otuz sekiz'

6K 665 917
                                    

Yeonjun bilmem kaçıncı kez dikkatli olmasını ve en ufacık bir aksilikte haber etmesini söylerken, Soobin bıkkınlıkla bir nefes bıraktı. Onuncu uyarısından sonra saymayı bırakmıştı zaten. Arabanın önünde onlara arkası dönük bir şekilde telefonla konuşan adama kısa bir bakış attıktan sonra, hemen yanında oturan çocuğun yanaklarını iki eliyle kavrayıp, öptü sevgilisini. Ardından geri çekilip alnını alnına yaslarken elleri yüzünde turlamaya devam ediyordu.

"Güzelim benim, lütfen artık yeter. Tamam dikkatli olacağım ve ennnn ufacık bir aksilikte haber edeceğim."

Yeonjun onaylarcasına başını sallasa da tekrar minik uyarılarına başlamasıyla, Soobin ağlamaklı bir ses çıkarıp bakışlarını -uzun boyu sağ olsun- çok yakınında olan araba tavanına dikti. Yeonjun hâlâ endişeyle uyarılarına devam ederken, Soobin en iyi yöntemi, öperek susturmayı tercih etmişti.

Elleriyle tekrar yüzünü kavrarken bu sefer daha uzun süren bir öpüşme başlatarak, Yeonjun'un susmasını sağlamıştı. Ön tarafta Yeonjun'un telefonla konuşan babasının, "tamam, görüşürüz" diyen sesini duyunca hızla geri çekilmişti. Tam o sırada babası arkasını dönüp onlara bir bakış attıktan sonra tekrar önüne dönmüştü.

Az kalsın yakalanıyorlardı... Soobin başını geriye atıp tekrar Yeonjun'a döndüğünde, sevgilisinin hâlâ sabit bir şekilde yerinde durduğunu gördü. Onun da bakışları Soobin'e kayarken Soobin onun bu tatlı haline sırıttı.

"Öyle aniden öpülür mü, kalbime inecekti."

Omuz silkti Soobin. "Aynı şeyleri söyleyip duruyorsun. Anladım sevgilim, anladım. İlk söylediğinde de anlamıştım zaten..."

Yeonjun sevgilisinin alayla söylediği şeye yüzünü buruşturup omzuna vurdu. "Endişelenmek de suç olmuş. Korkuyorum işte ne yapayım?"

Yeonjun da arkasını yaslanmış, arabanın önünde yeni bir telefon görüşmesi yapan babasını izlemeye başladığında, Soobin onu izliyordu. Onun huysuz sesine gülümseyip, karnının üzerinde duran ellerini elleriyle kenetledi ve kaldırıp hızlıca bir öpücük kondurdu. Bu temasla birlikte Yeonjun da sevgilisine bakıp gülümsemiş, ardından hâlâ birleşik olan ellerine dönmüştü.

Dün Soobin'in söylediği şeye önce çok fazla karşı çıksa da, Soobin ne yapıp ne edip yine ikna etmişti sevgilisini. Yeonjun babasına bunu söylediğinde, aslında böyle bir düşüncenin kendi aklına da geldiğini ama Soobin'in o çok sevdiği 'arkadaşının' katiliyle görüşmek istemeyeceğini düşündüğünü söylemişti. Soobin'in böyle bir teklifte bulunması da işini kolaylaştırmıştı.

Evet, Soobin'le Seohwan'ın arasında ki ilişkiyi sadece arkadaşlık olarak biliyordu babası. Yeonjun ona öyle anlatmıştı ama muhtemelen birazdan Soobin ve Junyeong arasındaki konuşmayı dinlerlerken, babası da öğrenecekti gerçeği. Ne tepki vereceğini bilmiyordu. Ama babasının homofobik biri olmadığını umuyordu. Öyle olsa bile, yine de görevini yapardı ama ona Soobin'le sevgili olduğunu söyleme konusunda oldukça sıkıntı çekebilirdi.

Arabanın ön kapısı açılıp içeriye babası ve ekip arkadaşlarından biri girdiğinde, Soobin'in hızlıca ellerini ayırmasıyla sıyrıldı bu düşüncelerden.

Elindeki cihazı Soobin'e uzattı orta yaşlı adam. "Soobin, bu cihazı cebine koy. Herhangi tehlikeli bir durumla karşılaştığında, üzerinde ki tuşa basarsan biz birkaç dakika içinde orada olacağız."

Soobin başıyla onaylayıp cihazı cebine katarken, yaklaş işareti yaptığında koltukta öne doğru kayıp orta yaşlı adama yaklaştı. Babası bu sefer ceketinin içine bir cihaz takarken filmlerden gördüğü kadarıyla bunun bir dinleme cihazı olduğunu anlamıştı.

02.00 ✦ yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin