Sherlock Holmes'ün Dönüşü | 8

255 12 0
                                    

ALTI NAPOLYON'UN ESRARI


Scotland Yard'lı Lestrade'ın bize akşam ziyaretlerinde bulunmasında alışılmadık bir şey olmadığı gibi, Sherlock Holmes da onun ziyaretlerinden hoşnut olurdu, zira polis teşkilatında olan biten her şeyle ilgili haberdar olmasını sağlıyordu bu kısa görüşmeler. Lestrade'ın getirdiği haberlere karşılık olarak, Holmes, müfettişin üzerinde çalışmakta olduğu bir vakanın tüm detaylarını dinlemeye hazır olur ve her ne kadar şahsen davayı incelememişse de engin tecrübelerine dayanarak bir öneride bulunabiliyor, hatta zaman zaman bir ipucu bile verebiliyordu.

Lestrade, o akşam, havadan ve gazetelerden bahsedip durmuştu. Sonunda sessizleşmiş, düşünceli bir şekilde purosunu tüttürmeye vermişti kendini. Holmes, bir süre müfettişi inceledi.

"Hazırda dikkatte değer bir şeyler var mı?"

"Yo, yo, Bay Holmes, dikkatte değer pek bir şey yok."

"Ne olduğunu anlat o halde."

Lestrade gülmeye başladı."

"Peki Bay Holmes, aklımın bir şeylerle meşgul olduğunu inkâr etmeye çalışmamın hiçbir faydası yok. O kadar saçma bir iş ki seni bu konuda rahatsız etmek istemedim. Öte yandan, her ne kadar önemsiz görünse de garip olduğu kesin ve sıra dışı olan şeylere karşı merakını biliyorum. Yine de bana soracak olursan, bizden çok Dr. Watson'ın alanına giriyor."

"Bir hastalık mı?" diye sordum.

"Delilik bir hastalık sayılıyorsa, evet. Çok garip bir delilik üstelik! Günümüzde yaşayan birinin, önüne çıkan her resmini, her heykelini yok etmeyi isteyecek kadar Birinci Napolyon'dan nefret edebileceğine inanmazdım daha önce."

Holmes, sandalyesinde çöktü.

"Beni ilgilendiren bir iş değil," dedi.

"Kesinlikle. Ben de öyle söyledim ya. Yine de bir adam kendisine ait olmayan heykelleri de kırmak için soygun yapmaya başlayınca, olaylar doktorluktan uzaklaşıp polisin işi oluveriyor."

Holmes tekrar doğruldu.

"Soygun mu! Bak işte bu daha ilginç geliyor kulağa. Ayrıntıları duyalım."

Lestrade, hafızasını tazelemek için küçük bir blok notu çıkardı cebinden.

"İlk vaka dört gün önce rapor edildi merkezimize," dedi. "Morse Hudson'un dükkanında gerçekleşti. Kensington Caddesinde resimler ve heykeller satan bir yer. Asistanı, bir anlığına dükkanın ön tarafını terk etmiş ki büyük bir gürültü kopuyor. Koşarak dükkana dönünce, başka sanat eserleriyle beraber tezgâhın üzerinde durmuş olan bir Napolyon heykelinin yerde, tuzla buz olmuş olduğunu görüyor. Hemen dükkandan fırlayıp sokağa çıkıyor, fakat yoldan geçenlerin birçoğu bir adamın dükkandan koşarak çıktığını fark etmiş olduklarını söylemişse de görünürde kimse yok. Zaman zaman meydana gelen şu sokak serserilerinin saldırılarından biri gibiymiş ve gelen polis memuruna da o şekilde ifade verilmiş. Kırılan alçı heykelinin değeri birkaç şilini geçmediği için, olay herhangi bir araştırmayı gerektirmeyecek kadar çocuksu sayılmış.

"Neyse, gel gelelim ikinci olaya. Daha ciddi ve daha garip olduğunu söyleyebilirim. Dün gece gerçekleşti.

"Morse Hudson'un dükkanından birkaç yüz metre uzaklıkta, Kennington Sokağında, Dr. Barnicot isimli bir doktor yaşıyor. Dr. Barnicot, Thames Nehri'nin güney yakasındaki en revaç gören doktorlardan biridir ve ünlü olduğu söylenebilir. Muayenehanesi ve evi Kennington Sokağında, ama iki mil kadar ötede, Aşağı Brixton Caddesinde bir ameliyathane ve bir eczanesi de var. Bu Dr. Barnicot, tam bir Napolyon hayranıdır ve evi, Fransız İmparatorunun kitapları, resimleri ve her türlü heykeliyle dolu. Çok değil, kısa bir zaman önce, Fransız heykeltıraşı Devine'in ünlü Napolyon kafası heykelinin iki alçı taklidini satın almış Morse Hudson'dan. Bunlardan birini Kennington Sokağındaki evinin salonuna, diğerini de Aşağı Brixton'daki ameliyathanesine götürmüş. Ne var ki, Dr. Barnicot bu sabah aşağı inince, dehşetle evinin gece soyulmuş olduğunu, fakat çalınan tek şeyin salonundaki Napolyon heykeli olduğunu fark etmiş. Heykel dışarı taşınmış ve dibinde paramparça bulunduğu bahçe duvarına fırlatılmış hunharca."

Sherlock Holmes - 2. CiltHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin