4 kız... Aileleri ellerinden alınmış 4 kız.. Hayalleri ellerinden alınmış 4 kız. Hiç kimseye, hiç bir şeye acımıyorlar. Aşka ve sevgiye inanmıyorlar. Ta ki 7 polisin hedefleri olana kadar.
11 salıncak, 22 ceset, 4 katil, bir vur kaç oyunu. Kim bile...
Genç kız başındaki ağrı ve dönme hissiyle yavaşça yerden kalktı. Karşısında Jungkook'u görmesiyle bir kaç kez seslendi. Ses alamadığında endişeyle yanına ulaştı ve kafasını dizlerinin üzerine koydu.
Kafasının kenarından gelen kanla içini korku kaplarken bağırmaya başladı.
"JUNGKOOK! İYİ MİSİN?! UYAN JUNGKOOK LÜTFEN!"
Genç kız kendini tam anlamıyla bırakıp deli gibi ağlarken sevdiği adamın ölmemesi için deli gibi yalvarıyordu Tanrı'ya.
Lisa kendini o kadar çok kaybetmişti ki Jungkook'un uyandığını bile fark etmemişti.
Jungkook gözlerini açtığında karşısında deli gibi ağlayan birini görmeyi beklemiyordu. Hemde bu ağlayan kişinin sevdiği kız olması onu daha da endişelendirmişti.
Hemen doğrulup elini Lisa'nın yanaklarından akan yaşları engellemek için yanağına koyduğunda endişeyle konuşmaya başladı.
"Lisa iyi misin? Neden ağlıyorsun? Ne oldu güzelim?"
Lisa aniden Jungkook'a sarıldığında Jungkook önce şaşırsa da sonradan oda genç kıza sarıldı.
"Bir dakika. Ne dedin sen?"
Lisa geri çekilirken kaşları çatık bir şekilde sordu.
"Ne demişim?"
"Sen. Bana. Güzelim. Dedin."
"Evet."
"Neden?"
"Çünkü sevgilimsin?"
Genç kız kafasını yoklarken Jungkook'dan gelen kanı görmesiyle iç çekti.
"Sen kafana darbe aldın tabi, ondan böyle konuşuyorsun."
Lisa biraz yana kayıp atılan ilk yardım çantasını alırken içinden gerekli malzemeleri çıkardı. Jungkook'un sağ kaşının üstüne pansuman yapmaya başladığında gözlerinin dolmasına engel olamıyordu.
Aynı zamanda suçluluk duygusu da içini kemiriyordu. Çünkü onu öldürmek isteyen, kardeşlerine zarar veren ve şimdi birlikte işbirliği yaptıkları adama aşık olmuştu.
Ve bunu unnielerine nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Buradan kurtulup kurtulamayacaklarını bilmiyordu.
"Lisa? Neden ağlıyorsun? Bak dayanamıyorum seni böyle görünce."
Genç kız sevdiği adamın dedikleriyle fark etti ağladığını. Göz yaşlarını silerken bir şey olmadığını söyledi.
Lisa elindekileri kenara bıraktıktan sonra Jungkook, sevdiğinin ellerini kendi ellerinin arasına aldı. Gözlerine güven ve sevgiyle bakarken konuşmaya başladı.
"Lisa sana uzun zamandır demek istediğim bir şey vardı. Ve artık içimde tutamayacağım. Lisa, ilk karşılaştığımızda sana ateş etmiştim. Ondan sonra büyük bir pişmanlık duydum. Bunun neden olduğunu anlamamıştım ve takmamıştım. Sonra bu olaylar gelişti. Ve yine karşılaştık. Sanırım kader bizi birleştirmek istiyor Lisa. Lisa seni seviyorum, benimle çıkar mısın?"
Genç kız duyduklarıyla şok olurken içindeki hisleri görmezden gelmemeye karar verdi. Jungkook'un boynuna sarılırken konuşmaya başladı.
"Aşkımıza herkes engel olacak olsa da bu aşktan vazgeçmeyelim yiğidim. Kadere boyun eymeyelim. Alnımız ak kalplerimiz birbirine atarak bu yolda yürüyelim. Gayrı kimse önümüzde duramaz."
"Lisa sen ne içtin?"
"Türk filmi."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu fotonun gerçek olması dileğiyle.
Bölüm geç geldi. Sorry. Ama mantıklı bir nedenim var. Jinsoo kitabı yazıyorum, Bangtanpink yazıyorum, Namsoo yazıyorum, Hoperose yazıyorum, Liskook yazıyorum, bir tane daha bangtanpink yazıyorum, Blackvelvet yazıyorum, çok yakından tanıdığım birinin hikayesini Jenmin'e düzenleyerek yazıyorum.
Ne yapsın bu yazar. Her neyse yayınlanınca onları da okursunuz değil mi bebiklerim?
