Partinin yapıldığı salonda yuvarlak masanın etrafını çevrelemişti dört arkadaş. Bir çok göz üstlerindeydi. Bunun nedeninin de sabah sarı saçlarını siyaha boyayan genç olduğu da aşikardı. Etraflarına bakmalarına gerek yoktu, en iddialı kostüme sahip olan oydu. Önündeki kokteylden yudum alırken biliyordu, Chan bunun daha iyisini yapabilirdi ona. Aklı yine büyük olana kaydığında oflayarak arkadaşlarında göz gezdirdi. "Jisung, diğer yarın nerede?" Minho'yu görememek şaşırtmıştı, yapışık ikiz gibilerdi.
"Dün gece Chan hyung yardıma ihtiyacı olduğu için bir süre benden çalmak için izin istedi."
Hyunjin gözlerini devirdi, adamı düşünmekten kaçtıkça önüne çıkıyordu. Felix, arkadaşına sordu. "Ne içinmiş söyledi mi?"
"Yok, sadece ilk dansa kadar göndereceğini biliyorum." Gözleri kararsızlıkla Tanrı gibi görünen adama döndü, "Sahi, sen kiminle dans edeceksin Hyun?"
Hyunjin, omuzlarını silkti. "Etkileyici gelen herhangi biriyle." Felix, içtiği içkinin boğazına kaçtığını hissetmişti öksürmeye başladı. Hyunjin, gelen farkındalıkla gözlerini kapattı, sözde flörtünün kardeşiydi değil mi Felix? Yeni bir senaryo kurmak üzere araladı dudaklarını. "Felix, abin beni üzüyor. Baksana tek başımayım."
Felix, sevgilisinin omzuna doğru yaslanırken karşısındaki genci haklı bulmuyor değildi. Seungmin'in yanında bulunmadığını düşünmek istemiyordu, o zaman nasıl eğlenebilirdi ki? "Sen merak etme, alacağız intikamını Jinnie."
Hyunjin gülümsememek için dudaklarını birbirine bastırdı. Ona ne şüpheydi? Telefonunu çıkarıp uygulamadan takipçilerine bildirim yollamıştı, eh, onlardan birinin de kim olduğu belliydi, değil mi?
'bir Tanrı, gece 02:00'yi vurması ile yayına geçiyor. alarmlarınızı kurun, geç kaldığınız için ağlayabilirsiniz.'
Chan, telefonu titrediğinde Minho'dan birkaç saniye müsaade istemişti. Gelen bildirimi okuduğunda siniri bozulmuş bir şekilde güldü.
"Hyung?"
"Ah, Minho."
"Kötü bir haber mi?"
Chan elindeki telefonu tabiri caizse çarparak bıraktı. "Yok, sadece sabrım deneniyor gibi hissediyorum."
Minho, kolundaki saati kontrol ettiği sırada konuştu. "Hyunjin ile neler oluyor hyung?"
"Ben de bilmiyorum."
"Anlaşamıyor musunuz? Hyung, zaten flörtün olayı budur. Birbirinizi tanıma fırsatı veriyorsunuz kendinize." Chan elindeki bardağı masanın üzerinde sürüyordu. Minho, önüne uzanıp bardağını çektiğinde bakışları birbirini bulmuştu. "Hyung? Bilmediğimiz bir şey mi var?"
"Tam olarak flört sayılmayız." Derin bir nefes aldı. "Ama ne olmaya çalışırken ne oluyoruz, işte orası bende de yok."
Minho kaşlarını çatmıştı. "Benden önce kendine dürüst ol bence hyung."
Chan ağzını araladığında tam olarak nasıl açıklayabileceğinden emin değildi. "Sandığınızın aksine," Minho'nun güven verici gülümsemesi ile devam etti, "Tensel çekim üzerine kurulu ilişkimiz."
Minho'da mimik oynamamıştı. Chan, kelimelerin ağzından çıktığına emin olamadı. Şaşırması gerekmiyor muydu? "Ee, yani hyung, sonucu nereye varacak?" Oturuşunun düzeltirken sordu, "Hoşlanmaya mı başladın?" Chan ağzını birkaç kez açıp kapattı, Minho'nun dikkatinden kaçmamıştı. "Demek sorun burada başlıyor. İnkar aşamasındasın yani." Chan, küçük olanın önünden bardağını alırken omuz silkmişti. "Hyung, bizim Jisung ile nasıl başladığımızı biliyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hypnotic fetish | hyunchan
FanfictionChan kendi barının tuvaletinde bir erkek tarafından öpüldüğünde yeni bir yönünü keşfedeceğini bilmiyordu. -BJ Alex'den esinlenilmiştir. -yan shipler; minsung, seunglix, jeongbin -küfür ve smut içerir.