6

9.9K 564 319
                                    

Genç adam arabasının dikiz aynasında son kez saçlarını düzeltti. Neden bu kadar gerildiği hakkında bir fikri de yoktu. İlk kez yan yana geliyor da değillerdi ya. Son bir kez daha üstüne baktı; giydiği basic beyaz tişörtü, açık mavi kot ceketi, kot jeani, aksesuar olarak taktığı gümüş kalın zincir ve ince zincirli kolyeleri ile tek takmayı tercih ettiği küpesi ile gelmişti. Ona deli gibi yakışan kot ceketi, kaslı kollarından aşağı kaymış orada duruyordu. Ne abartı ne de çok salaş... Aksine, günlük bir buluşma için idealdi. İyi göründüğünü biliyordu, iyi de hissediyordu; çok abartmamıştı. Zaten randevularında karşı tarafa onlar için süslendim havası vermek istemezdi. Hyunjin'in onun bu halini de beğeneceğini umdu.

İndiği arabasını kilitleyip hemen önündeki kafeye yürümeye başladı, içeri girdiğinde gözlerini bir süre içeride gezdirdi. Taş duvarın önünde kendinden erken gelip oturmuş olan genci gördüğünde kaşlarını çattı, bekletmeyi sevmezdi. Masaya yaklaştığında henüz yeni dikkatini çekmişti Hyunjin'in.

Küçük olan da ayaklandığında, Chan onu incelemekten kendini alamadı. Sarı tutamlarını şapkasının altında seçebiliyordu, baştan aşağı siyahtı. Üstüne giydiği tişört geniş omuzlarını öne çıkartmış, ben buradayım diye bağırıyordu. Altındaki jogger pantolonu ise uzun bacaklarını kavramak istemesine neden oluyordu. Hyunjin'in de ekstra süslenmeyip daha gündelik sayılabilecek bir halde karşısında olması onu rahatlatmıştı, fakat yine de muhteşem gözükmesine engel değildi. Siyah bir insana bu kadar yakışmamalıydı, Tanrı aşkına... Chan masanın önüne geldiğinde Hyunjin ufak bir gülümseme verdi, "Hoş geldin." Karşısındaki koltuğu gösterdi. 

Chan mırıldandı, "Umarım çok bekletmemişimdir." Oturup gözlerini karşısındaki gence dikti.

Hyunjin kafasını iki yana salladı, "Yeni geldim sayılır." Karşısındaki adama baktı, giydiği beyaz tişörtü içerisindeki mücevheri saklayamamıştı, parmakları dokunmak için yandı. 

"Sipariş için beni bekledin sanırım? Ne içersin?" Önündeki karekodu okutup menüye baktı ikili, Chan zorlanmamıştı, "Ben doubleshot espresso alacağım."

Hyunjin bu kadar acı şeyi nasıl içebiliyorlardı asla anlamıyordu, omuz silkti, "Ben de çilekli frappucino istiyorum." Chan onaylayıp sisteme istediklerini girdi, siparişi göndermeden hemen önce ekledi, bebeği için bir dilim frambuazlı cheesecake.. Dün gece ki görüntülü konuşmalarından eser kalmamış, sakince birbirini izliyorlardı. "Konuşmamız gerek sanırım." dedi Hyunjin gergin bir kıkırtı bırakırken. Chan de eşlik etti ona. 

"Evet, sanırım."

"Peki o zaman. Kim başlasın?"

Masaya gelen siparişlerle ikili içlerinde vakit kazanıp bir şeyleri toparlamaya çalıştı. Chan boğazını temizledi, konulan tabağı gösterdi, "Senin için istedim." 

Hyunjin gözleri kısılana kadar gülümsedi, "Ah, teşekkürler. Afiyetle yiyeceğim." Bunu kanıtlamak istercesine hızla bir parça alıp dudaklarına götürdü. Chan onu izlemekle yetindi, kahvesini yudumlayarak. Bir yerden başlamaları gerektiğinin de farkındaydı.

"Genelden özele gitmeye ne dersin?"

Hyunjin demek istediğini tam anlamasa da onayladı ve konuşması için izin verdi. Chan gözlerini karşısındaki gencin gözlerine kilitledi, "Öncelikle, durumumuz tahmin edersin ki pek normal olmayacak ancak birbirimizin hayatına fazla dahiliz, kardeşlerimiz sayesinde." İçeceğinin pipetinden yudum alan gencin dudaklarına takıldı ancak devam etti, "Bizi flört olarak bilmeleri daha doğru geliyor." Hemen ardından ekledi, "Bu bize karışma haklarını da engelleyecektir, aksi halde kardeşim asla susmaz. Seni oyaladığım ile ilgili her gün bir ton laf duyarım."

hypnotic fetish | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin