- Bölüm 5 -

46 9 2
                                    

- Yalnızlığım Ve Ben -

Güneş batmıştı. Yıldızların ortaya çıkmasını bekliyordum, çünkü içimdekileri bir tek onlara döküyordum. Onların küçücük olmasına rağmen; bu kadar parlak olmaları beni çok etkiliyordu. Yine tek başımaydım. Yine normal geçen gecelerimden biriydi. Tek değişen şey; oturduğum balkon birde hiç benim olmayan aileminde, beni sokakta bırakmasaydı. Günlüğüme yazmaya başlamıştım.

Sevgili günlüğüm,
.
.
.
.
Bu yalnızlık içten içe beni öldürüyor...

( bu sabah )

Sabah gözümü aşağıdan gelen bağırma sesleriyle açtım. Bağıran bir kızdı ama sesi öyle kulağı tırmalayan bir sesti ki kulaklarımı kapatmak zorunda kaldım. Ama onu umursamadan gidip elimi yüzümü yıkadım. Dün o kadar yorulmştumki tüm vücudum ağrıyordu. Birde ateşim vardı. Sanırım dün yüzünden hastalanmıştım. Gidip çantama soğuk algınlığı hapı var mı diye baktım. Bir tane kalmıştı. İçecektim ama odamda su yoktu. Aslında seslerde kesilmişti ama aşağı inmek istemiyordum. Kendimi çok kötü hissediyordum. Valizimi açıp üstümü değiştirmek istedim. Kalın birşeyler bakıyordum. Uzun bordo elbisemi giydim, üzerinede sütlü kahve uzun ceketimi geçirdim. Aynaya baktım. Gerçekten çok hasta görünüyordum. Biraz makyaj yaptım ama nafile yüzümden her şey belli oluyordu. Sonra valizimi topladım ama kıyafetlerimi dolaba koymadım. Burda uzun kalamazdım. Bu insanları tanımıyordum ve Tolga ' nın söylediği söz ne kadar belli etmesemde beni incitmişti. Çaresiz olmasam asla böyle bir şey yapmazdım. Bugün gidip hesabımı kontrol etmeliydim. Umarım para yatırmışlardır yoksa gerçekten naparım bilmiyorum. Sonra kapıyı açtım aşağı inecektimki karşıma bir kız çıktı. Uzun boylu, esmer çok güzel bir kızdı; o seste bu kıza aitti sanırım. Ama kız bana çok kötü bakıyordu. Ve bir anda bana saldırdı. Saçımdan tutup beni koridora çıkardı. Çığlık atıp kendimi kurtarmaya çalışıyordum ama nafile kız çok güçlüydü. Benim ise kıpırdayacak halim yoktu. Sonra koşar adımlarla Tolga geldi. Beni kızın elinden alıp önüme geçti. Ağlamaya başladım. Nolduğunu bile anlamamıştım. Kız Tolga' ya beni bu kızla mı aldattın ? dedi. Bu kız yüzünden mi haftalardır bana soğuk davranıyordun! dedi. Ve kız tekrar bana saldırmaya çalıştı ama Tolga izin vermedi. Yeter Sanem! diye bağırdı. Ben seni aldatmadım dedi. Sana böyle davranmamın sebebini gerçekten anlamıyor musun ? Işte sen böyle bir insansın. Nolduğunu anlamadan Asel ' e saldırdın. Ayrıca unuttun mu? 1 ay önce beni aldatan sendin! Ama yine de ben seni affetmiştim, ama bunun büyük bir hata olduğunu gösterdin bana bugün, şimdi DEFOL GIT EVIMDEN dedi. Ve kızı tutup dışarı attı. Bense olduğum yere çöküp ağlamaya başladım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Artık her şey çok fazla geliyordu. Birde üstüne daha yeni şiddet görüp kötü kadın muamelesi görmüştüm. Ayağa kalkıp koşarak evden çıkacaktım ki Tolga beni tuttu ve ben daha fazla dayanamayarak ona sarılıp ağlamaya devam ettim. Ne kadar süre o şekilde kaldığımızı hatırlamıyordum. Daha sonra sakinleştiğimde Tolga' dan ayrılıp lavaboya gittim. Saçım başım birbirine girmiş gözlerim kızarıp şişmişti. Ve çok kötü midem bulanıyordu. Yüzümü yıkayıp üzerimi düzelttikten sonra midem ağzıma geldi. Kusmaya başladım daha sonra Tolga gelip saçlarımı tuttu. Gerçekten çok utanıyordum ve kendimden iğreniyordum. Sifona basıp ayağa kalktım. Tekrardan yüzümü yıkadım. Ayakta duramıyordum. Onun kolundan tutup yürüyordum. Aşağı indik. Senden çok özür dilerim dedi. Çok utanıyordu, defalarca özür diledi benden. Ama benim cevap vericek halim kalmamıştı. Elini alnıma koyup ateşime baktı. Çok ateşin var dedi. Sonra termometreyi getirip ateşimi ölçtü, 40 yazıyordu. Çok panikledi. Hemen soğuk duş alman gerek, sen yapabilir misin dedi. Bende başımı salladım. Banyoya gittik o suyu açtı ve banyonun kapısını kapatıp dışardan " hemen duş al seni burda bekliyorum" dedi. Bende öyle yaptım. Soğuk suyun altında baya bi süre durduktan sonra biraz kendime gelmeye başlamıştım.
- Asel iyi misin cevap ver dedi
- Evet dedim ve bornozu giyip çıktım.
Gözünü kapatmıştı. Müsait misin? Dedi. Bende ellerini çekip gözünü açtım. Bana çok üzgün bir şekilde bakıyordu. Odama gidip üzerimi giydim. Kapıyı tıklattı. Gel, dedim. İçeri girdi, elinde ise kahvaltı tepsisi vardı. Yatağa koydu.
- Mehmet ' i aradım. Sana bu ilaçları vermemi söyledi. Bir kaç gün yurt dışında olacakmış katılması gereken seminerleri varmış, dedi.
- Teşekkür ederim ama bir şey yemek istemiyorum. Hem çarşıya gitmem gerek dedim.
- Bu halde hiç bir yere gidemezsin, önce ye şunları sonrada ilaçlarını al dedi.
- Tamam, biraz atıştırırım ama yine de gitmem gerek.
- Nereye?
- Kartımda para var mı diye bakacağım.
- Ben bırakırım seni.
-Bana böyle iyi davranmana gerek yok. Numara yapmayı bırak istersen, yorulmadın mı ?
- Ne demek istiyorsun sen?
- Bu iyi tavırların bana işlemiyor. Hem zaten benim yüzümden sevgilinle ayrıldınız. Ayrıca bu evde benden rahatsız olduğunu da biliyorum.
- Sen ne saçmalıyorsun? Istememenin sebebini anlamadın mı hala? Senin burda olup ya da olmaman zerre umrumda değil. Ama Mehmet Abi gelene kadar bana emanetsin bu yüzden benden habersiz bir adım atma .
- .... .
Bir şey söylemedim. Odadan çıktı bende bir iki lokma yiyip ilaçlarımı aldım. Daha sonra hazırlanıp aşağı indim. Ama ona söylemeyecektim kendim gidebilirdim. O ukaladan bir şey rica etmem ben. Sonra kapıyı sessizce kapatıp çıktım. Sonra kendi kendime gülümseyip oh be dedim ve arkamı dönmemle birine çarptım. Al işte, yakalandık. Kafamı kaldırıp suratına baktım.
- Aferin, bir zeki sensin degil mi? dedi.
- Ya of nerden çıktın sen?
- Seni artık az çok tanıyorum. Benden böyle kolayca kaçamazsın deyip göz kırptı, sonra da arkasını dönüp arabaya bindi.
Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Bana göz kırpmıştı.

Arabaya bindiğimde hala kırmızıydım. Aynayı açıp kendime baktım. Sonra rujumu çıkarıp sürmeye başlamamla araba ani bir fren yaptı. Rujum yanağıma kadar bulaşmıştı. Ters ters ona baktım. O ise yola bakıp gülüyordü.
- Şimdi daha güzel oldun.
- Öyle mi? Güzel mi oldum. Bilerek fren yaptın yani?
- Hayır makyaj yapmana yardım ettim. Ayrıca daha güzel görünüyorsun çünkü ben yardım ettim.
- Demek yardım etmek istedin. Dur bende sana yardım edeyim dedim ve ruju yüzüne sürdüm.
- Hahahhahah çok yakıştı.
Arabayı durdurdu. Sonra da ceketimle yüzünü sildi. Şimdi cidden sinirlenmiştim. Ama gayet mutluydu. Sanki sabah sevgilimden ayrılan bendim. Ters ters baktım.
- Naptığını zannediyorsun!
Cevap vermedi.
- Neden bu kadar keyiflisin. Sabah sevgilinden ayrılan sen degil miydin?
- Onun gibi basit bir insan benim canımı sıkamaz.
- Ne yani sen onu sevmiyor musun?
- Seni ilgilendirmez.
Mutlu olmuştum. Demek sevmiyordu. Bir dakika neden mutlu oluyorum Ben! Salaklaşma Asel!

Gelmiştik. ATM' ye gidip hesabımdaki paraya baktım. Tamı tamına 5 milyon lira vardı. Şok olmuştum. Ama kimseye bir şey söylemeyecektim. Söylersem o evde kalamazdım ve benim yarım kalan intikamlarım vardı. Gününü gösterecektim Bay Ukala' ya. Aslında hem rahatlamış hem de daha fazla kalbim kırılmıştı. Bana yüklü bir para bırakıp beni terketmişlerdi. Hayır bir daha ağlamayacaktım. Bu parayla kendime yeni bir hayat kuracaktım.

Arabaya geri döndüğümde. Bir şey sormadı.
- Ben acıktım, dedim.
- Tamam şurda bir AVM var orda yeriz.
Oraya gittiğimizde pizza yedik. Ne kadar iyi görünmeye çalışsamda hala çok hastaydım. Ve dinlenmek istiyordum.
- Kalkalım mı? dedim.
O sırada beni duymuyordu. Bir yere bakıyor du. Baktığı yere baktığımda bir kız ona göz kırptı. Sonrada ayağa kalkıp yanımıza geldi numarasını verip gitti. Bu salak ise salak salak sırıtıyordu.
- Cidden mi? Ne kadar zevksizsin sen, bu tip kızlar mı?
- Bu tip kızlar değil canım her tip kız beni beğenir. E tabi bana da reddetmek yakışmaz.
- Her tip kız demeyelim. Ben hariç her tip kız senin gibi salağa bakar. Çünkü zevkleri yok.
- Ne yani sen beni beğenmiyor musun?
- Hayır. Dedim ve kalkıp yürümeye başladım. Arkamdan geliyordu. O sırada bir tane çocukla çarpıştım. Çantam yere düşmüştü. Eğilip alacakken Tolga beni kaldırıp çantayı çocuğun elinden alıp beni kolumdan tutarak yürümeye başladı.
- Ya napıyorsun sen, bıraksana beni.
- Kes sesini ve yürü.
Beni arabaya bindirdi. Kendide biner binmez gaza bastı.
- Neydi şimdi bu? Naptığını zannediyorsun sen?
- Bana soru sormayı keste bir daha giydiğin şeylere göre hareket et!
Elbisem V yakaydı. Şimdi anlamıştım.
- Iyi de bu seni neden rahatsız etti ki dedim.
Bana ters ters baktı tam bir şey diyecekken telefon çaldı. Arayan o numarasını veren kızdı. Sesini ağzını yaya yaya konuşmasından dolayı anlamıştım. Tolga: tabi canım ama bir kaç gün müsait değilim. Bakmam gereken biri var. Ama sonra kesin görüsüz dedi. Kız öpücük atmıştı, duymuştum. Sonra telefonu kapattı.
- Ben çocuk değilim!
- Evet ama delinin önde gidenisin.
- Seninde pek akıllı olduğun söylenemez. Sen git istediğinle buluş. Ben kendi kendime iyiyim hem belki bende biraz kafa dinlerim.
- Sana danışan olmadı dedi.

O sırada eve gelmiştik. Hava kararmak üzereydi. Ne ara zaman bu kadar hızlı geçmişti. Eve girdik direk odasına gitti. Bende odama gittim. Pijamalarımı giydim ve yatağa uzandım. 1 saat kadar uyumuşum. Sonra kalkıp balkona oturdum ve günlüğüme yazmaya başladım. Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. Daha sonra içeri geçmek için ayağa kalktım ve bir çift gözle karşılaştım. Odalarımız yan yanaydı. O da balkondaydı. Biraz baktıktan sonra dil çıkarıp içeri girdim ve direk kendimi yatağa atıp uykuya daldım.




Arkadaşlar hikayem hakkında görüşlerinizi yorumlarda belirtirseniz sevinirim. Bu hikaye hakkında çok fazla yapmak istediğim şey var. Oy veripte destek olursanız çok güzel olur. Yeni bölümde görüşmek üzere...

Aster Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin