Akşam yemeğinin ardından ortaya atılan plan basitti. Bu geceyi hep birlikte geçirmek, yemeğin ardından gelişen sohbet ile bunu bir gece kalma eğlencesine çevirmek istemişti Felix, eh, halihazırda zaten kalacak bolca oda varken kimse de reddetmemişti.
Çiftler halinde odalara dağıldıklarında Hyunjin girdiği odanın tonuna hiç şaşırmamıştı. Bu adam siyah fetişliydi. Odadaki açık birkaç tonun da Felix sayesinde olduğuna adı kadar emindi. Gözlerini devirip konuşmadan yatağın üzerine bıraktı kendini. Yanına yaklaşan adama takılmaktan alamıyordu kendini. "Burada mı yatacaksın?"
"Odam burası, sanırım öyle yapacağım." Chan ne demek istediğini anlamadığı için ses tonu şüpheli çıkıyordu.
"Seungmin yan odada kardeşinle uyuyacak, gece boğazlamasın sakın?"
Chan, kollarını sarışının iki yanına bırakıp yüzüne doğru yaklaştı. "Bence Seungmin korkmalı, sonuçta ikizi benim kollarımın arasında ve benim insafımda." Sarışının gülümseyen yüzü nötr bir hale gelirken dudakları aralanmış bakışları kararmıştı. Büyük olan gözlerini altındaki gencin yüzünde gezdirdi bir süre. Uzanmayı planladığı dudaklara bakakaldı bir süre, toparlanıp ayaklandığında konuşmaya başladı, "Ben odaya su alayım, sen de dolabımdan istediğini giy."
Kaçarcasına çıktığı odada şaşkın bakışlarıyla kapıya bakıyordu sarışın, ne olmuştu? Ağzı kokmuyordu değil mi? Elini ağzına yaklaştırıp üflese de bir şey anlayamamıştı. Omuz silkip karşısındaki dolaba yürüdü.
Chan açık mutfağa girdiğinde yemek masasına oturmuş Minho'yu görünce selam verdi. Bardağa doldurduğu suyu yudumlarken sırtını tezgaha yaslıyordu. Minho elindeki bardağı incelemek yerine büyüğüne bakmaya karar verdi. "Hyung?" Seslenmekten çok bir soruydu aslında bu, konuşmak ister misin hyung?
Chan de bakışlarını ona çevirmişti, "Evet." Elbette, anlamıştı. Adımlarını arkadaşının olduğu masaya ilerletip karşısına oturmuştu.
"Neler oluyor hyung?"
"Ne kadarı fark ediliyor?"
"Boşlukta gibisin, gerçi sadece sen de değil. Hyunjin de öyle."
Chan elindeki bardağı masaya bırakıp saçlarını karıştırmıştı. "Minho, ben bilmiyorum-"
"Neyi bilmiyormuşsun hyungların biriciği?"
Chan arkasından gelen sesle Minho'ya kaşlarını kaldırmıştı. Arkasını dönüp gelen küçüğünü cevapladı. "Minho gibi bir adamın Han Jisung ile nasıl başa çıkabildiğini, aydınlat beni Jisung."
Jisung, kollarını sevgilisinin sandalyesinin ardından boynuna sarmıştı. "Emin ol, Lee Minho da hiç kolay lokma değil. Bunu size göstermiyor sadece." Ardından sırıtarak ekledi, "Hyung, yarın hangi kostümü giyiyordun?"
"Ne kostümü?"
"Ah, Hyunjin söylemedi mi? Bizim okulun kostümlü partisi var."
Chan şaşırmıştı, bunu hiç konuşmamışlardı. İçinden bir ses yükseliyordu, neden konuşacaklardı ki? Hayatlarının bu kısmına dahil değillerdi zaten. Düşünmeyi reddetmişti masadan kalkarken. Omuz silkti, "Yarın barda olmam lazım, gelemeyeceğim ve Han Jisung, sevgilin Minho'ya ihtiyacım var. Bana yardımcı olmak için size geç katılabilir mi?" Yarım kalan konuşmanın tamamlanması gerekiyordu, konuştuğunda ona doğru ve kesin cevaplar verebilecek birisiydi Minho. Bunu kullanacaktı.
Jisung, sevgilisinin omuzlarını sıkıp gülümsemişti. "Tabii hyung, ilk dansı kaçırmadığımız sürece sorun yok."
"İyi geceler çocuklar." Chan bardağı tezgahın üzerine bırakıp odasına doğru ilerlerken içerideki sarışını düşünüyordu. Ne giyecekti acaba? Slytherinli bir Jinnie ya da Joker?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hypnotic fetish | hyunchan
FanfictionChan kendi barının tuvaletinde bir erkek tarafından öpüldüğünde yeni bir yönünü keşfedeceğini bilmiyordu. -BJ Alex'den esinlenilmiştir. -yan shipler; minsung, seunglix, jeongbin -küfür ve smut içerir.