Sekizinci Gün

101 9 8
                                    

Burada ki ikinci haftamın ilk günüydü. Dün gece düşündüğüm gibi babam gelmedi. Zaten sadece bir ihtimaldi. Belki diğer hafta her şey daha farklı olur.

Bu gece yine kaliteli bir uyku uyuyamadım. Sabah saat beş gibi uyandım. Odaya ışık dolmaya başlamıştı. Yatağın içinde doğrulup dışarıyı izledim. Eskiden bazı sabahlar böyle uyanıp güne erken başlardım. Kendime kahve yapar,, güneşin doğuşunu izlerdim. Keşke bazı zamanlar değil her zaman bunu yapsaymışım. Neden bilmiyorum, belki de daha düzenli bir hayatım olurdu, ya da olmazdı. Bilemiyorum.

Ezanlar okunmaya başlamıştı. Yapacak başka bir şeyim olmadığı için kendimi tekrar uyumaya zorladım. Hiç öyle bakma Günlük, vaaz kaldıracak halde değilim, biliyorsun.

Yeniden uyandığımda saat dokuza geliyordu. Sanırım on beş ve ya on altı dakikası vardı. Emin değilim. Kalkıp yatağı da topladım. Üstümden yayılan koku burnumu iyice sızlatmıştı. Bir haftadır nasıl duş almamıştım? Temiz kıyafet alıp banyoya girdim hemen. Yaptığım hatayı da girdikten sonra fark ettim tabi. İlaç saatiydi. Burcu kadını her an gelebilirdi. Bense çoktan suyun altında uyuşmaya başlamıştım. Banyo yapmak çok güzel bir his gerçekten. Küçükken bunu hep bir ayine benzetirdim ki bu da ayin nedir bilmediğim zamana tekabül ediyor. Aynı zamanda banyo yapmak denildiğinde de hep aklıma bir banyonun en baştan tekrar yapılması gelirdi. Çocukluk işte.

Konuyu çok dağıttım.

Düşündüğüm gibi Burcu geldi. Yaptığının doğru olup olmadığını bile bilmiyorum ama banyoya daldı direkt. Ellerimle vücudumu kapatmaya çalıştım ama tahmin ettiğin gibi, en fazla ne kadar etkili olabilirdi ki?

Banyoya girdi ve sanki çıplak değilmişim gibi normal bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

'' İlaç saati Gece'cim. ''

Evet farkındaydım ama aynı zamanda çıplaktım da. Bir yandan da gözlerini üzerimden ayırmaması oldukça rahatsız etmişti beni.

'' İzin verirsen kurulanayım ve keşke dik dik bakmasan suratıma. ''

Yüz ifadesini görmeliydin Sevgili Günlük. Keyif aldım bile diyebilirim.

Arkasını döndü ve bende kurulandım. Hızlıca banyoya getirdiğim temiz kıyafetleri giydim. Böyle bir huyum var evet. Kıyafetlerimi banyoda giyer çıkarım. Aynı zamanda dağınık bir banyoda asla duş alamam yada asla dağınık bırakıp çıkamam. Bazı istisnalar olabilir ama durum bu. Maalesef.

Gereksiz bir detaydı bu. Olsun.

Banyodan çıkıp odaya girdiğimizde gülümseyerek ilacı uzattı. Neden bilmiyorum ama bu ilacın gramı daha büyük gibi hissettim. Yine de sormadım. Fark ederse kahrolayım artık Sevgili Günlük.

İçtikten sonra suratına bakıp gitmesini bekledim. Çünkü kahvaltıya daha vardı. Ve bende saçlarımı biraz olsun kurutabiliridim. Yine gelirdi nasılsa.

Ama gitmedi.

'' Bugün kahvaltıdan önce hastalarımız için küçük bir sürpriz hazırladık Gece'cim. Hep birlikte gitmemiz gerekiyor. ''

'' Katılım şart mı? ''

'' Bu bir teklif değildi Gece'cim. Yapılan her aktivte ve etkinlik tedavi sürecine dahil. ''

Aklınca benden intikam alıyor laf sokarak ama ben bunu yemem.

Yaptığı kelime oyunları da, duruşu ve tavrı kadar iticiydi. Acaba evli mi yada sevgilisi falan var mı diye bir daha düşündüm. Herhangi birinin ona katlanabilme ihtimali çok uzak geldi bana.

Yine de asilik yapacak konumda değildim. Bu yüzden bir koyun gibi başımı eğdim ve peşinden gittim.

Koridora çıktığımızda katta aşina olduğum yüzleri gördüm. Önlerinde gözleri parıldayarak gülen Yiğit vardı. Gerçekten de Sevgili Günlük. Parlıyor gibiydi. Sanki gözlerinden akıp tüm yüzüne yayılan bir ışık huzmesi vardı.

Akıl HastanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin