~ Bölüm 9 ~

14 5 0
                                    

- Nefes alıyorum ama yaşayamıyorum -

(Tolga nın anlatımı)

Tam 3 gün uyanmasını, nefes almasını bekledim... Ilk defa kalp acısını hissettim, insanın her organının ağrısı geçerde, kalp ağrısının izi bir farklı oluyormuş. Sanki 3 günde 3 yılım gitmiş gibi hissettim. Ona karşı neden bu kadar güçlü duygular beslediğimi hâlâ anlayabilmiş değilim. Nasıl oldu da bana kendini bu kadar alıştırdı?
Ölümünün beni neden bu kadar etkilediğini anlamıştım ama anlamak istemiyordum. Ben aşık olmak istemiyordum. Annem ve babamda aşk yaşamışlar. Yani onlar öyle diyor. Ama seven insanlar neyse... Bu konuları ne zaman düşünsem içimdeki bütün şimşekler sanki gökyüzünde çakıyor. Ne zaman duygularımı kendi içimde hissetsem sanki tüm doğada benimle birlikte uyum sağlıyor. Ama ben hiçbirşey hissetmek istemiyorum. Ne ona ne başka bir insana...

Gözlerini açtığında dışarda yağmur yağıyordu. Zaten biliyordum o pes etmezdi. Bir anda aldığı o zayıf nefesle tek o değil sanki bende yaşadığımı hissettim. Aldığı nefes, bir tek onun değil benimde ciğerlerimi doldurmuştu. Hatta bir tek ikimizin değil, dünyanında ciğerleri nefes alıp yaşadığını hissetmişti ki o anda bulunduğumuz ormandaki ağaçların hepsi nefes almış gibi sallandı. Rüzgar oyle bir esti ki icimizdeki tüm sıkıntıları uçurdu. Zihnimde düşünmeyi bıraktı. Çiçekler açtı. Son yağmur damlası toprağa kavuştu ve toprak nefes aldı. Kuru toprağın tek damla suya ihtiyacı vardı. Peki benim içimdeki kurak topraklar bir gün yeşerir miydi? Buna izin verir miydim?

Gözleri gözlerimle buluştuğu anda güneş açtı gökyüzü...

Içimdeki ona karşı her neyse ben bunu hissetmek istemiyordum.

( Asel in Anlatımı )

Gözlerimi açtığımda onun gözleriyle karşılaştım. Kalplerimiz birbirine değmiş gibi hissettim. Onunla nefes aldığımı hissettim. Sanki nefesim yeniden kesilmişti ya da ben tutuyordum. Acaba o da aynı şekilde hissetmiş miydi?

- Kim yaptı?
- N-ne efendim?
Ne bekliyordumki? Tabiki tüm hissettiğim şeyler saçmalıktı boş hayallere kapılıyordum.

- Kim vurdu seni?

Bir yalana ihtiyacım vardı. Tolga ' yı nerden vurabileceğimi düşünüyordum. Evet kıskançlığını kullanmalıydım. Bir tek böyle inandırıcı olabilirdi.

-Şeyy.. şey Eren.

Yalan söylemiştim ama ona gerçekleri anlatamazdım umarım beni affeder.

- EREN KIM!!?

-Eskiden beni seviyordu. Ama ben bir şey hissedememiştim. Bana takıntılıymış ve ben onu istemeyince...
Âdeta gözü dönmüştü. Sinirden kap katı kesilmişti. Ve o anda gökyüzündeki güneş kayboldu ve şimşekler çaktı. Gerçekten korkmuştum. Ya Eren'e bir şey yapmaya çalışırsa veya yaparsa? Ikisini de çok önemsiyordum ve ikisinide bu tehlikeden kurtarabilecek tek kişi bendim. Neyse ki Eren ' i hiç bir yerde bulamazdı... Bu yüzden içim biraz rahattı. Madem canımı yakmışlardı bende onlarınkini yakacaktım...

- Tolga, bak bu anormal konular hakkında gerçekten ne diyebilecegimi inan bilmiyorum. Bunlar nasıl oluyor hiç aklım almıyor. Nefesim kesildi. Evet öldüm ben. Ama nasıl döndüm, neden yeniden doğdum, dönmek için aslında bir nedenim yoktu inan hatta dönmek istemedim. Ben vazgeçmiştim ama simdi tekrar nefes alıyorum ama aldığım her nefes vücuduma acı olarak dönüyor. Ben bütün bu olanları kaldıramıyorum.
Ben nefes alıyorum ama yaşayamıyorum...

Bu hissi bilir misiniz? Yaşadığınızı zannedersiniz, zannederler ama aslında içinizdeki ölü soğukluk her şeyin kanıtıdır. Içimizdeki o güzeller güzeli ruhumuz yaralanmıştır ve benim yaramı saracak kimse olmamıştı aslında, çünkü bazı yaraları bizden başka kimse saramaz ama bizden başka herkes o yaraları kanatabilir.

Tolga ' yı sakinleştirmeye çalışırken aslında içimi ona döktüğümü farkettim. Ona güvenmeye başlamıştım. Sanki o yanımda olursa her şeyi atlatabilirdim...

- Tolga, benim için su an önemli olan beni kimin öldürdüğü değil benim neden yaşıyor olmam.
Dedim ve içimdeki acı dışarıya vurdu. Ağlamaya başladım. O sırada bana sımsıkı sarıldı. Öyle bir sardı ki beni şimdi gerçekten nefes aldım. Sanki beni küçük bir çocukmuşum gibi beni alıp sarmaladı. Ki zaten ben aslında hala küçük bir çocuk olduğumu düşünüyordum. Ben çok hızlı büyümek zorunda kaldım. Ben hep kendi başımın çaresine kendim bakabilmek için cabuk olgunlaşmak zorunda bırakıldım ve çocukluğumu yaşayamadım. Ama ne zaman onunla zaman geçirsem içimdeki kara kış bahara dönüyordu... Ne zaman onun yanında olsam içimdeki çocuk çıkıyordu ortaya...

- Asel
- Efendim?
- Sen eğer geri dönmeseydin güneş doğmazdı.

Bir şey söylemedim birbirimize gülümsedik. Aslında o soylemesede ben onun gözlerinden her şeyi okuyordum. Ve söyleyemediği şeylerin biraz farkındaydım işte. Ben her zaman bazı şeyleri hissederdim ama kimseyi inandiramazdim. Hissettiklerim her zaman gerçek olurdu. Gözlerindeki korkuyu silemiyordu.

- Kaç gün ölü kaldım?
- 3 gün.
- Peki buraya neden geldik ve burası neresi? Aslında o kadar tanıdık geliyor ki anlam veremiyorum.
- Bende bilmiyorum kendimi burda buldum.
- Ne yaptın 3 gün boyunca?
- Ilk Mehmet' i aradım vurulduğunda o yoktu ortada. Ama ulaşamıyordum. Sonra mesaj attı dün. Hiçbir şeyden haberi yok. Acil telefon gelmiş klinikten haber veremeden çıkmış. Aslında bu kadar şey nasıl tesadüf oluyor anlamıyorum. Bir anda hayatımıza girdin ve şimdi... Neyse Mehmete bir şey anlatmadım. Senin çok bunaldığını ve kısa bir geziye çıktığımızı söyledim.
- Hmm. Tamam neyse hadi gel biraz ormanda dolaşalım.
- Olmaz. Şu an sana noldugunu bilmiyoruz olağanüstü bir şey ama bana nedense anormal gelmiyor bir türlü zaten biliyormuşum gibi hissediyorum. Ayrıca öyle bir şerefsiz katil dışarda gezerken seni asla tehlikeye atamam. Bu seferde hayata dönmüş olabilirsin ama bir dahaki seferine aynı şeyin garantisi yok.
- Yanı bana korumacılık mı yapacaksın?
- Hayatıma girdiğin günden beri yapıyorum zaten.
- Şikayetçi olduğunu bilmiyordum.
-...

Merak etme yakında tüm şikayetlerin sona erecek...

Aster Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin