⚠
Günün 2.bölümüdür.
️Önceki bölümü atlamayın.
YEONJUNSoobin dizlerime uzanmış tavanı izlerken ben saçlarını okşuyor ve anlatmasını bekliyordum.
Yaklaşık on dakika önce anlatacağını söylemişti ama hâlâ hiçbir şey anlatmamış öylece boş bakışlarla tavanı izliyordu. Bu sabah onu böylesine çıldırtan şeyin ne olduğunu merak ediyordum. Geçen gece anlattıklarının etkisinden bile henüz çıkabilmiş değildim. Sürekli Soobin'in anlatırken ki ağlayışı gözümün önüne geliyordu. Kim bilir bu sefer anlatacağı şey nasıl canını yakmıştı.
Sonunda bakışlarını tavandan çekip yüzüme çevirdiğinde gülümsedi.
"Biliyor musun Yeonjun, son altı yıldır anne babam dışında kimseyle fiziksel temas bile kuramıyordum. Ama sana dokunmak istedim. Saçlarını okşamak, yüzüne öpücükler kondurmak ve o güzel beline kollarımı sarmak. Bunu fark ettiğim gün hislerimden ve senden korktum. Nasıl olabilirdi böyle bir şey, nasıl korkularımı yıkacak kadar güzel olabilirdin? Bu yüzden seni görmezden gelmeye çalıştım hep ama bu sefer sen bana geldin. Bir kere hayatıma girdin ya, bir daha bırakamazdım."
Anlattığı şeylere gülümseyip eğildim ve öptüm saçlarından. Neden kimseyle fiziksel temas kuramıyor olmasını sormaya çekinsem de anlatmak için rahatlamaya çalıştığını biliyordum, bu yüzden ona yardımcı olmalıydım.
"Neden?" dedim saçlarını okşamaya devam ederken, "Neden kimseyle fiziksel temas kuramıyordun?"
Yüz ifadesi bunu sormamı bekliyor gibiydi. Belki de direkt anlatmaya başlayamadığı için benim sormamı istemişti.
Boşta duran elimi, eline alıp parmaklarımızı birbirine geçirdi. Gözlerini kapatıp titrek bir nefes bıraktı ve anlatmaya başladı.
"Seohwan'ı kaybettikten sonra her şey benim için çok daha zordu. Bütün o iğneleyeci ve nefret dolu bakışlara, sözlü tacizlere karşı tek başıma kalmıştım. Artık beni koruyan biri yoktu. Artık güvende hissettiğim bir yer yoktu. Artık hiçbir şeyim yoktu. Öylece o çocuk halimle, bir ölü gibiydim. Dayak yiyordum ama ona bile ağlayamıyordum. Ölmem gerektiğini söylüyorlardı, ona bile kırılamıyordum. Ben bitmiştim, diğer yanım gitti diye düşünüyordum ama aslında benim bütün benliğim gitmişti.
Kaybolmuştum.
Her şey bu sıradanlıkla ilerlerken bir şey oldu. Bir gün yurda yeni bir müdür geldi.
Ben hâlâ dövülmeye devam ediyorum tabii, hakaretler desen saymıyorum bile. İnanabiliyor musun, iftira bile atıyorlardı.
Acıyla karışık histerik bir gülüş atıp devam etti.
"Neyse işte, yeni müdür geldikten sonra onun da kulağına gitmiş benim olayım.
Dayak yediğimi, sözlü tacize uğradığımı görünce bir gün beni odasına çağırdı. 'Sana bunu yapanları bana söyle hepsini cezalandıracağım' dedi. O gün o kadar mutlu oldum ki, Seohwan'dan sonra ilk defa biri beni korumaya çalışıyordu. Bundan aldığım cesaretle kim ne yaparsa yapsın, hemen gidip söylüyordum. Eskisi gibi kendimi ezdirmek yoktu artık, 'Seohwan bunu görürse çok üzülür rahat bir uyku çekemez' diye düşünmeye başlamıştım. Bu yüzden çekinmeden şikayet ediyordum.Müdür de hepsini cezalandırıyordu. Böyle böyle gittikçe azaldı bana karşı olan nefret. Aslında hiç azalmadı. Sadece daha az göstermeye başlamışlardı bunu.
Müdürün cezalandırmaları işe yarıyordu yani. Bu süreçte biraz olsun toparlanmaya başlamıştım. Büyüyordum ve kendimi yine hep 'Seohwan beni izliyor, bunu yaptığımı görürse üzülür, bunu yaptığımı görürse sevinir' diyerek yönetmeye başladım. Bu şekilde hayata dönüyordum yavaş yavaş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
02.00 ✦ yeonbin
Fanfictionbilinmeyen numara: okul birincisi, örnek öğrenci, kızların gözde yakışıklısı, iyi aile çocuğu bu insanların gördüğü choi soobin şimdi de gece saat 2'den sonra ki soobin hakkında konuşmak ister misin? |texting| [13.01.2021 - 13.03.2021]