4 kız... Aileleri ellerinden alınmış 4 kız.. Hayalleri ellerinden alınmış 4 kız. Hiç kimseye, hiç bir şeye acımıyorlar. Aşka ve sevgiye inanmıyorlar. Ta ki 7 polisin hedefleri olana kadar.
11 salıncak, 22 ceset, 4 katil, bir vur kaç oyunu. Kim bile...
"Kızlar planda bir sıkıntı yok değil mi?" diye sorduğumda hepsi bana döndü. Kafalarını iki yana hayır anlamında salladıklarında onları onayladım.
"Hadi o zaman."
Dikkatlice Kai ve Chanyeol'un açık bıraktığı demirliklerden sessizce çıktık. Koridorun sonunda bulunan, havalandırması olan odaya ilerledik.
Odaya girdiğimizde kontrol ettiğimiz alanlarda kimsenin olmamasını fırsat bilip güvenlik kamerasını levheyle kırdım. Bodrum katta olduğumuz için sesin yukarılara gideceğini düşünmüyordum.
Lisa ile Jisoo'ya elimdeki levhelerden birini verirken onlar havalandırmanın yanında yerlerini almışlardı.
Rose çantada duran, polislerin bizi tehdit ettikleri dosyaları çıkartırken bende cebimdeki çakmağı çıkartıyordum.
Çakmağı çıkarttığım da Rose dosyaların hepsini yere atmış ve benzin döküyordu. Rose benzini döktüğünde Lisa'yla Jisoo'ya döndüm. Onların hazır olduklarını görünce benzin dökülmüş dosyaların üstüne çakmağı attım.
Tüm dosyalar yanarken 1 dakika içerisinde odadaki yangın alarmı çalışmış ve kulakları sağır edecek şekilde ses çıkıyordu.
Bundan faydalanarak Jisoo ve Lisa ellerindeki levhelerle havalandırmayı açtılar ve dışarı çıktılar. Onlar çıktıktan sonra Rose ve bende çıkmıştım.
Arabaya bindiğimiz gibi sürmeye başladık.
"Nereye gideceğiz?" Sürücü koltuğunda oturan Jisoo soruyu sorduğunda artık dağ evine gidemeyeceğimizi biliyorduk. Moonbyul unnienin ayarladığı eve de gidemezdik. Sonuç olarak bizi orada yakalamışlardı.
"Parka gideceğiz."
"NE?!"
"Duydun parka sür Jisoo."
"Jennie parkta nerede kalacağız?"
"Küçük kulübede."
"Eskisi gibi mi?"
Lisa'nın heyecanına gülüp cevapladım.
"Evet, eskisi gibi."
~~~~
(Jimin'in anlatımıyla)
Ofisimizde tabiri caizse yayılıyorduk. Blackpink denen ajanları yakaladıktan sonra yapacak pek bir işimiz yoktu.
Etraf oldukça sessizken birden gelen yangın alarmının sesiyle yerimizde sıçradık.
"Hepiniz buraya gelin bir yere ayrılmayın!"
"Namjoon nerden geliyor bu ses?"
"Bilmiyorum Yoongi bakıyorum."
Namjoon hyung biraz bakındıktan sonra bize döndü.
"Bodrum katta yangın çıkmış." Namjoon hyungun dedikleriyle bodrum kata koştum. Diğerleri peşimden geliyor ve sesleniyorlardı ama şu an umurumda bile değildi.
Kai, Chanyeol ve Blackpink oradaydı. Onları kurtarmalıydık.
Aşağı indiğimde göz gözü görmüyordu. Yangının nereden çıktığını bulmak için etrafa baktığımda koridorun sonunda olan odadan alevlerin yükseldiğini gördüm.
Topluca oraya koştuğumuz da duvarda bulunan yangın tüplerini alıp odadaki alevlere doğru sıkmaya başladık.
Alevler söndüğünde odaya girdik. Yerde bulunan bir kaç dosyanın yandığını gördüm. Odayı biraz daha incelediğimde kameranın kırık ve havalandırmanın da açık olduğunu fark ettim.
Kasıtlı olarak yapılmış bir şeydi. Aklıma gelen şeylerle hemen Blackpink'in kaldığı nezarethaneye koştum.
Gördüğüm açık kapıyla birlikte sinirle içeri girdim. Önümde bir kağıt vardı. Kağıtta şöyle yazıyordu.
"Merhaba BTS. Lafı uzatmaya gerek yok. Çok güvendiğiniz bazı kişiler bize yardım etti. Ve siz gerizekalılar da çantalarımızı almadığınız için kaçmamız daha basit oldu. Yangını bizzat bizim çıkardığımızı da belirtmek isterim. Her neyse... Bizimle uğraşmazsanız iyi olur. Siz işinize biz işimizi.
BLACKPINK."
Okuduklarımla kağıdı yere atıp bağırdım. Namjoon hyung yere attığım kağıdı eline alıp okuduktan sonra sinirle gözlerini yumdu.
Hiç kimseye güvenmemeliydik. Hiç kimseye.
~~~~
(Jennie'nin anlatımıyla)
Uzun süren yolculuğun ardından parka gelebilmiştik. Eşyalarımızı alıp arabadan çıktığımızda yüzüme vuran rüzgarla derin bir nefes aldım.
Boş ve neşesini kaybetmiş parka girip eskiden kaldığımız kulübeye ilerledik. Kulübenin kapısını açtığımda bıraktığımız zamanki gibi kaldığını gördüğümde gülümsedim.
İçeri girdiğimizde şartellerin kapalı olduğunu fark etmemle dışarı çıktım. Şartellerin yanına geldiğimde üstünde bir not olduğunu fark ettim. Notu elime alıp okuduğumda korku ve öfke etrafımı sarmıştı.
"MERHABA KIZLAR. YA DA BLACKPINK Mİ DEMELİYDİM? AJAN BLACKPINK. SONRAKİLER SİZSİNİZ. AİLELERİNİZ GİBİ SİZDE ÖLECEKSİNİZ. SİZİN AİLELERİNİZİ BİZİM ANNE VE BABALARIMIZ NASIL ÖLDÜRDÜYSE, BİZ DE SİZİ ÖLDÜRECEĞİZ. AMA... ÖNCE YAPMAMIZ GEREKEN BİR İŞ VAR. HER NEYSE... GÖRÜŞMEK ÜZERE BLACKPINK.
SSJBJH"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
