Bölüm->7

107 5 4
                                    

Ertesi gün oldu, hocanın yerine gittim. Böyle her yeri yazıyla dolu yeşil bir kapı vardı. İçeri giriyordum, Kafri ben buraya giremem dedi. Anlamıştım, hoca gerçekten işini biliyor olmalıydı. İçeri geçtim, "Selamün aleyküm" dedim, "Aleyküm selam, gel buyur otur" dedi. Geçtim. Sonra, anlat bakalım derdin nedir dedi. Cinlerle aramda ki perde kalktı, yavaştan musallat olmaya başladılar dedim, ha muska mı istiyorsun dedi. Bi sus lan işte, bi bitireyim lafımı. Yok dedim, muska var etkili, hüddamımdan öğrendim yapmayı dedim. Hoca, "Tövbe tövbe, evladım senin aklın karışmış" dedi. Neden hocam dedim, "Hiç hüddam alabilecek birine benzemiyorsun. Zaten hoş, almışa da benzemiyorsun" dedi. Hani nerde, şuan yanında mı dedi gülerek. Dedim hoca ister inan ister inanma hüddamım var, şuan da yanımda değil. Tuzak soru bu, giremedi buraya. Sende biliyorsun giremeyeceğini dedim. "Hmm, hiç inanmıyorum. Hüddam alan adam böyle rahat konuşamaz." Bende, "Hocam ne kanıt istiyorsan hazırım" dedim. Hangi ayetin hüddamını aldın dedi söyledim. "Hmm "dedi, o zaman söyle ona, benim askerlikte ki en yakın arkadaşımın torununun adı ne dedi. Tamam hocam dedim dışarı çıktım. Kafriye dedim böyle böyle bulup getir de derken gitti, getir de bi g.t edeyim şu hocayı diye tamamladım. Bir sigara yaktım geri geldi üç fırt almadan, oda mundar oldu. Yav Halil, çok masraflı olmaya başladı artık... Kafri anlattı bana. Geri girdim içeri. Hocam dedim kızın adı, Merve. Hocanın bir gözler açıldı, şaşırdı. "Hatta Merve olmasının sebebi de şöyle ki; sizin anneniz askerlikteyken arkadaşınızla size her izinde güzel yemekler hazırlayıp iyi ağırlarmış, o yüzden torununun adını Merve yani annenizin adını koymuş" dedim. Hoca şöyle okkalı bir besmele çekti.
"Evladım tamam, hüddamına inandım. Gerçekten doğruyu söyluyorsun. Şimdi, ne istiyorsun bana bunu söyle" dedi. "Hocam" dedim, "Şimdi Halil diye biri var, zaten ne geldiyse başıma onun yüzünden geldi. Bu çocuk beni tehdit etti, bana cinler musallat edecekmiş, birde ifrit diye bir şeyden bahsetti. Benim bunlardan korunmam lazım, ne yapacağız?" dedim. Hoca dedi ki, "Normalde bu iki muska için senden 300 lira almam lazım, ama hem sevdim seni, hem de acıdım dedi. Bende oh dedim, yırttık, adamsın. Tabii, içimden dedim. Adam iki tane muska yaptı. Bu güçlü cinlerden, bu da ifritlerden korur dedi. Hocaya soracaktım bu ifrit meselesi nedir lan diye de, neyse Kafri'ye sorarım kesin bilgi diye sustum. Dedi ki, "Şimdi bu muskaları taktığın sürece hiçbir ifrit ve cin sana yaklaşamaz, ama Kafri'de yaklaşamaz." Bende, "Hocam Kafri ile konuşacağım zaman çıkarayim bunu gelsin, konuşalım gitsin" dedim. Hoca, "Sen bilirsin, ben söyleyeyim de" dedi. Ve sonra, hayatımı s.ken cümleleri kurdu;
"Sana acımamın sebebini bu musallatlar sanma. Her gün biz nelerle uğraşıyoruz... Sana acımamın sebebi, hüddam alan kişinin asla cennete gidemeyecek olmasıdır."
Sonra hoca, iyi bir noktaya değindi. "Hüddamına söyle, diğer cinlere söylesin senin yanlışlıkla hüddam aldığını. Ve hüddamı hiç kendi iyiliğine kullanmadığını. Bu sayede iyi cinler seninle uğraşmaz ama, kötü cinler perde kalktığı için fırsat bu fırsat diyip sen misin hüddam alıp bizden birini kuklan eden diye seni, kuklaları etmeye kalkabilirler. Allah yardımcın olsun." dedi. Kalktım parayı uzattım aldı, lan ruhuna soktuğum hani acıyordun? Piç, bari bırak bu dünyada yaşayayim. Kafri'yi salarsam üstüne görürsün dedim içimden ama, bu ibne onu da halleder koyar kenara gibi geldiğinden uğraşmayayim dedim. Çıktım, ifrit muskasını taktım. Kafri'ye dedim gel eve gidiyoruz. Yolda bu cinlere benim durumu anlatma olayından bahsettim. Sonra gittik bizimkilerle yine sohbet muhabbet falan, ardından geçtim bilgisayarda takıldım sonra yattım. Yatarken cin muskasınıda taktım. Sabah erkenden uyanıp muskayı çıkardım, gözümü kapayıp Kafri'yi çağırdım. Hemen geldi yine. Dedim ne yaptın, anlattın mı sizinkilere? "Tamam. Ben bütün cinlerin duymasını sağladım, araştırdılar. Şimdiye kadar beni yararına kullanmamış olman tamamen ikna etti çoğunu ama garanti veremem. Sen muskayı tak yine de" dedi ve bende taktım. Kafri gitti, akşam idoya gittim yalovaya gitmek için deniz otobüsüne bindim. İçeride cam kenarına geçtim. Bilen bilir, çok buğulu oluyor camlar, az bir şey gözüküyor. Deniz otobüsüne son gelen adam tam binecekken durdu. Arkasını döndü. Birşeyler söyledi ve içeri girdi. Halbuki arkasında kimse yoktu. Adam içeri bir göz gezdirdi ve benle göz göze geldi. Yürüdü ve direkr yanımda ki yeri göstererek burası boşmu dedi. Boş dedim ve yanıma oturdu. Selamün aleyküm dedi, aleyküm selam dedim. Biraz yalova da mı okuyorsun ne okuyorsun geyiklerinden sonra yavaştan ağzındaki baklayı çıkardı. "Batıl inançların var mıdır?" dedi. Yok dedim. "Peki bu boynundakiler ne?" dedi. Muska dedim. "Onlar batıl inanca girmiyor mu?" dedi. Onlar gerçekten işe yarıyor senin de bildiğin gibi dedim. Güldü. "Nereden biliyorsun bunları?" dedi. Sen nereden biliyorsan dedim. "Ben hüddamımdan biliyorum. Ama senin hüddamın olduğunu sanmam" dedi. İyi, sen bilirsin dedim döndüm. "Muskalarına bakabilir miyim?" dedi. Amacını anlayamadığımdan, olur dedim. Aldı baktı, "Bu cin muskası da, öbürüyle ne ilgin var?" dedi. Halil'in bana ettiği lafı söyledim. Bana bir kağıda birşeyler yazıp verdi. "Bunu ezberle, o muskaya gerek kalmaz. İfrit gelecek olursa onu önceden senden aldırır." dedi. Bende teşekkür edip kağıdı aldım. Ama artık bu ifrit ney, neden bu kadar güçlü, Kafri'den öğrenmem lazımdı. Yalova'da indik. Adama tekrar teşekkür edip yurda geçtim, ama gelecek soru yağmurlarını tahmin edebiliyordum. Diğer odada kalanlar ve yurttakilerden.Biraz sonra yurttaydım. Odaya girdim, herkeste bir merak ifadesi var. Ooo hoş geldin kankalar falan ama, herkes aslında o günün açıklamasını bekliyor. Ne yaptın evde falan gibi sorular. Takıldım, dinlendim falan dedim. Artık olacaksa olsun hesabında. Olayın şokunu atlatmaya falan çalıştım dedim. Sonra Oğuz atladı hemen, "Noldu kanka bi anlatsana ya" gibisinden piç bir sırıtma ile.
Bende başladım, "Gece takırtılar duydum, uyandım gittim banyoya bu şizofren çizmiş bi yuvarlak içerde okuyor. Bağırdım falan hareket yok, gittim yanına bi vurdu bu bayılttı beni. Sonrası hastane" dedim. "Vay anasını ya, kim beklerdi ki." "Yuh, demek ki o incirli şeyleri de o koymuş." "Aa harbiden" falan bi posta geçiştirdim. Akşama kadar boş boş takıldım, akşam olunca Kafri'yi çağırmak için banyoya gittim. Çıkardım muskayı çağırdım, geldi. Dedim ki, "Benim acilen bu ifrit nedir öğrenmem lazım. Birde bu kağıttaki şey, işe yarar mı?" Kağıda baktı, evet doğrudur dedi ve anlattı. Bilinenin aksine ifrit şeytanın çocuğu değil, cinlerin en üst kademelisidir. Fiziksel olarak insan dünyasında ki nesneleri hareket ettirebilir ve normal bir cin sadece bir insanın içine girebilirken ifrit aynı anda hem anne hemde babanızın içine girerek onlar aracılığıyla sizi öldürebilir. Şimdiye kadar ifrit musallat olup da kurtulan insan sayısı çok azdır. Ama ifrit hem musallat olduğu kişiyi, hemde ona kendisini musallat eden kişiyi öldürür.

TUHAFLAŞAN HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin