2.8

594 40 75
                                    

O, bize son kez bakıp sırıtararak giderken biz arkasından şaşkınca bakıyorduk. Bana nasıl bir oyun oynuyorlardı? Bu zamana kadar onlarla takılıyordum ama onlar bana oyun mu oynuyordu? Bu işte bir iş vardı ama ne?

"Onlara zaten fazla güvenmemiştim. Sence Berke dediklerinde haklı mı? İkisinden birine güvenmek zorundasın kuzen. Ya Berke ya da grup? Hangisine güveniyorsun?"

Bu sorduğu soruyla daha da kaşlarım çatıldı. Kime güveniyordum? Aslında bir yanım Berke'ye güvenmezken diğer yanım belki de haklıdır diyordu. Belki de bana oyun oynuyorlardır. Ama neden oynasınlar? Ben onlara ne yapmıştım? İşte bunu bir türlü anlayamıyordum.

"Bilmiyorum. Şu anda kafam basmıyor benim. Sınıfa gidelim. Delirmeden atlatmak istiyorum şu günü."

Yürümeye başladım ama Ayaz gelmiyordu. Telefonuna şaşkınca bakıyordu. Ne olduğunu anlamayarak yanına gittim. Berke yine değişik mesajlar mı atmıştı yoksa?

"Ayaz ne oldu? Gelsene."

Bu dediklerimle silkelenip kendine geldi ve telefonunu hızla kapattı. Ne olduğunu görememiştim ama Ayaz bir şeyler saklıyordu, buna emindim. Bu sefer ne olmuştu ya? Niye sorunlar, bilmeceler bitmek bilmiyordu? Artık tek istediğim gerçekten bu günü delirmeden atlatmaktı. Başka bir şey istemiyordum. Yeni bilgi bile.

Bu yüzden Ayaz'a gözlerimi devirip okula girdim. Şimdi de o değişik davranıyordu. Sakladığı ne de olsa bir şekilde öğrenecektim. Neden saklıyordu ki?

Aslında sormamam merak etmediğim anlamına gelmiyordu. Meraktan çatlıyordum ama dediğim gibi bugünlük yeterdi. Yoksa bu günü delirmeden bitirmek anca hayal olurdu.

Suratım asık bir şekilde sınıfa girdiğimde bu diğerlerinin gözünden kaçmamıştı. Artık onlara yaklaşırken şüpheli olduğumu farkettim. Onları görünce aklıma yine Berke'nin sözü geldi.

'Çünkü sana bu oyunu oynayan onlar.'

Sözü tekrar aklıma gelince ürperdim. Sinirimi bozmuştu. Nefesimi verip kendi sırama oturdum ve ders kitabımı çıkardım. Artık gerçek dünyaya dönmeliydim. Derslere mesela.

Deniz arkasını dönüp kaşlarını kaldırdı. Bende bir haller olduğunu anlamıştı. Şimdi onu oyalamam gerekecekti yoksa cevap veremezdim. Ne diyeceğimi bilmiyordum çünkü.

"Bir şey mi oldu?"

"Hayır hayır. Bir sorun yok."

Bir şey demeyip önüne dönünce ben de derin bir nefes aldım. Daha fazla soru sormayacaktı anlaşılan. Bu benim yararımaydı. Şimdilik onlara bir şeyden bahsetmek istemiyordum. Önce doğruluğundan emin olmalıydım.

Hocadan hemen önce sınıfa Ayaz geldi. Neden peşimden gelmemişti ki? Ne yapıyordu? Bunların hesabını yarın sorardım artık. Ya da neden şimdi sormuyordum ki?

Yanıma oturunca sinirle ayağını tekmeledim. Hafifçe inleyip bana kaşlarını çatarak bakınca sinirle omuz silktim. İyi olmuştu. Şimdi ders başladı diye susuyorum ama gör bakalım evde neler yapacağım ben sana.

Başımı hafifçe ona yaklaştırıp konuşurken sesim sinirliydi.

"Benden bir şey saklıyorsun ama brn bunu öğreneceğim. Boşuna saklama yani."

O da başını yaklaştırıp fısıldayarak cevap verdi.

"Bir şey sakladığımı da nereden çıkardın kuzen? Senden neden bir şey saklayayım? Hem de kafamızda zaten bu kadar bilinmemezlik varken."

R kişisi  | texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin