Varis #Sirius Black

13

Varis -13.Bölüm

Beklemek hiç bu kadar sıkıcı gelmemişti. Oysaki Noel tatilini hiç böyle hayal etmemişti. Tüm gerçeklerle yüzleşecek olmak, Sia'yı korkutuyordu. Geri dönüşü yoktu. Hiçbirinin yoktu. Çapulcular, Marlene ve Lily bir yere otururken, ev halkından konuyu bilmeyenler genellikle genç olanlar büyük salonda bir yere geçmişlerdi. Sia sakin bir şekilde Sirius'un yanına oturmuş elini ellerinin içine almış büyük babasının konuşmasını bekliyordu.

Bir dönem boyunca merak ettikleri ve araştırdıkları tüm o gizemleri büyük babası bugün anlatacaktı. Anastasia sessizce büyük babasına baktı. Anlatması için gözlerinin içine bakıyordu artık. Büyük babası boğazını temizledi.

"Mortes ailesi yedi nesildir süre gelen bir lanetin esiri olduğu herkes tarafından bilmekte. Bu hikaye yedi nesil önce atamız Frank Mortes'in neslinden gelenlere bir tehdit gibiydi.

Tüm olay Hogwarts'a giden atamız Frank Mortes'in, eşi ile tanışması ve evlenmesi üzerine baş gösterdi. Lucretia Tayron. Bilirsiniz çocuklar her şey güzel bir hikaye ile başlar. Arkadaşlıkları tüm Hogwarts içerisine yayılmıştı. Gerçi Slytherin binasındakilerin saf kan takıntıları nedeniyle bu arkadaşlığın evlilikle sonlanacağını söyleyenlerde mevcuttu. Ki öyle de oldu. Fakat bunun asla olmasını istemeyenlerde vardı. Orion Black. Lucretia Tayron'a deli gibi aşıktı ve bunun için her şeyi yapardı. Bir aileyi lanetlemek bile olsa. Orion Black anlatılanlara göre hırslı ve güçlü bir büyücüydü. O zamanlarda kan laneti yapan sayılı büyücülerden birisiydi. Onu kızdırmak akıl kârı değildi belki ama birbirini seven ve bunu umursamayan aşıklar için bu önemsiz bir detaydı. Reddedilme beraberinde bu aile için büyük bir kayıp getirmişti. Yedi nesil hiç doğmayan bir kız evlat, kaybedilen bir onur. Daima saf kalan Mortes ailesi, Hogwarts'a adım attığında aile bireyi kendi kanında boğulurdu. Bunu acı bir şekilde Lucretia ve Frank'in oğlu tatmıştı. Sonu ölümle sonuçlanan bir deneyimdi. Laneti acı bir şekilde öğrenen Lucretia'da Black hanesine kendi deyimiyle bir hediye bahşetmişti. Black ailesinin her bir bireyinden ilk doğan erkek çocuklarına Hogwarts zamanlarında her daima atalarının rezilliğini hatırlatan vizyonlar gönderiyordu. Bu da Black ailesinin aldığı ilk çocuklarına karşılıktı.

Büyük ihtimalle Sirius bunları gördü ve görmeye devam edecek. Hikayenin tamamını ve tabii ki Lucretia'nın oğlunun ölümüne tanık olacaksın. Bu yüzden dirayetli olmalısın.

Ailemizde bir şeyler değişti. Oğlum Leonard asla aile geleneklerini dinleyen bir çocuk olmamıştı. Okul bunu hissetmiş gibi o sene Hogwarts'tan mektup geldi. Ve Leonard orada ailemizin diğer üyesiyle tanıştı. Catherine Storm."

"Annem." dedi Anastasia gülümseyerek. Büyük babası hafifçe başını salladı ve sözlerine devam etti.

"Catherine, bir melezdi ve Godric Gryffindor'un varisiydi. Mortes ailesi ise daima safkandı ve hanede hiç bir Mortes ne bir melez ne de bir muggle ile evlenmemişti. Başına buyruk oğlum, Hogwarts yıllarında tabii ben ilk senesinde lanete yenik düşer demiştim ama inatçılığıyla ve arkadaşlarının desteğiyle beşinci senesine kadar dayanmıştı, fakat lanet onu da yenmişti. Okulu bitirip bu başlamış arkadaşlıklar arasında birisinin evlilikle sonuçlanması üstelik bu kızın melez olması onu aileden atmaya yetmişti. Geri dönmeleri ise kısa sürmüştü. Çünkü haneye asırlar sonra bir kız evlat girmişti. Anastasia Lucretia Mortes. Anastasia'nın doğmasını iki koşula bağladık. Birincisi annesi bir melezdi. Mortes ailesinin soy ismi ilk defa bir melezde mevcuttu. Bu da kanın kirlenmesi anlamına geliyordu. Belki de yıllar önce yapılan lanetin temel nedeni daima safkan kalan Mortes ailesinin bu saflığı ile övünmesine bağlamıştık. İkincisi ise Black ailesinin Anastasia'nın doğmasına yakın zamanda bir erkek çocuklarının doğmasıydı. Sirius Orion Black. Bu belki bir tesadüf belki de değil ama bunun bir kader olduğu belliydi. Ailemizin hiç Black ile evlenmemiş olması bir kızgınlıktı. Üstelik evlilik olsa bile Mortes ailesi yine safkan kalacak ve soy ismini devam ettirecekti."