10. Bölüm | Final

4.6K 392 428
                                        

O gece, babam Minho'yu baya inceleyip sorguya çekse de, sonunda onu sevmişti. Yani, belli etmiyordu ama ben anlamıştım sevdiğini.

"Ya Minho!" Çığlık atmaktan vazgeçerek en sonunda ters ters baktığımda, hâlâ bana kahkahalarla gülüyordu.

Annemi, Minho ile bir olarak ikna edip bir köpek barınağına gelmiştik ama... Ah, anlatmak zor olacak.

Başta her şey normaldi. Köpekleri beslemiş ve oyun oynatmıştık. Sıra yıkamaya gelince Minho köpek yerine beni yıkamaya başlamıştı. Ciddiyim, hortumu bana çevirerek sırılsıklam olmamı sağladı. Bunu kesinlikle planlamıştı çünkü gelmeden önce bana ısrarla yedek kıyafet getirmemi söylemişti. Paçalarımdan sular damlıyordu ve yıkamamız gereken köpek kupkuruydu.

Sinirle iç çekip hortumu elinden çektim. Doğruca üzerine tuttuğumda kahkaha atmaya devam ederken kollarını kendine siper etmişti. Onun da yeterince ıslandığına emin olduktan sonra hâlâ kuru olan ve bir köşede bizi masum gözlerle izleyen köpeğe baktım.

"Bir an önce yıkayalım ve eve gidelim, çok yoruldum." dedim. Yanıma gelip başını bana doğru eğdi ve kafasını salladı. Saçlarındaki su damlaları suratıma çarpınca başının üstüne elimle vurdum. Kıkırdayarak başını kaldırdı ve dudaklarımı öptü. Somurtmayı bırakıp geri çekilmesine izin vermeden yakalarından sıkıca tuttum. Başını geri çekince ısrarla uzanmıştım ama o yine beni kızdırmaya karar vermişti bile. Parmak uçlarına kalkarak boy farkını arttırınca fırsattan istifade edip omuzlarından geriye ittim. Dengesini son anda sağlayarak düşmemeyi başarmıştı.

"Sen başta böyle değildin." dedi kınar gibi bakarken. "Böyle masum, ponçik bir şeydin. Çok değiştin."

Kollarımı göğsümde bağlayıp tek kaşımı kaldırdım. "Seninle takıla takıla böyle oldum. Suçlu sensin."

Elini kalbinin üstüne koyarak, "Üstüme iyilik sağlık. Ne alaka?" demişti.

Şakalaşmaya devam ederek köpeği sonunda yıkadığımızda üzerimizi değiştirip ayrılmıştık barınaktan.

Barınaktaki neşeli hâlimizden eser kalmamıştı şimdi. Çünkü bu birlikte geçirdiğimiz son gündü. Yarın İsveç'e, altı aylığına gidecektim ve o süre boyunca birbirimizi göremeyecektik.

Minho elimi sıkıca tutarken düşünceli bir şekilde yanımda bekliyordu. Otobüsün geldiğini görünce elini hafif sıkarak bana bakmasını sağlamıştım. Otobüsün geldiğini işaret etmemle iç çekerek kartını çıkardı.

Bindikten sonra boş koltuklara geçtik. Kolunu omzuma atıp beni kendine biraz daha çektiğinde uyum sağladım ve başımı omzuna koydum. Yanağını başıma yaslarken, "Gerçekten gitmek zorunda mısın?" diye sordu.

"Hmhm."

"Ama ben seni çok özlerim."

Gülümsedim. "Ben de seni özlerim."

"Gitme o zaman."

"Parayı ödedik çoktan. Artık çok geç."

Ofladıktan sonra, "Bana sormadan iş yaparsan böyle olur." demişti. "Hasretimden yataklara düşersen karışmam."

Böyle demesine bakmayın. Sonraki gün havaalanında anne babamdan çok ağlamıştı. Hatta babam onu teselli etmek zorunda kalmıştı. Aslında baya komik bir görüntüydü ama anın getirdiği duygu selinden dolayı gülememiştim.

- 4 Ay Sonra -

Arkadaşlarımla bir kafede oturmuş sohbet ediyorduk. Telefonuma gelen bildirim dikkatimi dağıtınca açıp baktım. Ryujin kısa bir video atmıştı. Merak edip açmamla Minho'yu ve birlikte dans ettiği kızı gördüm. Kızı tanımıyordum ama baya yakın dans ediyorlardı, temas çok fazlaydı. Ryujin kesinlikle beni sinirlendirmek için atmıştı ve başarmıştı da.

Hello Stranger | LeeKnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin