*3 hafta sonra, Olivia'nın gözünden
Her şey harika ilerliyor. Her güne zevkle uyanıyorum resmen, bunun en büyük sebebi de Jin. O duygusal geceden sonra iyice yakınlaştık fakat hala ne olduğumuzdan emin değilim. İş yerime geldi, beni şirketine çağırdı. Yeni yerler keşfettik, tiyatrolara konserlere gittik. Uzun zamandır hayatımda böyle bir eğlence yoktu. Harika ve büyüleyici bir insan. Sürekli saçımı ve yüzümü okşuyor, bense o güzel dudaklarını öpmemek için kendimi zor tutuyorum. İşe gitmek için hazırlanırken telefonum çaldı, evet her sabah beni arıyordu.
-Günaydın,nasılsın?
-Günaydın Jin, teşekkür ederim sen?
-Ben de iyiyim, bu akşam bir işin var mı ve işten her zamanki saatte mi çıkacaksın?
-Bu akşam galiba boş ve evet yine yedide çıkacağım. Bir şey mi oldu?
-Bende yemek yemeye ne dersin? Sana yemek yapma fırsatım olmamıştı. Sana ellerimle yedirmeliyim.
-Vay bu gerçekten etkileyici. Eve uğradıktan sonra gelirim olur mu?
-Sekize kadar hazır ol, ben gelip seni alırım. İtiraz istemiyorum. Kendine iyi bak güzelim.
-Pekala o zaman, akşam görüşürüz. Sen de kendine iyi bak.
Ne dedi o bana? Güzelim mi? Tek bir kelimesi bile beni mahvetmeye yetiyor. Dalgınlığı bırakıp evden işe gitmek için çıktım. Arabadayken Hoseok'un yarın öğle arasında görüşmek istediğine dair mesaj aldım. Genellikle benimle tek görüşmezlerdi. Herhangi bir iş bağlantımız da yoktu. Acaba ne konuşacaktı ki? Gerçi yarın ortaya çıkar şu an böyle şeyleri düşünmemem lazım.
*Jin'in gözünden
Hazırladığım masaya baktığımda gurur duydum. On parmağımda on marifet resmen. Olivia kesinlikle böyle jestleri hak ediyor, onun için bir şeyler yapmaktan zevk alıyorum. Zaten iyi yemek yapabildiğimi herkes bilmez, özel insanlar haricinde. Evden çıktım ve tam dediğim saatte kapısının önündeydim. Tam arayacaktım ki onu arabaya doğru yürürken gördüm. Kırmızı , saten, mini bir elbisesi vardı. Saçlarını ortadan ayırmış ve dalgalı bir şekilde bırakmış. Bu görüntüye yükselmemek gerçekten imkansız. Arabaya binerken yüzünde her zamanki harika gülümsemesi vardı.
-Teşekkür ederim almaya geldiğin için. Yorulmuş olmalısın.
Onu baştan aşağı süzdüm, o da bunu hissetmiş olacak ki utanarak gözlerini kaçırdı.
-Bu güzel kadını almaktan başka iyi bir işim yok. Benim için bir zevk.
Eve geldiğimizde meraklı gözlerle etrafa bakıyordu. Zamanım olmayışından dolayı daha önce evime davet edememiştim.
-Gerçekten de haklıymışsın, zevklerimiz çok benziyor. Her şey o kadar güzel ki.
Gülümsemesini izlemeyi çok seviyorum. Masaya geçerken sandalyesini çektim ve oturduktan sonra servis yapmaya başladım. Her bir yemekte şaşkınlığının getirdiği o şirinliği görmek harika bir şey. Gülümsememek elinizde değil.
-Sen gerçek bir şefsin. 5 yıldızlı Michelin olabilir misin? Açıkçası bu kadar iyi şeyler beklemiyordum. Hala şoktayım.
-Ne demek bu kadar iyi şeyler beklemiyordum aa karşında dünyanın en yakışıklı ve yetenekli adamı olduğunu unutuyorsun sanırım.
Onun kahkaha atmasıyla ben de gülmeye başladım. Şaraplarımızla terasa çıktık.Dikkatlice yüzünü incelemeye başladım, o da fark etmiş olacak ki bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
INTO YOU
FanfictionBiri moda sektörünü,diğeri ise medya sektörünü yönetiyor. Yönetemedikleri tek bir şey var,o da aralarındaki ilişki. "Herkesin gözü üstümüzde, bu yüzden bebeğim bu bir sır olarak kalsın Biraz skandal, fakat bebeğim görmelerine izin verme"