15

4.6K 311 327
                                    

Babamla tartışa tartışa geçirdiğim bir sabahın ardından, evden çıkmıştım. Aptal adam o kadar boş konuşmuştu ki, kafam ağrımıştı.

Sinirli adımlarımı okula doğru atarken, çantamdaki dosyaların varlığını unutmaya çalışıyordum, çok fazla gerilmiştim.

Dün gece eve gelir gelmez dosyaların çıktılarını almış, sahteleri babamın kasasına bırakmış, orijinal belgeleri yanıma almıştım.

Anlamaması tamamen tesadüftü. Çünkü babamın köpek gözlerinden bir şey kaçacağını düşünmüyordum.

Yanımda ilerleyen araba durunca, gülümseyerek baktım. Murat'dı. "Atla bakalım yakışıklı." dediğinde, gülümseyerek bindim arabaya.

"Günaydın." diye mırıldandım. Uykum vardı ve sesim çıkmıyordu bile neredeyse.

"Günaydın Asafcığım." dedi Murat. Bana göre daha enerjikti. Son ses açtığı müziğin sesini kısıp, parmaklarıyla ritim tutmaya devam etti.

"Hayırdır bu sabah pek bir neşelisin?" dedim, huysuzca. Ben hiç eğlenmiyordum açıkçası. Babam dosyaları fark ederse, onun da böyle eğleneceğini düşünmüyordum.

Murat aniden arabayı durdurunca, son anda tutunmuştum. "Ne yapıyorsun ya?" diye kızdım. "Öldür istersen bir de bizi!"

Mavi gözlerinin içine bakarken, o bundan hoşlanmamış gibi gözlerini kaçırdı. "Bu sabah neden bu kadar huysuzsun sen?" diye sordu. "Keyfin yerinde olsun diye seni almaya bile geldim."

Gözlerimi devirdim. "Yok bir şey." diye kestirip attım. Açıkçası ona açıklama yapmak istemiyordum. Biraz da onun bana halimi hatrımı sormasını istiyordum. Hiçbir şey sormuyordu.

"Asaf bana trip yapma." diye tısladı adeta. Korkuyla ona döndüğümde, mavi gözlerini kocaman açmış, bana bakıyordu. "Bir derdin varsa söyle, bana boş atar gider yapma."

Samimiyetsiz bir gülüş dudaklarımdan çıkarken, "Sana hiçbir şey söylemiyorum" dedim. Arabanın kapısına uzandığımda, direkt kilitledi kapıları. "Aç şunu."

Başını iki yana sallayıp, kolumdan tuttu. "Ne oldu, söyle." hala aksi bir şekilde soruyordu ve bu durum çok canımı sıkmaya başlamıştı.

"Ne mi oldu?" diye bağırdım öfkeyle. Kolumu hızla parmaklarının arasından kurtarırken, sinirle ona bakmaya devam ediyordum. "Ne oldu biliyor musun? Ben bir şeylerin farkına vardım."

Yandan bir sırıtış kondu dudaklarına. Çenesini kaşıyıp, havalı bit şekilde göz kırptı. "Ne saçmalıyorsun Asaf?" dedi, gayet rahat bir tavırla.

"Bana halimi, hatrımı sormuyorsun bile Murat!" diye sızlandım. "Babamın bana bir şey yapıp yapmadığını sormuyorsun bile. Aramıyorsun, merak etmiyorsun. Sadece o dosyaları al Asaf dedin, başka hiçbir sikimden bahsetmedin bana."

Böyle çıkışmamı beklemiyormuş gibi kaşlarını yukarı kaldırdı. Sinirli bir sırıtış sunup, tehlikeli bir şekle soktu yüzünü. Okulun ilk başına dönmüştük sanki. O gözlerinde gördüğüm tehlikeli parıltı, yeniden yer edinmişti sanki mavi gözlerinde.

Korktum. İlk kez bu kadar korktuğumu hissetmiştim.

"Küfür etmeden konuş benimle." diye uyardı beni.

Gerçekten takıldığı tek nokta bu muydu yani?

"Biliyor musun?" dedim, yüzüne yüzümü yaklaştırıp. Bakışlarım dudaklarına kayarken, gözlerimi yumup derin bir nefes çektim. "Canın cehenneme."

ÖĞRETMEN -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin