4.8

320 28 21
                                    

Oğuzhan Koç - Heyecandan

Bu bölüm çok harika oldu yaa🖤🖤 iyi okumalar diliyorum herkesee🤗

Kapıyı sertçe kapatmamla salondaki gözler bana dönmüştü. Meraklı gözlerin arasından kimseyi umursamayıp sepeti tezgaha bıraktım. Mutfak amerikan mutfağıydı. Bu yüzden hepsi hala beni izliyordu. Biraz sonra elimdeki suyu kafama dikip onlara döndüm.

"Ne var ya?" Herkes bu dediğimle sus pus olurken kendimi sinirle koltuğa bıraktım. Ne hakla bana öyle konuşabilirdi o kız? Tamam Sıla'nın kuzeniydi ama en sonunda cidden dövecektim. Takmış benim Deniz'ime ya! Şu üç günde nasıl alacaktı bakalım aklını? Tabiki de inanmıyordum ona. Denesin bakalım denediğiyle kalırdı sonuçta.

"Ben çok yoruldum. Uyumaya gelen var mı?"

Sorduğum soruyla Akel başını hızla bana çevirdi.

"Ne uyuması ya? Daha film izleyecektik biz."

Omuz silktim. Yorucu bir gün olmuştu. Hâlâ nasıl bu kadar enerjikti? Saate baktım. Daha sekizdi. Bu saate de uyulmaz be kızım! Neden böyle huysuz neneler gibiydim ben ya?

"Pekala kalayım bari." Akel bu dediğimle gülümserken Çağan çalan kapıyla kaşlarını çatarak bize baktı.

"Biri mi gelecekti?" Bunu dedikten sonra Sıla bir hii sesi çıkardı. Kapıya koşarken bir yandan da bağırıyordu.

"Kızı kendi evinde dışarı attık. Nasıl unuturuz ya? Aptal mısın sen? Ne diye dışarıdaydın?"

Şeyma onun bu dediğine gözlerini devirirken içeri girdi. Gözleri benimle çakışırken sinirle kaçırdı ve Sıla'ya baktı.

"Hava almaya çıkmıştım. Çok da şey yapma be!"

Bu tavrına göz devirdim. Kız konuşunca bile sinirleniyordum artık. Ben tekli koltukta otururken Deniz büyük koltukta oturuyordu. Ve yanı boştu! Gözlerimi büyütüp Şeyma şıllığına baktım. Elbette ki onun yanına yürüyordu. Anında yerimden kalkıp Deniz'in yanına koştum. Şeyma'ya gözlerimi kısıp parmağını doğrulttum.

"Bak seni yolarım ha şıllık! Hareketlere bak hele hele." Sinirle kollarımı kavuşturdum. Diğerleri ne olduğunu anlamamış bir şekilde bakarken Şeyma morarmıştı resmen. Yanımdaki Deniz gülmemeye çalışırken bu sefer sinirli gözlerimi ona çevirdim.

"Gülme!"

Birkaç dakika sonra herkes yerine geçmiş, film için hazırdık. Bu seferki korku değildi. Sıla ve Rüya'nın gerçekten zorlayıcı ısrarıyla Titanik açmıştık. Benim için hava hoştu. Ama hep ağlardım ve burada da ağlamak hiç hoşuma gitmezdi.

Elimdeki bitmiş cipse hüzünle bakıp Akel'in yanında zulaladığı cipslerden birini gizlice alıp yemeye başladım. Neyse ki farketmemişti. Filme o kadar dalmıştı ki elindeki cipsi bile ağzına koymuyordu. Aklıma benden çaldığı cipsler gelince sırıttım. Şimdi öç alma zamanıydı.

Gizlice iki cips daha alıp arkamdaki yastığın arkasına koyunca yandan kısık sesli bir gülüş duydum. Kaşlarımı çatıp bana gülen Deniz'e baktım. Ne diye gülüyordu ki?

"Küçük hırsız," diye kulağıma mırıldanınca kaşlarımı çatarak ona baktım. "Küçük mü?"

Salak mısın Gece? Hayır yani cidden soruyorum. Sana hırsız diyor sen hala küçükte takılı kaldın. Aptalsın aptal.

"Hatlar karıştı dur! Hırsız mı?" diye sinirle söylenince gülüşü gülümsemeye dönüştü. Yanıma daha da sokulup kolunu yaslandığım yerin arkasına uzattı.

R kişisi  | texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin