10

9K 566 166
                                    

Babamın gözlerinin içine derin derin bakıp, gülümsedim. "Ne bakıyorsun?" diye sorduğunda, başımı yana eğip, kaşlarımı kaldırdım.

"Hiç" dedim, bakışlarımı üzerinden çekerken. Nefesim hızlanmıştı. Fazlasıyla heyecanlı hissediyordum. Bir anda yerimden kalktığımda, babamın ve arkadaşlarının gözleri bana döndü. "Uyumaya gidiyorum." diye açıkladım kendimi.

Alnıma dökülen saçları geriye itip, bir daha kimseyle göz teması kurmadan, merdivenlerden yukarıya çıktım. Sağ tarafa dönmek yerine, sola dönüp, babamın çalışma odasına girdim.

Etrafa bakınıp, kasanın önüne geçtim. Şimdi yapacağım şey, belki de hayatımın tamamını etkileyecekti, belki de yok olmamı sağlayacaktı ama yapmak zorundaydım. Artık ben varım demek istiyordum.

Şifreyi girdiğimde, minik bir sesle kasa açıldı. İçindeki belgeleri alıp, tek tek isimlere baktım. Murat Akhan isminde gözlerim takılırken, gülümseyerek telefonumu çıkardım.

Belgelerin resmini çekip, dosyayı geri bıraktım. Yerimden aceleyle kalkıp, odadan çıktım. Kendi odama geçerken, babamın ve arkadaşlarının yukarı çıktığını gördüm.

Sırtımı kapıya dayarken, suratımdaki gülümsemeyi silemiyordum. Elimin altında koskoca iki adam vardı. İkisini de bitirmem, tek bir lafıma bakıyordu.

Babam ve Murat Hoca... Bana yalvaracaklardı.

"Asaf" diye bağırdı babam. İrkilerek yerimden sıçradım. Odaya girdiğimi mi anlamıştı? Yutkunarak yerimde hareket edip, odadan çıktım. Odamın kapısının önünde bekliyordu.

"Efendim?" diye sordum, sıkıldı dişlerimin arasından. Arkasında duran adamın bakışlarından hiç hoşlanmamıştım. Çok, çok itici insanlardı.

"Onur ağabeyin." dedi arkasındaki adamı gösterip, tekrardan adama baktım. Ağabeyim olmayacak kadar yaşlıydı. "Seninle konuşmak istiyor."

Korkuyla yerimde titrerken, zihnime dolan görüntülerle gözlerim doldu. Bu adamları sevmiyordum, ve onlarla asla konuşmak istemiyordum. Amaçlarını biliyordum ve eskisi gibi hissetmek istemiyordum.

"Baba" dedim titreyen sesimle. Nefesim boğazıma tıkanmıştı sanki, ciğerlerimin sızladığını hissediyordum. Dolu gözlerimi babama çevirdiğimde, sarsılmaz bir duruşu vardı. Korkunç bir adamdı. "Baba lütfen."

Bir bana, bir arkasındaki adama baktı. Kafasını iki yana sallayıp, odamı işaret ettiğinde, korkuyla bir adım geriye attım. İstemiyordum, bana zarar verecekti.

"Odana geçelim Asaf." dedi, Onur denen adam. Sesi bile midemi bulandırıyordu. Tam olarak şu an ölmek istiyordum. Yok olmak, bunları hiç yaşamamış olmak istiyordum.

"Asaf, uzatma." dedi babam dişlerinin arasından. Bir şey diyemedim. Yine sustum. Her zaman yaptığım gibi, boyun eğdim.

Arkamı dönüp, odadan içeriye girdiğimde, adam da arkamdan gelmişti. Sırtım ona dönük bir şekilde beklerken, bir kolunu yavaşça belime sardı. "O güzel vücudunu nasıl özledim, bilemezsin." diye fısıldadı kulağıma.

Gözümden bir damla yaş akarken, elimin tersiyle sildim. Sesimi çıkarmayacaktım. Susacaktım ve bir daha da asla konuşmayacaktım.
"Sende beni özledin mi Asaf?"

Soğuk elleri, tişörtümü altından tenime değdiğinde, korkuyla hafifçe titredim, bu halim onu güldürmüştü. Alt dudağımı ısırmaktan kanamıştı. Kusmak istiyordum.

ÖĞRETMEN -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin