Multimedya: Öykü
Sabah gözüme vuran güneş ışıklarıyla yatağımdan kalkarak odamdaki küçük banyoya girip elimi yüzümü yıkadım.
Pijamalarımdan kurtulup günlük kıyafetlerimi giyerek saçlarımı düzelttim.
Vakit kaybetmden Bartu'nun odasına girdiğimde Bartu'da yataktan yeni kalkıyordu."Günaydın yakışıklı." Bartu gülümseyerek yanıma geldi. Bende onunla aynı hizaya gelip eğildiğimde yanağımı öpüp banyoya girdi. O işlerini hallederken bende küçük beyin yatağını toplayıp giyeceği kıyafetleri yatağının üzerine koydum.
Odaya giren Bartu boncuk boncuk açtığı gözleriyle bana bakarken gülerek küçük burnunu öptüm.
"Sen bunları giyin bakalım bende kapının önündeyim."
"Tamam."
Kapıyı kapatıp Bartu'nun giyinmesini beklerken koridoru incelemeye başladım.
Açılan kapı ile geri çekilerek Bartu'ya baktım."Pijamalar toplanıp, yerine geri konuldu mu bakalım?"
"Evet."
"Afferin sana." Bartu'nun elini tutarak merdivenlerden indiğimizde çalan kapı ile Gül abla mutfaktan çıktı.
"Ben bakarım Gül abla."
"Tamam kızım." kapıyı açıp hafif geri çekildiğimde karşımda Eda'yı görmemle sıkıca arkadaşıma sarıldım.
"Hoş geldin.
" Hoş buldum. Nasılsın küçük yakışıklı?"
Eda içeri geçtiğinde Bartu ve bende yolu göstererek oturma odasına geçtik.
" İyiyim sen nasılsın Eda abla? "
" Eda ablan seni yer. Sizi gördüm çok daha iyi oldum."
Hazır olan kahvaltı ile masaya geçip oturduğumuzda her zaman ki gibi Bartu'nun tabağına yemesi gerekenleri koyup Eda'ya döndüm.
"İyi ki geldin Eda ya çok özlemiştim seni. " Eda çayında bir yudum alıp gülümsedi.
"Dedim bugün madem izin günüm gidip göreyim Asra'yı. İşte geliş o geliş."
Güzel sohbetler eşliğinde kahvaltımızı yaptığımızda Gül ablanın getirdiği sütü alarak Bartu'ya uzattım.
"Soğuk değil ama bu süt." sarı saçlarını gözünün önünden çekerek gülümsedim.
"Canım benim soğuk süt içersen boğazların şişebilir. Bu yüzden ılık süt içmem daha iyi."
Bartu kafasını sallayarak onaylayıp sütünü içmeye başladı.
"Maşallah çok akıllı ya." gülerek Bartu'ya baktığımda aşk yaşadığı sütüne o kadar dalmıştı ki bizi unutmuştu bile.
"Öyle valla hiç yormuyor beni." Eda ile havadan sudan sohbetimize devam edip bol bol özlem giderdik.
"Asra abla top oynayalım mı?"
"Olur bebeğim hadi gel. Hem Eda ablanda oynar bizimle."
Eda'da onaylayan mırıltılar çıkartıp ayağa kalktığında hepimiz ön bahçeye çıktık.
"İstop oynayalım bence." Eda'nın ortaya attığı fikirle Bartu'ya baktım.
"Ben nasıl oynanacağını bilmiyorum ki." Bartu'nun önünde eğildim ve oyunu anlayacağı şekilde anlattım.
"O zaman ben renk söylerek başlıyorum." Bartu ve Eda'dan biraz daha uzaklaşıp renk söyledim.
"Yeşil!" Bartu gülerek hemen çimlere eğilip, çimlere dokunurken Eda bir iki saniye etrafına bakarak isyan etti.
"Ya üstümde elbise var eğilemem ki." kahkaha atarak topu Eda'ya attığımda son anda kaçarak güldü.
"Arel Bey insan şuraya biraz yeşil bir şey koyar."
"Benim bir suçum yok Eda Hanım dekore edenler koymamış."
Arel'in sesiyle şaşkınca sesin geldiği yöne baktığımızda Kaan ve Arel ayakta durmuş bizi izliyorlardı.
"Baba sizde oynayın hadi." Arel tam cevap vereceği zaman Kaan Arel konuşmadan Bartu'yu onayladı.
Arel bir iki saniye arkadaşına baktıktan sonra yanına gelen Bartu'yu kucağına aldı."Ama çok yorgunum ben babacım. Sen Kaan abinle ve Asra ablanlarla oyna tamam mı?"
Bartu üzgün yüzüyle Arel'in kucağından inmek için hamle yaptığında Arel derin bir nefes alarak oğlunu tekrar çimlerin üzerine bıraktı.
"Tamam bende oynuyorum." Bartu yüzünde oluşan gülümsemesiyle babasının bacaklarına sarılıp, koşarak yanıma geldi.
"Tamam yine ben başlatıyorum." Arel ve Kaan ceketlerini çıkartıp bahçedeki sandalyelerin üzerine koyarak onlarda yerlerini aldı.
"Siyah!" Kaan ve Arel aynı anda pantolonlarını tuttuklarında Bartu'da koşarak babasının pantalonunu tuttu.
Eda'da üzerinde ki siyah hırkasını tuttu.Bana dil çıkarttığında gülerek başka bir renk düşünmeye başladım.
"Mor!" Arel Bartu'nun koyu mor kazağını tutarken topu hızlı davranarak Kaan'a attım.
"Ohoo ben renk bulana kadar vuruluyorum." Kaan'ın topu eline alarak söylenmesi Arel hariç hepimizi güldürmüştü. Arel ise sadece göz devirip laf atmakla yetinmişti.
"Ağzını açacağına gözünü aç o zaman kardeşim."
"Afedersiniz Arel Bey bir daha olmaz."
Arel'in yüzünde varla yok arası gülümseme oluşurken bir yandanda koşturmaktan terliyen Bartu'nun saçlarını düzeltti.
Kaan elindeki topu düzelterek çok hızlı bir şekilde renk söyleyerek Eda'ya attı.Daha ne olduğunu anlamayan Eda kafasına yediği topla anında elini kafasına götürdü.
"Öyle ölmem Kaan Bey."
Kaan gülmemek için resmen kendisiyle cebelleşirken Bartu gülmekten kıp kırmızı olmuştu. Kendimi tutamayıp güldüğümde Kaan'da dayanamayıp gülmüştü.
"Hain misin kızım sen ne gülüyorsun?"
"Ay yüz tipin çok komikti.".
"O topu kafana sen ye de gör yüz tipini."
Eda eline topu alarak Bartu'ya bakıp ardından bana bakarak göz kırptı.
"Pembe!" Eda topu çok yavaş bir şekilde Bartu'nun bacağına attığında Bartu oflayarak topu eline aldı.
"Kaçamadım." o kadar masum ve tatlı kaçamadım demişti ki hızlıca yanına gidip kızarmış yanaklarından öpüp geri çekildim.
"Çok tatlısın." Bartu bana bakarak güldüğünde bende küçük paşama öpücük atıp yerime geçtim.
Bartu: "Sarı!" diyerek hemen yanında duran babasına topu atarak ellerini birbirine vurarak güldü.
"Vurdum seni baba." Arel oğlunun yanağını sıkarak topu eline aldı.
"Mavi." Arel Bartu'ya dönük olduğu için gizlice arkasından geçmeye karar verdim. Çünkü masanın üzerinde duran saksı mavi renkteydi.
Tam arkasından geçeceğim zaman bir anda bana dönmesiyle afallayarak ona baktım. Bu kadar seri hareket etmesi hiç hoş değildi. Bir adım daha atıp bana yaklaştığında fısıltı gibi çıkan sesiyle mavi gözlerine baktım.
"Yakalandın."
Bölüm Sonu ⚠️
Kısa bir bölüm oldu ama sizi çok bekletmek istemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYANIN BAKICISI( Tamamlandı )
ChickLitŞaşkınlık içerisinde karşımda tüm ihtişamıyla duran adama baktım. "Anlamadım?" "Anlamayacak bir şey yok. Kısa süreliğine oğlumun bakıcısı olmanızı istiyorum." "Beyfendi ben ana sınıfı öğretmeniyim, bakıcı değil." "Bundan sonra bakıcıda olursun o zam...