otuz altı'

5.8K 649 619
                                    

YEONJUN

Yatağımda sürekli dönüp dururken en sonunda sırt üstü uzanıp ofladım. Hep geç uyuduğum için şimdi bir türlü uyuyamıyordum. Soobin'e uyuyacağım dediğim için uyumayı denesem de bir türlü uyuyamamıştım. Elimi telefona attığımda saatin ikiye geldiğini gördüm. Ve ben saat birden beri uyumaya çalışıyordum!

Tekrar denemek için gözlerimi kapattığımda dışarıdan gelen sesle kaşlarımı çattım. Cam kapalı olduğu için sesler boğuk boğuk gelse de birinin bağırdığını anlaması zor değildi. Hızla yerimden doğrulup cama gittiğimde gözlerimi kocaman açtım. Yorgunum ve uyuyacağım diyen Soobin, duvara yasladığı adamı yumrukluyordu.

Beni neden erkenden uyutmaya çalıştığını ve camı açık bırakmamamı söylediğini şimdi anlıyordum. Rahatsız olduğumu söylediğim için görmemi istememişti. Ufak bir küfür savurduktan sonra ceketimi giyip anahtarımı cebime attım. Ayakkabılarımı da giyip sessiz olmaya çalışarak evden çıktım ve hızla aşağıya indim. Evin arkasına dolandığımda Soobin'in aynı kişiyi yere yatırıp karnına birkaç tekme savurduğunu gördüm. Hızla yanına doğru yürümeye başladığımda, yanındakilerin Soobin'e seslenmesiyle bakışları bana döndü. Hızla olduğu yerden doğrulurken yutkundu.

"Senin ne işin var burada. Eve dön hemen."

"Asıl senin ne işin var burada? Yorgun olduğunu ve uyuyacağını sanıyordum?"

Elini yüzüne götürüp oflayarak sıvazladı.
O sırada yerdeki adam Soobin'in bacağına uzandığında Soobin fark etmiş ve hızla bir tekme daha savurmuştu.

Gözlerimi kocaman açmış onu izlerken kolumu tutup yanındakilere 'siz ilgilenin' bakışı attıktan sonra bizi yanlarından uzaklaştırdı.

Bizi göremeyecekleri bir yere girdiğimizde elleriyle yüzümü avuçlayıp soğuktan üşümüş burnuma şefkatli bir öpücük kondurduğunda yutkundum.

"Sana yalan söylediğim için özür dilerim ama bu durumdan rahatsız olduğunu söylemiştin ve mekanı değiştirme fikrini hiçbiri kabul etmedi. Bizim için en uygun yer burası ve senin bunlara şahit olmanı istemedim."

Söylediği şeye anlayışla başımı salladıktan sonra eline uzanıp tuttum. Buz gibiydi. Elimle yavaş yavaş okşayıp kendimce ısıtmaya çalışırken, o benim yüzümü inceliyordu. Dövdüğü kişilerin nasıl birileri olduğunu ve sebebini biliyordum artık, bu yüzden ona kızamıyordum bile.

"Onu neden dövüyorsunuz? Ne yaptı?"

Sorumla birlikte dövdüğü adamın yaptığı şey aklına gelmiş olacak ki öfkeyle dişlerini sıktı.

"Çocuklarının önünde karısını öldüresiye dövmüş şerefsiz, kadın kaç kere şikayetçi olsa da eninde sonunda serbest bırakılmış. Biz de devletin yapamadığını yapıyoruz."

Anlattığı şeyle tüylerim diken diken olurken kalbimde bir sızı hissetmiştim.
Kadına şiddet, kadın cinayeti gibi şeyleri her gün defalarca görüyorduk. Ve bunları yapanların çoğu elini kolunu sallaya sallaya dışarıda gezmeye devam ediyordu.

Kadınlar toprağın altına girerken, onlar bir demir parmaklığın arkasına bile girmiyordu.

Böyle zamanlarda Soobin'in yaptığı şeyi çok iyi anlayabiliyordum. Bu kişileri bu şekilde dövmek, hak ettikleri için yeterli değildi fakat en azından bir nebze olsun, canlarını yakmak istiyorlardı. Tıpkı o şiddet gören kadınların, taciz edilen çocukların, özgürlük hakları ellerinden alınmaya çalışan eşcinsellerin, sebepsiz yere zarar verilen o masum hayvanların ve daha nicelerinin canlarını yaktıkları gibi...

02.00 ✦ yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin