-7.BÖLÜM-

2.3K 158 23
                                    

Yazan: SeKaiLover

Içkiye dayanıklı olmadığını bildiği halde kurtlarla dolu bir ortama (bara) kendini atmış olan kuzu rolünde ki Sehun. Tanrı aşkına içmeyi bilmeyen biri neden bara gelirdi ki? Gidip evinde içmek varken. Bundan zarar görecek olan sadece kendisiydi. İçmesinin tek sebebi ise aşırı komik bir şekilde onu terkeden Baekhyun iken. Komik olması neden miydi? 


Sehun sürekli Baekhyun'dan kaçıp dururken, kendisini terketmemesini nasıl umabilirdi sahi. Bunun üstüne bir de başka bir erkekle dudak dudağa basılmak eklenmiş olunca, daha kötüleşti her şey. Hepsi birer kandırmacaydı...kendisini... Buraya farklı bir şeyler yapmaya gelmişti. Farklı ne olabilirdi ki cidden. Sadece birini becermek veya en farklısından kendini birine becertmek. Ne istediğini de bilmiyordu ya gerçi. Sehun sürtük müydü? 

"Hayır, hayır sürtük olamam." fısıldadı kendine.

Barmene "en sert içkini ver" demesine gerek yoktu. Bakışları anlatıyordu bunu en iyi şekilde. Günlük rutin haline gelen bakışlar yüzünden barmen karşısındaki kişiyi okuyabilirdi. Bu tatlı? veya seksi? iki şekilde de tanımlayabileceği çocuğun kör kütük olmadan burdan çıkmayacağına adı kadar emindi.

En sert içki şişesini uzattı. Bayılıyordu, aklı yerinde olmayan bu tiplerin işini kolaylaştırmasına. Içkiyi doldur, doldur, doldur ve tekrar doldur. Gerek yoktu, hiç! Sehun şişeyi kaptığı gibi kafaya dikerek kalabalığa yürüdü, yürüyüşü bile müziğe eşlik ederken. 

Şişeyi yarıladığında dansa bayağı yakınında eşlik eden bedenlerin yada ona sürtünüp elleyenlerin hala farkındaydı. Şişeyi bitirmeye yakın görüşü bulanık, duyuşu karışıklaşmış olsa da bir kaç saniye için ona fısıldayan birini ayırt edebildi aralarından. Gayet farklı ve güzel sesli birini. Güzel sesin sahibi olduğunu umduğu kişi çoğu iltifatı çürütecek derecede harika kokuyordu.

Sehun ağzını yayarak mırıldandı "Ha-yır, ha-yır sadece parfüm. Bir insan böyle güzel kokamaz." ve ardından kıkırdadı sürüklenirken.

Hisleri şuan diğer duyularına göre daha ön plana çıktığı için kendisini heyecanlandıran birinin yanında olduğunu düşünüyordu. Baekhyun dayanamayıp, gelmiş onu geri almış olmalıydı. 

Dudaklarının üstünde bir çift çileğimsi şey hissetti. Yanılıyorda olabilirdi. Aslında bunlar çileği andıran dudaklardı kalın ve lezzetli. Baekhyun'un dudakları aniden bu kadar kalınlaşmadıysa, başka biriyle öpüşüyor olmalıydı Sehun şuan. Umursamadı... Buraya böyle bir şey için gelmemiş miydi zaten? 

Baekhyun'u aldatıyor muydu, bilmiyordu ama zaten o Sehun'u bırakmıştı sözlerin bir anlamı yoktu, bir umududa yoktu. Umursamadı ve izin verdi ona, dudaklarını aralayarak. Ağır çekime ayarlanmış gibi, dudakları arasına aldı onu sıkıştırmış olan bedenin alt dudağını. Dilini hafifçe sürterek ısırdı, o harika tadın ağzına dağılmasını umarak.

Kısa bir süre öpüşmenin ardından dudaklar ayrılınca, gözlerini kısarak ona yaslanmış bedeni incelemeye çalıştı. Koyu kahve dağınık saçlar... Görüşü az daha netleştiğinde emin oldu, onu bir yerden tanıdığına. Onu bir yerden tanıyor olması altında inliyor olmasını gerektirmese bile. Bu kişi barda yeni bir av beklerken üstüne yığılan Sehun'u kapan ve tuvalete getirip kabine sokan, fırsatçı Jongin'den başkası değildi tabi. 

"Ç-çişim...v-var." Sehun kasıklarının iki sebepten sızlamasına dayanamayarak mızmızlandı. Normal miydi farkında bile değilken sertleşmiş olması?

"Bebek gibisin. Dua et burada olduğumuz için, yoksa tuvalete gitmene izin bile vermeden seni becerirdim." Jongin, Sehunu klozete çevirerek arkadan ona yaslandığında burnu ensesindeydi. "O zaman bende senin üzerine işerdim!" dedikten sonra kahkaha attı Sehun. Pantolonunun düğmesini açsa bile indirmedi, öylece bekliyordu bir şey yapmayacak gibi. Heyecanlandığı için çişi kaçmıştı aniden.

Jongin onun bu tatlılığına gülümsemeden edemedi ve sonra dudaklarını beyaz enseye değdirdi, belli belirsiz. Ellerini ona sararak karnında birleştirdi. Yaramazlık yapmak istiyordu, elleri tişörtünün altına sızarken Sehun memnun olduğunu belli eden bir ses çıkardı. 

"İstiyor musun Sehun?" ikiside biliyordu. Jongin, Sehun'a sarılmış tişörtün içinde elleriyle minik tacizler yaparken, ensesine doğru dudaklarını sürterek fısıltıyla konuşurken, istemiyorum diyemezdi bile. Sarhoş olmasıda bir artıydı Jongin için.

"İstiyorum..." çok direnmişti Sehun kendince... Gerçekten çoktu!

"Ne istiyorsun?" seksiydi Jongin aynı zamanda sinsi. 

"Seninle sevişmek. Seks yapmak. Sadece becer beni..." gözleri kapalıyken fısıldamıştı, Jongin'in bunu kaydettiğini bilmeyerek.

Jongin bunu neden kaydettiğini bilmiyordu. Onu tehdit etmek için mi? Yoksa Sehun'u bu halde istediği zaman açıp izleyebilmek için mi? İki seçenekte çok kullanılasıydı.

"Sarhoş birine göre fazla ayık gibisin." Jongin, Sehun'u ürpertecek şekilde kulağına fısıldadı. 

"Ayık olmamı mı isterdin yoksa? Sonra hatırlamayacağım için, yapalım gitsin..." Sehun bilinçsizce konuştu. Sarhoş olsa bile hatırlamayacak kadar değildi.

Jongin'in planı istediği gibi gitti. Onu sarhoşken değil ayıkken becerecekti. Her saniyesini hissedip, hatırlayacağına emin olarak. Kendisi sertleşmiş olsa bile sorun yoktu. Erteleyebilirdi bunu. 

Elini Sehun'un pantolonuna sokarak sert aletini dışarı çıkardı. Onu yüksek sesle inletti ilk seferde, hızlı biçimde çekerek. Tempoyu hiç düşürmeden ona mastürbasyon yaparken Sehun başını Jongin'in omzuna atmış ve pembe dudaklarını aralamış inliyordu... Bembeyaz boynu açıkta kalınca Jongin sayısız öpücük bıraktı harika şahesere. Sehun, Jongin'in kendisini çektiği elini tuttu ve onunla birlikte daha hızlı gel-git yaptı.

Dudaklarını ilk kez uzun süreli birleştirdiklerinde Jongin tadını almadığı tek bir nokta kalmasın diye iyice emdi. Ardından Sehun utanmazca inleyerek boşaldı. "U-um-umh..."

***

Wufan hayatında işe giderken bu kadar heyecanlandığı bir zamanı kesinlikle hatırlamıyordu, çünkü yoktu. Elinde olsa onun özel sekreteri olmak isterdi, bu yüksek konumunu bırakıp. Patron sekreter fantazilerini bir kenara bırakırsa, onun bir sevgilisi olduğunu biliyordu ama nasıl kendine engel olabilirdi ki? Yinede, kendini ona bakmaktan mahrum etmeyecekti asla. Ayrılmalarını bekleyebilirdi yada onu gözleriyle becerebilirdi bile. 

Hızla şirkete girdi ve gördüğü çalışanlarla selamlaşarak odasına çıktı, gözleri etrafta onu arayarak. Tam içeri girecekti ki yönetici Kim'i gördü, yani hayallerini süsleyen mükemmel meleği. Onu gördüğü an günü şimdi gerçekten aydınlanmışçasına ışık yayıyordu gözleri. Elinde kocaman bir kutuyla kapıyı açmaya çalışıyorken Wufan hemen koştu ona doğru.

"Kutuyu taşımana yardım edeyim?" diyerek elinden almaya çalıştı ama Myeonie izin vermemiş ve "Kapıyı açarsan yeterli olur sanırım." diyerek gülümsemişti.

Wufan hemen kapıyı açarak onunla birlikte içeri girdi, artık kutuyu taşıyabilecek gibi görünmüyordu diğeri. Masaya zorlanarak ilerlediğini gören Wufan kutuyu tutarak tam ona yardımcı olacakken yüksek topuklularla birlikte ayağı takılan Myeonie, Wufan'ı da kendiyle birlikte yere düşürmüştü. Kutu bir köşeye düşerken, Wufan sırtüstü yere, JoonMyeon ise yine sırtüstü hemen Wufan'ın üstüne düşmüştü. 

Tabiki Wufan için sert JoonMyeon için yumuşak bir düşüş oldu. Wufan elinde ki kumaşın altında hareketlenen bir şey hissetti, JoonMyeon da aynı durumdaydı, mahrem yerlerinin sıkıca kavrandığını hissediyordu. Wufan hareketlenen şeyin ne olduğunu merak etmişti. Wufan'ın sıcak eli ile kavramış olduğu şey ise JoonMyeon'un masum penisiydi. Biri penisini sıkarken ne yazıkki JoonMyeon'un elinden bir şey gelmezdi, dokunuşa tepki veriyordu vücudu sadece.

Aniden kız olarak göründüğünü hatırladı. Bu yüzden şoka uğrayabilecek olan Wufan'ı da. Kendisini şimdi travesti sanabilirdi. İkiside hala hareketsiz yatarken JoonMyeon hızla onun üstünden yuvarlanarak ayağı kalktı ve peruğunu düzeltmeye çalıştı, peruk çıkmamıştı şükür ki. Wufan onun acayip fantazileri olan bir manyakta sanabilirdi. Wufan'ın eli ise hala tuttuğu penis şeklinde kalakalmış ve suratı şok ifadesiyle aşırı komik bir halde orda uzanmaya devam ediyordu. 

JoonMyeon onun bu halini çok sevimli bulmuştu, ama bu durumu ona nasıl açıklayacağını bilmiyordu pek.
Kalkmasını söyleyecekken, Wufan'ın kasıklarına baktığını farketti ve kekelemesine engel olamadı. 

"K-kalkmayacak m-mısın W-wu-fan?" dedikten sonra elleriyle hızlıca önünü kapatırken, yanakları pembeleşti. Uzun olan kalktıktan sonra dağılmış saçlarını ve üstünü düzeltme gereği duymadan ilk önce eline sonra JoonMyeon'a baktı. 

"B-bu n-neydi? Y-yani t-tuttuğum" (herkesin tuttuğu kendine Wufan.)JoonMyeon onun bu sevimli halini daha fazla görmek için anlamıyormuş gibi yaptı. Yinede ona anlatırsa inanmayacağını düşündü. "Ne neydi?" Wufan donuk bir şekilde kendi eline bakıyorken JoonMyeon gülmemek için alt dudağını ısırıyordu.

"Y-yani...o...o-oradaki...ş-şey?" Wufan bile bunu nasıl soracağını bilmiyordu. Zorla gülerek konuyu değiştirmeye çalıştı. "B-boşver önemli bir şey değil."
Wufan'ın düşündüğü şey ise hoşlandığı kızda garip olan bir şeyler olduğuydu yada kendisinde. Onun melek Myeonie'si bir travesti miydi ve bir erkek olduğu halde kız kıyafetleriyle gezmeyi mi seviyordu? Yada Wufan dokunduğu, hatta sıktığı şeyi yanlış mı anlamıştı? Ama bu biraz imkansızdı tanırdı bir penisi.

Yanılmış olmayı diliyordu. Belki de sadece Wufan bunların hepsini kafasında kuran bir sorunlunun tekiydi.

|SUDDENLY|✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin