Hyunjin ağaçların arasından kaldıkları evi gördüğünde sevgilisinin eline sarıldı. Kafasını da koluna yaslayıp önünü işaret etmişti. "Bak, geldik işte. Sana kaybolmadık demiştim."
"Jinnie? Yalan söylemek ne kadar ayıp diye konuşmamış mıydık?" Chan küçüğünün saçlarını öptü. "Geri dönüş yolunun başından beri mızmızlanıyorsun ya kaybolduysak diye."
"Sen yanlış duydun bir kere."
Chan pes ederek kafasını salladı. "Olabilir. Yaşlılıktan oluyor öyle."
Uzun saçlı kafasını kaldırıp adama yöneltti bakışlarını. "Yaşlı falan değilsin." Dudaklarını ıslatıp kulağına yaklaşmıştı. "Eğer öyle olduğunda diretiyorsan da," Konuştukça hareket eden dudaklarını sevgilisini kulak memesine darbe indirmesine oldukça dikkat ediyordu. "Babacığın uyuması gerekli o zaman. Ben de jakuzide tek başıma eğlenirim." Chan'ın adımlarının duraksamasıyla Hyunjin kahkaha attı. "Gitmiyor muyuz?"
Chan küçük olanın elini daha sıkı kavradı. "Gidiyoruz bebeğim, gidiyoruz." Genç adam, Hyunjin'in yöneldiği kapının aksine bahçe kapısına yürümüş avucu arasındaki eli de oraya çekiştirmişti.
Küçük olan kapıyı gördüğünde şaşkınca sevgilisine döndü. "Bunu hiç fark etmemiştim içeriden bakarken."
"Artık farkındasın Jinnie."
Adımları bahçenin ortasına geldiğinde girişten ona bakan adama döndü. Parmakları tişörtünü yakaladığında yüzündeki arsız gülümsemeyle göz temasını kesmeden üzerindekini çıkarıp yere atmıştı. Elleri eşofmanının ipine indiğinde Chan kafasını sallayıp jakuziye yürüdü. Yaramaz sevgilisi için suyu hazırlamalıydı.
Hyunjin jakuziye doğru eğilen sevgilisinin ardından ona sarıldı. Elleri sevgilisinin tişörtünü yukarı sıyırarak geçiyordu. Chan kıkırdayarak jakuzinin doluşundan küçüğüne çevirmişti gözlerini. "Jinnie, acaba sen bana dayıyor olabilir misin?"
Küçük olan gözlerini devirerek geri çekildi. "Pisleşmesene ya!"
"Ben mi pisleşiyorum?" Hyunjin sevgilisinin cümlesini dinlerken ne ara paravan ile arasında kalmıştı, anlayamamıştı. Chan parmaklarını küçüğünün çıplak gövdesine sürttü. "Önümde soyunurken hiç böyle düşüncelere sahip değildin zaten, değil mi?"
Hyunjin dudaklarını ısırıp güldü. Ağzını araladığı sırada büyük olanın önünde diz çökmesi beklemediği bir şeydi. Aralanan dudakları öylece kalırken Chan'ın ne yaptığını çözmeye çalıştı.
Büyük olan ellerini sevgilisinin beline yerleştirirken dudaklarını da göbek deliğinin çevresinde gezdirerek ufak öpücükler bırakıyordu. Hyunjin iç çekmesine engel olamadı. Elbette, piercing olayını bu kadar kolay unutmayacağını tahmin etmeliydi.
Islak dil göbek deliğini bulduğunda elleriyle paravana tutunmaya çalıştıysa da düz yüzey buna izin vermedi. Hyunjin parmaklarını sevgilisinin saçlarına doladı. Tek alabileceği destek oymuş gibi hissediyordu. Chan'ın dişlerinin karnına sürtündüğünü hissettiğinde saçlarını daha sıkı sardı.
Büyük olan hiçbir şey olmamış gibi, sakince ellerini Hyunjin'in belinden aşağı sürterek indirdi ve eşofmanının iki tarafından aşağı çekiştirdi. İç çamaşırı üzerinden kendini belli eden yarı sert penis ile bakışlarını küçük olana çevirmişti.
Parmakları iç çamaşırının kenarlarına tutunduğunda bakışları birleşince aşağı çekti. Hyunjin hassas bedeninde değen hafif esinti ile irkildi. Chan parmaklarını kasık üzerinde gezdiriyor, bilerek küçüğünün penisine değmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hypnotic fetish | hyunchan
FanfictionChan kendi barının tuvaletinde bir erkek tarafından öpüldüğünde yeni bir yönünü keşfedeceğini bilmiyordu. -BJ Alex'den esinlenilmiştir. -yan shipler; minsung, seunglix, jeongbin -küfür ve smut içerir.