8

9.9K 665 600
                                    

Gözlerimi etrafta gezdirip, bekledim bir süre. Heyecandan ellerim titriyordu. Çocuk yanıma yaklaştığında, kapının önünde duran hocaların gittiğini görmüştüm.

Cebimden parayı çıkarıp, çocuğa elimi uzattığımda, tokalaşır gibi yaparak parayı almış, yerine gerekli olan şeyi vermişti.

"Beni görmedin, tanımıyorsun." diyerek, gitti yanımdan. Arkasından öylece baktım. Zaten tanımıyordum.

Paketi cebime koyup, bir dal sigara çıkardım. Sırtımı duvara yaslayarak, dakikalar içinde bitirdiğim sigarayı, yere atıp, parmak ucumla ezdim.

Yerimden ayrılırken, alnıma dökülen saçları geriye itip, gülümsemeye çalıştım. En azından bir günlük de olsa, iyi hissetmeye ihtiyacım vardı.

Okuldan içeri girip, boş bahçeye bakındım bir süre, ders başlamış olmalıydı. Adımlarımı arka bahçeye yönlendirip, eski kantinin arkasındaki banka oturdum. Burada olduğumu kimse göremezdi.

Cebimdeki küçük poşeti çıkarıp, avucumda ezdim azcık. Sırtımı banka yaslayıp, derin bir nefes aldım. İlk kez kullanmayacaktım, bu kadar heyecan yapmama gerek yoktu.

Çantamdan çıkardığım çakıyı elime alıp, açtım. Bileklerimin üstünde gezdirip, kenara koydum. Poşeti açıp, hapı yuttuğumda, gözlerimi kapadım. Rahatlayacaktım. Az da olsa, buna ihtiyacım vardı.

Zil çalana kadar orada oturdum. Ayağa kalktığımdaysa, başım felaket derecede dönmüştü. Gözlerimi odaklamaya çalışıp, çakıyı ve çantamı elime aldım.

Sarsak adımlarla yürümeye başladığımda, sebepsiz gülücükler saçıyordum etrafa. Elimi biraz daha sıkıp, canımın yanması için çabaladım.

Çakının keskin ucu, avuç içime girmişti. Ama sorun değildi. Bunu ben istemiştim. Acı çekmeyi seviyordum. Fiziksel acıyı hissetmek, yaşadığımı gösteriyordu bana.

"Asaf" dedi yanımdan geçen biri. Ona bakmaya çalıştığımda, bir sürüydü. Kim olduğunu anlamamıştım. "Elin kanıyor."

Sözlerini algıladığımda, bakışlarımı elime indirdim. Avcumu açtığımda, çakı yere düşmüştü. Gözlerimi zorla elimden çekip, gülümsedim.

Okuldan içeriye ilerlediğimde, parmak uçlarımdan damlayan kan, bir iz bırakmıştı arkamda. Sınıfın merdivenlerine doğru ilerledim.

Uyuyacaktım ve geçecekti.

Yarı baygın gözlerimle, sınıfı bulduğumda, sırama geçtim hemen. Bir kaç kişi başıma toplansa da, sessiz kalmıştım. Kimseyle konuşmak istemiyordum.

Başımı duvara yaslayıp, gözlerimi açık tutmaya çalıştım. Ama her yer dönüyordu. Sınıftaki herkesi çift görüyordum. Midem bulanmaya başlamıştı.

Çantamdan bir şişe su çıkartıp, üstüme dökerek içtim. Dilim damağım kurumuştu. Zilin baş ağırtıcı sesini duyduğumda, yüzümü buruşturdum. Okula gelmemeliydim.

Sınıf gürültüyle dolarken, bakışlarım Ebrar'da kilitlendi. O da bana bakıyordu, gülümsedim.

Yerimden kalkıp, ona doğru ilerlediğimde, o da bana bakıyordu. Önünde durup, elinden tuttum. "Bu derse girmesek olur mu?" diye sordum. Konuşunca bile midem bulanıyordu.

Başıyla onayladığında, elinden çekerek, asansöre ilerledim. "Elin kanıyor Asaf." dedi. Elimi cebime koyup, başımı yana doğru eğdim. "Geçti." diye fısıldadım.

ÖĞRETMEN -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin