Yazan: SeKaiLover
Ne Jongin ne de Sehun okulu umursamıyordu. Şimdilik umursamaya gerek olmayabilirdi ama sonrası için belirsizdi her şey. Jongin değerli uykusuna kıyıp sadece sabahları geleceği salonda, şimdilerde öğlene kadar vakit geçiriyordu. Birisi yüzünden falan değildi. Hiçte bile! Sadece formdan düşmüştü birazcık. Yinede formdan düşmüş hali buydu ise, formda ki hali bir meteor parçası olmalıydı adeta. Soyunma odasında üstünü değiştirirken onu görmemiş olmayı diledi, yeniden azmamak için. Sehun üstüne giydiği -giymese bile olacak türden- tenini çok fazla açık bırakan atleti üstüne geçirdi. Kocaman açtı, Jongin gözlerini. Atlet o kadar boldu ki! Yan döndüğünde kaslı göğüslerini bile görmüştü. Bembeyaz teni ve iki yuvarlak pembe tomurcuk. Ahh! Delirticiydi. Bütün gözleri üstüne toplamıştı bile. Her taraftan rahatça görünen beyaz teni ve her zaman altına giydiği dar veya kısa eşofmanları sayesinde. Jongin de onu gözleriyle yiyenlere dahildi. Yanına yürüyüp sordu, sinirini gizlemeye çalışarak "Böyle mi duracaksın? Herkes sana bakıyor." Sinirlenmesine gerek yoktu, onu ilgilendiren bir şey değildi sonuçta.
"Böyle duracağım bir sorun mu var?" Sehun onu tersledi. Teknik olarak tanımadığı birine neydi ki? O kendini ne zannediyordu? Suratını asarak hızlıca oradan ayrıldı Jongin. Sehun ise sırıttı onun bu tavrına. Garip bir şekilde sevimli gelmişti. İkisi arasında da garip bir etkileşim vardı, tanıdık bir his. Bir haftadır karşılaşmalarından falan değil, başka bir şeyler... İkisinde de çarpıntı yaptıran türden.
Bugün tekrar onunla konuşmayı denemeyecekti Jongin, kesinlikle. Konuşmayı başlatan kişi o olmayacaktı en azından. Terslenmeyi kaldıramıyordu, çünkü ilk deneyimiydi henüz. Ama dokunmaya çalışmayacağı anlamına gelmiyordu bu. He fırsatı değerlendirecekti. Onu yeniden çıldırtan sıkı kalçaları, beyaz kolları, omuzları ve boynu izleyerek takip etti Sehun'u, yutkunmasını engellemeden. Sehun kafeteryaya geçince herhangi bir masaya oturdu, yeşil çayını alarak. Minjoon sormadan yanına oturup iyice sandalyesini yaklaştırdı Sehun'a. Rahatsız olmuş bir ifadeyle baksa bile uzaklaşmaya niyeti yoktu Minjoon'un. Sehun yerinden kalktı ve karşısına geçti tekrar. Jongin gözlerini kısmış uzaktan onları takip ederken yaklaştı dayanamayarak.
Minjoon'un arkasında durarak Sehun'a göz kırptı. Bu çocuk neden kendini ilgilendirmeyen şeyler yapıyordu? Yanaklarını çekerek ağzında biriktirdiği tükürüğü Minjoon'un kafasına hiç ses çıkarmadan bırakırken Sehun burnunu kırıştırmış, iğrenmiş ifadesiyle bakıyordu. İçten içe komiğine gitse bile kendini tutarak gülmedi.
Jongin elini onun omzuna koyarak alayla konuştu. "Dostum kafana biri tükürmüş sanırım. Ew hemde bayağı büyük..." iğrenerek işaret etti, ardından onaylamayarak kafasını iki yana salladı. Minjoon kalkıp koşarak lavaboya girer girmez bir bağırış duyuldu. "Bunu hangi piç yaptı?!" Sehun ve Jongin aynı anda bir kahkaha patlatıverdi. Özenle yapıldığı belli olan saçlarına yazık olmuştu.
İlk seferdi Jongin’in, Sehun'u gülerken gördüğü. Sehun'a, teşekküre gerek yok dercesine bir bakış attıktan sonra el salladı, ve sırıtarak koşu salonuna yöneldi.
Bir süre sonra Jongin ısınmasını tamamlamak üzereyken, beklediği nefes kesici güzellik koşu salonundan içeri girmişti. Hayran olunası yüzü inceledi. Sonra onu istemeden sürekli düşünmesini sağlayan mükemmel vücudu... Alnına düşen birkaç ter damlasını elinin tersiyle sildi ve onun her hareketini izlemeye devam etti. Gülümseyerek ona döndü Sehun. "Teşekkür ederim, çok mide bulandırıcı olsa da gülmemek için zor duruyordum. O sinir bozucuyu bir süre çekmek zorunda kalacaktım sen olmasan." İkinci defa Jongin'e gülümsüyor muydu? Jongin'in dili tutulmuşken konuşmaya devam etti Sehun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|SUDDENLY|✓
FanficFazla zevk düşkünü biri olabilirdi Jongin. Ama bunun değişmeyeceği ne malumdu? Ya da belki hiç değişmezdi...