiz kaldım, çünkü hareket ediyordu, bana doğru geliyordu. Dönemedim arkamı bir kaç saniye, ama sonra cesaretimi toplayıp döndüm. İçimden bir oh çektim. Hiçbir şey yoktu, sadece göz aldanmasıydı. Sonra, birden arkadan gelen sesle korkudan zıpladım ve sadece yazıcının sesi olduğunu anladığımda baş parmağımı damağıma götürüp kafamı geri attım. Bir kaç saniye rahatlamıştım ki sonra fark ettim, bu yazıcı nasıl çalıştı? Düğmesine basmamıştım, yazdır da dememiştim. Fakat bir sayfa aldı içine. Düşündüm de, nasılsa yazı çıkmayacaktı. Kartuşun bitik olduğunu biliyordum çünkü. Ama çıkan kağıt, sayfadaki yazılarla doluydu. Cinlerle ilgili ıvır zıvır diye düşündüğüm şeyler, şuan altıma s.çırtacak seviyeye getirmişti beni. Sonra aldım kağıdı, bir göz gezdirerek mutfağa gittim, çöpe attım. Bi sigara yaktım sonra, düşündüm. Son on onbeş dakikadır Halil'den ne farkım vardı ki? Korkudan elim ayağım bile titremişti. Sonra bir güldüm, dumanı aldım. Söndürdüm. İçeri geçtim; Facebook'a girdim, bir iki güldüm falan, dikkat dağıttım. Derken elektrikler gitti geldi. Bilgisayar resetlendi. O sırada sağ arka tarafımda bir gariplik olduğunu aynadan sezdim. Ve yine bir şey yoktur diye dönerken birden kalbim, bir kere tam attı. Bir daha atmadı. Orada ki korkuyu size tarif edemem. Yani korkarsınız bir şeylerden tamam, ama bir yere kadar. Gözünüzle gördüğünüz an işler değişiyor. Duvarın orada bana doğru yaklaşan insan siluetinde bir karaltı vardı. Çok, çok korkmuştum...Bir kaç saniye yerimde çakılı kaldım. Sonra birden kapıya yöneldim, ama odanın kapısı üstüme kapandı. Açmaya çalıştım, kilitli gibiydi. O karaltı elini arkasından çekti ve elindeki hançerle bana doğru geldi. Bende gerilip omuz attım kapıya, kırdım çıktım. Sonra dış kapıya gittim, demir kapıydı ve o da açılmıyordu. Açıkçası şuan bile onu kırabileceğimi düşünmüyorum. Çaresizce içeri geçtim, yatağa girip yorganı üzerime kapattım. Aradan geliyor mu diye bakacak kadar bile g.t yoktu, içeride bildiğim bütün duaları okuyordum. Sonra ne kadar zaman geçti bilmem, yorganın üzerinde bir ağırlık hissederek uyandım. Babam, kalk diyordu. Tam; oh be, hepsi rüyaymış derken, babamın: "Ne yaptın oğlum sen, kapılar falan kırık?" demesiyle başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Hemen fırladım, hala rüya olduğunu düşünüyordum her şeyin. Kapıya baktım, kırıktı. Mutfağa gittim; zulam açık, boş paket oradaydı. Çöpe baktığımda ise kağıt vardı, ama boştu. Elimde hiçbir kanıt kalmamıştı. Bizimkilere anlatamazdım, delirdiğimi düşünürlerdi. Acaba delirmişmiydim zaten? Hayır, bunlar deli saçması olamayacak kadar gerçekti. Bende anlatamadım. İçtim dedim, sonrasını hatırlamıyorum. Babam bağırıp çağırıyodu ama, hiç takacak havam yoktu. Sinirlendim, eşyaları topladım gecenin 3'ünde çıktım sabaha kadar düşünerek içtim.

TUHAFLAŞAN HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin