6

816 67 23
                                    

Pansy bazı konuşma sesleri duyuyordu. Uzaklardan gelen uğultular kafasında yankılanıyor, beynine bıçak gibi saplanıyordu. Gözlerini açmayı istedi ama vücuduna söz geçiremiyordu. Nefesi hızlanırken içgüdüsel olarak seslere odaklanmaya çalıştı.

"Profesör, Büyük Salon'da ben de nöbet tutabilirim, gönlünüz ferah olsun." Bu Profesör Sprout'un sesiydi.

"Gayretiniz için minnettarım sevgili Margoles ama korkarım, Büyük Salon'da uyumayacaklar. Özellikle Profesör Dumbledore yokken Salon yeterli güvenlik düzeyinde değil." Bu da McGonagall'ın sesiydi.

Söz Profesör Flitwick'e geçti. "Profesör Dumbledore'a haber verdiniz mi, profesör?"

"Evet, evet. Yakında burada olmasını umuyorum."

"Öyleyse çocuklar Büyük Salon'da uyuyabilir!"

"Bilemiyorum, Margoles. Profesör ne kadar burada kalabilir emin değilim. O gelince karar veririz."

Pansy konuşulanları dinlerken yavaş yavaş bilinci yerine gelmeye başladı ve neler olduğunu hatırladı. Yatakhanede, şu cadı hakkında düşünüyordu ve... her şey bir anda gerçekleşmişti. O anı hatırladıkça bir ağırlık göğüs kafesine inmiş gibi hissetti.

Gözlerini yavaşça araladı ve ışığa alışmayı bekledi. Birkaç kez gözlerini kapatıp açtı, o sırada profesörlerin sesinin uzaklaştığını duyuyordu. İçeride onlar dışında konuşan kimse yok gibiydi ama dışarıda, ah, kapının dışından gelen uğultular tüm reviri kaplıyordu.

Gözlerini iyice açtıktan sonra içeriye göz gezdirdi. Her biri tanıdık Slytherin öğrencisini gözleriyle tararken sonunda aradığı kişiyi buldu, Draco Malfoy. Platin saçlar görüş açısına girer girmez derin ve rahat bir nefes verdi. Onun Ortak Salon'dan çıkışını hemen bayılmadan önce gördüğü için hayal olduğundan korkmuştu ama işte, arkadaşı hemen ilerisindeki yatakların birindeydi.

Tüm gücünü vererek dirseklerinde doğruldu. O sırada revirin deposunun olduğu yerden koşar adımlarla gelen Madam Pomfrey onu gördü ve "Ah, n'apıyorsun? Yat hemen, Miss Parkinson."

"Bize ne oldu?" Pansy onu dinlemeyerek yatakta iyice doğruldu ve sırtını yatak başlığına yasladı. Madam Pomfrey uyuyan öğrencilerden biriyle ilgilenirken sıkıntılı ve aceleci bir sesle anlattı. "Bir lanet canım, biri Ortak Salon'unuza lanetli bir cisim sokmuş olmalı. Profesörler düzeltmeye çalışıyor."

"Lanetli bir şey nasıl gelebilir ki? Postalar kontrol edilmiyor mu?"

"Bilgim yok, profesörler hepsini öğrenmeye çalışıyorlar."

Pansy kafasını salladı. Birkaç saniye aranın ardından ise tekrar sordu. "Ne bu gürültü?"

Madam Pomfrey söylenerek başka bir öğrencinin yanına gitti. "Öğrenciler bir türlü susmuyor ki! Başka ne gürültüsü olabilir?"

"Çok kişi mi var dışarıda?"

"Evet, canım. Tüm öğrenciler koridora toplandı. Profesörlerin yarısı lanetle uğraştıkları için öğrencileri de ayırmamak maksadıyla..." Bir yandan da bir şeyleri karıştırıp kendi kendine kızıyordu. Cümlesinin yarım kaldığını fark edince devam etti. "Ne diyordum? Ha... İşte sizleri bölecek kadar profesör kalmadığı için tüm öğrencileri koridora topladılar, dışarıda profesörler onları korumak için duruyor."

"Anladım... Peki, diğer binalara da lanet... girmiş mi?"

"Hayır, hayır canım ama önlem amaçlı onlar da koridordalar."

Madam Pomfrey hemen başka bir tarafa doğru ilerlerken kızgın bir sesle tekrar konuştu. "Merlin, konuşturup durma beni! İşim var!"

Pansy bir şeyler daha söylemeye çalıştı ama Madam Pomfrey çoktan başka bir yere gitmişti. Üstelik henüz ona burada ne kadar kalması gerektiğini, hemen çıkıp çıkamayacağını soramamıştı bile. Sıkıntıyla ofladı. Her şey berbat gidiyordu, en fazla bu kadar kötü olabilirdi. Şimdilik en iyi çözüm ise uykuydu, bu yüzden gözlerini kapadı.

only a girl :: pansmioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin