Bölüm ->9

44 5 0
                                    

Hemen aklıma bir fikir gelmişti. "Eee, evlisiniz sanırım?" dedim. Elinde ki yüzüğü göstererek güldü, "Evet" dedi. "Eşiniz evde mi?" dedim, neden dedi. "Evlilikle ilgili bir anket yapıyorum da, eşiniz evdeyse bir beş dakikanızı almak istiyorum." Kadın, içeri bağırdı, "Hakan, gel! Anketör var, bir beş dakika gelmen lazım." Adam, "Yolla gitsin" dedi. Derdim senin ben ...a koyim huur cocuğu, gel işte senin götu kurtarmak için uğraşıyorum zaten. Kadın kafasını naparsın şeklinde yana büktü, ben de içeri bağırdım: "Beyefendi, sadece beş dakika! Öğrenci adamım, bir yardım etseniz." dedim. "Of, of. Ne var?! " diyecekti ki beni gördü va'da kaldı. Kadını içeri yolladı. Ben onu yollarım dedi, kadın da illa anket yapacak anasını satayim. "Ay öğrenci çocuk be, yazık." dedi. Hadi yapalım dese, kağıt yok lan yanımda. Neyse ki adam bana yarım saat sonra Bim'e gel dedi. Bende tamam diyip Bim'e gittim ve beklemeye başladım. Bir sigara yaktım, sonra da düşündüm. Bu adama ne kadar güvenebilirdim, bilmiyordum. Ama tek şansım oydu. Sonra adam geldi, ben tam konuşacaktım ki burada olmaz diyip bir kafeye soktu.
Kafeye girdik, adam bir şeyler okudu. Sonra, "Tamam, şimdi anlat derdini" dedi. "Korkuyorum" dedim, "Sadece ifritlerden, cinlerden, onların bana musallatından değil de etrafımdakilere zarar vermelerinden, bütün hayatımın korkuyla bu şekilde geçmesinden korkuyorum" dedim. "Sen nasıl soyutladın kendini?" dedim. "Birincisi, bizim evimize, benim iş yerime, hiçbir metafizik varlık yaklaşamaz" dedi. "Bildiğim bir iki dua sayesinde kötü cinlerin musallatında da onları atlatıyorum, zaten bir süre sonra uğraşmayı bırakıyorlar" "İkincisi, bana hiç ifrit musallat olmadı. Zaten olsa, burada bunları konuşur muyduk bilmiyorum. "Üçüncüsü, korkman doğal bir şey. Ama korkundan beslendikleri için sakin kalmayı öğrenmelisin. İfrit mi geldi, korkunu bir dakika için uzaklaştır kendinden. Zor bir şey ama imkansız değil. Oku verdiğim duayı, kurtul. Ve dördüncü olarak, bu duayı ses kaydı olarak telefonuna yükle. Ne olur ne olmaz. Al, bu da telefonum. Bir şey olursa ararsın." dedi. Tamam dedim. Ve bu adam hakkında şüphem kalmamıştı. Adam kesinlikle benim iyiliğimi istiyordu. Ve bu ses kaydı olayı onun da zor durumda kaldığının göstergesiydi. Bir gün o da okuyamadı demek ki cinler için olan duayı ve kurtulduktan sonra bu geldi aklına. Bende yurda doğru yol aldım ama aklımda hep korkmamak vardı...
Yurda gittim, akşama kadar batak attık bizimkilerle. Gerçekten çok iyi geldi eşli batak, kafamı dağıtmamı sağladı. Yemekten sonra dışarı çıktım, tek başıma yürüyorum. Yolda giderken karşıma fakülteden tanıdığım bir kız çıktı. Siyah saçlı, ortalama boylarda, çok güzel gözleri olan bir kızdı. Beni görünce uzaktan gülümsedi, yanıma geldi. "Naber?" dedi, "İyiyim" dedim, "Sen?" "Bende iyiyim" dedi, "Ee nereye böyle? dedim, "Biraz kafa dağıtacağım, bir kaç bira içeceğim." "Aa, aslında çok iyi olur ya, bende uzun zamandır içmiyordum." İşte o an dedim ki, bu o kız olamaz, imkanı yok. Hayatımda böyle birşey yaşayacağımı düşünmezdim. Bir kız gelip böyle davranacak ha, hiç sanmam. Direkt ezberden yüzüne bakarak duayı okudum, bitirince de güldüm. Ama kız çok şaşırmıştı ve hiçbir şey olmamıştı. Ulan bu işler mükemmel bir kızla içme fırsatını da s.ttirmişti ya... "Ne yapıyorsun?" dedi, "Benim gitmem lazım" dedim. Hiç bu kadar utanmamıştım, sonra arkama bakmadan gittim. Biraz içtim, sonra yurda geri döndüm. Herkes uyumuştu, bende yattım. Tam uyuyacağım, bir kaç ses geldi. Gerçekten akşam yolda giderken duysanız ya korkudan adım atamazsınız ya da çocukken karanlık koridorun sonunda ki ışığa koştuğunuz gibi bir korkuyla kaçarsınız.Sonra kapı çaldı, ama kimse girmedi. "Gel" dedim, ses yok. Bende tırstığım için yataktan kalkmadım. Bir daha çaldı, "Gerçekten kimsiniz? Gelin!" dedim, yine ses seda yok. ...a koyim biri şaka yapıyor desem, bu saatte odanın kapısı tıklatılarak şakamı yapılır. İyice korku bastı, odadakileri de uyandıramıyorum. Ya manyadın mı, bi s.ttir git. Korkuyonmu lan, hahahah diye tepkiler gelecek, onu da biliyorum. Tek çare Kafri'yi çağırmaktı, ama açıkçası yemedi. Ya kapının dışında ki şeyin amacı muskayı cıkartmaksa? O yüzden yapamadım, bu sefer cam tıklatıldı. Perde kapalıydı ama, açamadım arkasında göreceğim şey çok korkutabilir diye. Sonra cam ve kapıya kadar sert vuruldu ki hemde peş peşe, o kadar sessizlikte bu ses birden gelince altıma yapacak seviyeye geldim. Ama daha seslerden bu kadar korkan ben, yüzleşsem ne olacaktım acaba? Bu ifritin bir taktiği olabilirdi, psikolojik olarak saldırılarından biriydi belki de bu. Düşüncelerimden, korkularımdan uzaklaşmak için kendimi rahatlatmaya çalıştım. Olmuyordu, gözümü kapatıp odaklanmalıydım ama gözümü kaparsam olacakları göremeyeceğim için korku filmi izleyip banyoda sabunlu haldeyken nasıl korkunuz kat kat artıyorsa burada da aynı şekilde artabilir, kalp yetmezliğinden ölebilirdim. O an kalp atış hızımı ölçseler tarihin en yükseği bile çıkabilirdi. Sonra cesaret edip gözümü kapadım ve kapının dışında hiçbir şey yokmuş gibi düşünmeye başladım. Ama o sırada birden uykusunda konuşan Zekeriya, bütün konsantreyi bozdu; yerimde zıplattı. Ardından gittim, kendimi zorlayarak kapıyı açmaya çalıştım. Ama elim kaydı, bu kadar az bir sürede vıcık vıcık terlemiştim. Korku insanı ne hale sokuyor... Elimi üstüme sildim ve o sırada hala çalan kapıyı açtım.
Kapının kolunu indirdim kapıyı itiyorum, hala kapıya vuruluyor. Kalbim ağzımdan çıkacak gibiyken birden rahatlatmaya çalıştım kendimi, ve bu sefer oldu cidden. Hemen ardından tıklama durdu, tamamen açtım kapıyı. Gitmişti. Her neyse adamın söyledikleri işe yarıyordu. Sonra içeri geçtim ve yaklaşık bir saat sonra da uyumuşum. Ertesi gün uyandım, fizik vizesi vardı ona gittik. Hiç çalışmadığım halde iyi geçti ama bir sıkıntı vardı, Halil'de sınavdaydı. Karşı sınıfta kapıdan görebileceğim şekilde duruyordu ve anladığım kadarıyla yeni bir hüddamı vardı artık. Çünkü sürekli ağzı oynuyor ve sonra soruyu cevaplıyordu. Aslında bende yapabilirdim ama, muskayı çıkarmaya g.tum el vermedi. Ama bu bana başka bir fikir vermişti. Sınavdan önce ki akşam, Kafri sayesinde soruları öğrenebilirdim. Ve öyle de yapacaktım. Bu kadar bok püsür çekmiştim, artık işime yaraması lazımdı. Yanlışlığı kabul edip gitse diğerleri de benim peşimi bıraksa ne güzel olurdu, ama olmayacağı için bari kullanayim dedim şunu. Yalnız... Bu Halil nasıl birşey lan böyle? Adam bir iki hafta geçmesine rağmen yeni hüddam almıştı. Okuduğum ve gördüğüm kadarıyla bu kadar kolay olmaması gerekiyordu. Bu, nasıl bir insandı ki bu kadar şeyden korkmuyordu... Hüddamlar onu nasıl korkutamıyordu, aklım almıyordu. Artık ne kadar psikolojisi bozuksa hiçbir şeyin onu korkutamayacağına inanmıştım, ölümün bile. İşte bu nokta da ifriti onun bana musallat ettiğine şüphem kalmamıştı. Ama hala aklım almıyordu. Bu yaşta bu hayattan soğumuşluk, nasıl olabilirdi? Ve hüddam takıntısı neydi bu çocuktaki? Kafri'ye sormalıydım. Normalde hüddam alan insanlar hüddamı ne için alıyorlardı, ne kadar yararlanabilirdim, özellikle Halil ne yapıyordu hüddamla...

TUHAFLAŞAN HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin