Bölüm ->12

15 2 0
                                    

Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu bilmiyordum. Neler olduğunu hatırlamıyordum. Ama sonra boğazımda ki toprak tadını hissettiğim an öksürüp öğürmeye başlamıştım. Olanlar bir bir aklıma geliyordu, sanki yeniden yaşıyormuş gibi oldum. Aynaya baktım, tanıyamadım kendimi. Dehşete düşmek bir insanı bu kadar değiştirir miydi? Gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi, ve yüzümün her yerinde korkunun bıraktığı izler toz toprak doluydu. Bu hüddamın zor olacağını biliyordum. Ama bu kadar dehşet verici olması, insanı şu aşamada bırakmaya itiyor. Sonra yavaştan bulunduğum yeri hatırladım. Burası, o kayıt defterine baktığım yerdi. Az sora içeri hayatımı kurtardığını düşündüğüm adam girdi. Sen iyi misin dedi. İyiyim şükür dedim. "Ne işin vardı gecenin bir saati burada?" Evet, ne işim vardı... İyi birşey uydurmalıydım, sabah ki ziyaretimde bişey düşürmüşüm desem gecenin bu saati beni deli s.tmiş gibi mezarlığa sokacak kadar önemli şey ne olabilirdi ki? Bende diğer şıkkı seçtim. Ve dedim ki, "Mezarlığın yanından geçiyordum. Bu adamlar yakınlarının öldüğünü, vasiyeti üzerine mezarının gece kazılması gerektiğini, üç kişi zor olduğunu söyleyip benden yardım istediler. Bende yeni yakını ölmuş adamların diyip kıramadım ve yardıma geldim. Sonra beni mezara atıp üstüme toprak attılar. Adam dedi "Allah allah, bu sıralar iyice azdı bunlar. Neyse sen iyiysen sıkıntı yok. Bir daha böyle bir şey yapmazsın herhalde dedi ve beni saldı." Ben tam vazgeçip kaderimmiş diyerek hocayı arayacaktım ki elimi cebime attığımda biraz toprak ve dün gömdüğüm saçı buldum. Düşünmem gerekliydi, devam etmeli miydim bunlardan sonra...?
Düşündüm... Daha fazla ne yaşayabilirdim? Tamam, fiziksel ve psikolojik zarar veren bir hüddam. Ama sonucunu aklımdan çıkarmazsam, tabi aklım kalırsa. Fakat üç gün sonrasına kadar da psikolojik ve fiziksel olarak dayanırsam hayatım kurtulacaktı belki de. Kim bilir, kaç kişi bunu düşünerek bu hüddamı almaya çalıştı ve delirdi, belki de öldü. Ama karar vermiştim, alacaktım. Eve gittim, yattım. Ertesi sabah dersim olmasına rağmen gitmedim. Akşama kadar bütün malzemeleri toplayıp onlara gerekli şeyleri okudum ve telefona da o duayı kaydettim. Akşam hocanın yanına gittim. Kapıyı çaldım, açtı gel dedi. Girdim. Siyah perdeleri çekmiş dışarısı karanlık olduğu halde, tamamen içeri ışık girmiyordu. Malzemeler ve ritüeller tamam mı dedi, evet hocam dedim. Tamam dedi, bir kaç mum yakıp odanın köşelerine koydu. İçerisi loş bir ışıkla aydınlandı. Sonra dışarı çıkıp bir bakır kapta ağzına kadar dolu köz getirdi ortaya koydu. Malzemeleri bir bir çıkardı, teker teker bir şeyler okuyup cami topraklarını içine attı. Her attığı toprakta yeşil bir ateş çıktı ve hoca transa girmiş gibi hiç bir tepki vermeksizin okuyup atıyordu. Sonra aktardan aldığım malzemelere okuyup attı. Her attığında mumlarda ki ışıklar yükselip iniyordu. Bazı sesler duyulmaya başlamıştı. Hoca durdu. Daha malzemeler vardı, benim saçım vardı. Şimdi kolyeni çıkart dedi. Hocam tamam da sizin eve zaten giremiyorlar dedim. Bu gecelik bu evde seninle benim dışımda daha bir sürü kişi olacak dedi. Kolyemi çıkardım. "Hazır mısın?" dedi. "Evet" dedim.

TUHAFLAŞAN HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin