Bölüm 19

330 6 0
                                    

"Bilmiyorum Merve, ne hissettiğimi, ne yapacağımı?" dedim ve ardına su içtim.
"Of kuzu takma bu kadar, akışına bırak." dedi, bu kadar kolay mıydı benim hayatım bu kadar çalkantılıyken.
"Zor." dedim fısıldar gibi, Mervede kahvesini içti. İşten çıkmıştım ve hemen buluştuk, saat sekize geliyor hava karardı günün en sevdiğim saatleri.
"Siz ne yaptınız?" dedim,
"İyiyiz işte, o ciddi ilişki istiyorum diyor ama ben yapamam diyorum ondan biraz şeyiz." dedi, ağzımı büzdüm.
"Yaaa, nedenki?" dedim.
"Bilmiyorum ama bunu da akışına bırakmak lazım, ne olursa olsun artık." dedi, Merve böyleydi işte, keşke bende öyle olsam.
Çalan telefonla gözümü masadan ayırdım, çantamdan telefona baktım, Anıldı.
"Efendim?" diyerek açtım.
"Nasılsın melek?" dedi,
"İyiyim sen?"
"İyi işte misin?" dedi, Merveye baktım.
"Hayır Merve'yleyiz." dedim,
"Anladım, alayım mı seni!"
"Hayır Anıl, Merve'yleyim." dedim.
"Arabadan yanında mı ki?"
"Sen bıraktın beni sabah." dedim,
"Tamam çıkınca ara alayım." iç çektim.
"Tamam, hadi öptüm."
"Bende." aramayı kapattım. Merveye döndüm, çapkın çapkın gülüyordu. Göz devirdim.
"Of ne var be, shipliyorum." yine göz devirdim, saçmalık.
~
Gülümsedim Anıl dudağındaki sigarayı bıraktı ve nefes verdi.
"Hoş geldin melek." dedi, yutkundum.
"Hoş buldum." dedim. Bir nefes daha aldı. Bu halleri delirtiyor, dudağına yapışmamak için zor tutuyorum kendimi.
Telefonu aldım sabahtan beri hiç almadım resmen. Babama mesaj attım ona daha da düştüm, destek oluyorum ne kadar zaman geçerse geçsin.
'Naber babacımm.' gönderdim, iki tik oldu. Telefonu çantama koydum ve yola baktım.
"Bana neden melek dediğini söylecek misin?" dedim, bakışlarımı ona çevirdim, birkaç saniye bana baktı.
"Zamanı gelince." dedi,
"Pekala." fazla kurcalamak istemedim. Göreceğiz zamanı gelince.

Eve girdik, saçlarımı geriye atıp Anıla döndüm. Anahtarı koydu ve bana baktı, kaşlarını çattı ne var der gibiydi.

''Gidiyorum ben o zaman.'' dedim, merdivenleri işaret edip,

''Git o zaman sen.'' dedi, omuzlarımı düşürdüm.

'' Aslına bakarsan bir şeyi yarım bırakmaktan nefret ediyorum, kesilmesinden en güzel yerinde hemde.'' gözlerini büyülttü. Şaşkın gözüküyordu, beklemediği bir yerden söylemiştim.
"Anladığım şeyi mi istiyorsun?" dedi, kaşlarımı kaldırdım.
"Kim bilir?" gülümsedi. Yukarı koştum arkamdan geliyordu. Arkam dönüktü ensemden tutup dudaklarına yapıştırdı dudağımı. Eli hala ensemdeydi ve kendine yapıştırıyordu.
Hızlı hızlı nefes alıp veriyorum.

Dudakları dudağımdan boynuma indi, kalp atışlarım her bir hareketinde düzensizleşiyordu. Boynumdan köprücüklerime indi, ve sağa kayarak omzumun ucunu öpmeye başladı. Gülümsedim, gülümsedi ve tişörtünü hızla çıkardı. Bunu beklemeyen ben salak gibi kalmıştım, pantolonu dışında çıplaktı. Yatağa oturdum, ne yapabilirdim ki. Eğildi ve bir öpücük kondurdu dudaklarıma. Elbisemin ucundan yukarı kaldırıp baş parmağını bacağımda dolaştırmaya başladı. Nefesimi an itibarıyla tutmaya başlamıştım....

.....

''Süre doldu, orada da en fazla bu kadar yapardık, tamamlamak gibi düşün.'' dedim, kaşlarını çatıp üzerimden kaktı,

''Dalga mı geçiyorsun?'' dedi,

''Evet, uykum geldi.'' dedim, sırıttı.

''Duşa gireceğim.'' diye ekledim. Kafasını salladı. Kaç saatir pantolonunu çıkaramaması için dua ediyordum öyle de oldu, çıkarmadı. Hassasım bu konulara karşı.

Sıcak suyun altına geçtim, gözlerimi kapattım bir süre kafamı dinledim suyun sakin sesiyle. Duş jeliyle her yerimi temizledim ve şampuan sıkıp saçlarımı yıkadım. Hızlıca durulandım ve banyodan çıktım, otuz dakika civarı sürmüştü her zamanki gibi. Anıl odada değildi, hızla iç çamaşırlarımı geçirdim ve havluyu banyoya astım. Dolabı açtım ve saten şort pijama takımımı alıp yatağa koydum, üzerinde ayılar vardı çok tatlıydı. Anıl pat diye odaya girince sıçradım, ödüm kopmuştu. Odada loş ışık yayılıyordu normal beyaz ışığı sevmediğimden bunu kullanıyorduk, oda griydi ve estetikti tam istediğim.

''Yavaş olsana biraz.'' dedim göz devirip, gülümsedi. Banyoya girdi ve kapıyı kapadı. Üzerimi giyindim.

Yatağa yattım ve kendimi geri çekip arkama yaslandım, komodindeki kitabı aldım ve okumaya başladım. Anıl çıktı belindeki havluyu attı çamaşırı vardı allahtan, dolaptan tişört ve eşofman giydi ve havluyu benimkinin yanına astı. Bana bakınca gülümsedim. Karşılık verdi, komodindeki sigarayı ve çakmağı alıp balkona çıktı, kenardan benim ellerimle astığım peri led ışıkları açtı, o kadar güzeldi ki o ışıkların arasında Anıl, hayran kalmamak elde değildi kendisine. Bir nefes çekti içine, ben kitaba dalmak yerine ona dalmıştım, içimden gelen bir anlık hisle ayağa kalkıp gri pofuduk pandüflerimi giyip yanına girdim. Sehbaya koyduğu sigarayı dudaklarıma götürüp yaktım, bana baktı.

''Uyku tutmadı sanırım, zaman geçirmeye çalışıyor gibisin.'' dedi,

''Aynen, öyle oldu sanırım.'' dedim. Kafa salladı ve denizi ve boğazı izlemeye devam etti. Bu villa Anılındı, nasıl ne zaman aldı bilmiyorum ama hem boğaz manzaralı hem havuzlu ve de villaya büyük bir para yatırmış olmalı. Bu evi daha önce hiç temizlemedim, bir güne yetmez bile. Anıl her iki günde bir temizlikçi ayarlamış o geliyor, biz evde bile olmuyoruz. Anıla baktım,

''Gün sayıyorum.'' bir nefes daha aldım o cevap verene kadar.

''Ne için?'' dedi,

''Melek?'' dedim nefesi boşaltırken.

''Az kaldı.. melek.'' dedi, gülümsedim ve bir dumanı ciğerlerime doldurup serbest bıraktım.

İçeri girdik, benim tarafımdaki komodindeki loş ışığı kapattım ama Anıl kendisininkini kapatmamış telefonla oynuyordu. Bedenimi ona çevirip yan döndüm, telefonu net gözüküyordu ama o bana bakmıyor dalmıştı telefona. Grup ismi 'bebekler.' di, kızların olduğu bir grup mu? Asla değildir yazanların ismi hep erkek, Kaan, Tuna, Efe ve Cem vardı sadece. İnanmıyorum be Anıl sana, nasıl patronsa?

''Bebeğim.'' dedim, boğuk sesimle aniden bana baktı.

''Bana mı dedin?'' dedi, utanmışa benziyordu.

''Bebekler de ne?'' dedim.

''Ah, lisede kurmuştuk hiç oynamadık kaldı.'' dedi, çok iyi be.

''Uyur musun artık bebeklerinden izin isteyip.'' dedim, gülümsedi hoşuna gitmişti. Yazdığı şeyi okuyordum.

'Karım kızıyor, bebeklerim kaçtım ben.' kapadı. Ben gülmekten yarılıyordum, sinirim bozulmuştu.

''Karım ne be? deli misin sen.'' dedim.

''Neden, kocam mısın?'' sırıttım.

''Düzgünce gidiyorum yazmak varken uzun uzun yazdın.'' dedim,

''Bizden böyle melek.'' göz devirdim ne biçim cümle bu keko gibi, anıla yakışmadı .d

''İyi geceler o zaman Anıl.'' dedim,

''Sanada melek.'' dedi, arkamı döndüm ve gözlerimi yumdum, arkamdan bana sarıldığını hissettim bir eli belimde diğer elini omzumdan bana atmıştı, kalp atışım hızlandı yerinden çıkacak gibi hissediyorum ama kontrol etmeyi başarmıştım sonunda. Sakin ol Ece, heyecan yok!
Sıcak nefesi tenime vuruyordu, bu kendimi kaybetmeme sebep oluyor. Gözlerimi kapattım yine. O hala sıcacık vücuduyla beni sarıyordu.
~
Gönderen: 0542*** ****
'Hey! Ece tanıdın mı pek sanmam en kısa zamanda yanına uçuyorum yeni iş şehrim. Buluşuruz.'

TUTKUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin