7

781 67 43
                                    

Pansy gözlerini kaçıran kızı bir süre daha süzdükten sonra elindeki krem pijama takımıyla birlikte Hermione'nin yatağının hemen yanındaki yatağına geçti. Kadife takımı yorganın üzerine bıraktı ve üzerindeki dar, yeşil pijamanın düğmelerini açmaya başladı. O sırada Daphne'nin kibirli sesini duyunca odanın kalanına doğru döndü.

"Merlin, ne kadar dar bu!"

Pansy bakınca onun pijamasının da aynı kendisininki gibi küçük geldiğini gördü. O sırada Daphne'yle göz göze gelince kız hemen pijamasına bakıp "Nereden aldın onu?" diye sordu hevesle. Pansy arkasına döndüğünden beri sinirlendiği için bakmadığı tarafa, Hermione'nin perdeleri çoktan kapanmış yatağına, baktı ve "Granger verdi," dedi. Daphne başka bir şey bekliyor olacak ki, bıkkın bir nefes verip yatağına girdi. Gururu Gryffindor'lardan bir şey istemeye izin vermiyordu anlaşılan.

O sırada Pansy hala kaşları çatık, önündeki kırmızı perdelere bakıyordu. Birkaç gündür gerçek anlamda bu cadının kendisinden kaçmaya çalıştığını seziyordu ve bu kanına dokunuyordu. Bu durumun neden onu bu kadar sinirlendirdiği hakkında bir fikri yoktu ama burada dikilip Hermione'nin yatağına bakarken durduk yere yükselmiş, damarlarında öfke kol gezmeye başlamıştı.

Krem rengi takımın alt kısmını da giydikten sonra üstünü iliklemeye başladı. Birkaç düğme iliklemişti ki, aklına gelen şeyle elleri durdu. Etrafına baktığında kendisi dışında bir yatağın daha boş olduğunu gördü. Onun kimin yatağı olduğunu düşünmesine gerek kalmadan Gryffindor kızlardan biri banyodan çıktı ve ışık hızında yatağına girip perdeyi kapadı.

Pansy'nin biraz önce öfkenin hakim olduğu suratında şu an alaycı bir ifade baş gösteriyordu. Dudaklarının kenarları gerilmiş, kaşları havaya kalkmıştı. Belki de İksir dersliğinde başladığı oyuna devam etmeliydi, ha?

İliklediği iki düğmeyi yavaşça çözdü. Kendi yatağına gidip yatağın perdelerini dıştan kapattı ve sinsi adımlarla yanındaki yatağa ilerledi. Sessiz bir nefes aldı, kararsızlıkla titreyen elini perdeye götürdü ve usulca kenara çekti.

Hermione perde sesiyle bir anda irkildi ve anında yerinde doğruldu. Görüş açısına Pansy girince kısa bir an ağzı açık kaldı ama kızla göz göze geldiğinde kendine gelip ağzını kapattı, kaşlarını çattı. "Ne oluyor?" diye sorarken şimdiden kızın uzaklaşmasını beklemeye başlamıştı. O kadar gergindi ki Pansy'nin nefes sesleri bile tüylerini diken diken ediyor, kızın alaycı gülüşü göğsünde bir yerleri dağlıyordu.

Pansy kendini bir anda yatağa atıp perdeyi içeriden tekrar kapatınca Hermione bir süre kal gelmiş gibi dondu. Pansy bir elini götürüp kızın önünde şaklattı ve "Yana kay, Granger." dedi. Hermione ne olduğunu bile anlamadan kalçasını biraz yana çekti. Pansy de hemen kızın bacaklarını tutup kenara çekti ve göz açıp kapayıncaya kadar yanına geçip yorganı üstlerine örttü.

O sırada kendi gelen Hermione hızla kızdan uzaklaştı ve öfkeyle, yine de kimsenin onları duymasını istemediği için fısıltıyla, "Ne yapıyorsun?" diye sordu.

Pansy kafasını sağa çevirip perdenin ardından dışarıyı, yatağını, görüyormuş gibi burnunu kıvırdı. "Yatağım hiç rahat değil ama... bak..." Sözlerine ara verdi, doğrulup oturdu ve birkaç kere yerinde zıpladı. "Seninki baya rahatmış."

Hermione gözlerini zorlukla kızın cömertçe kendini sunan cildinden çekip kızın omzuna bir tane geçirdi. Pansy inlememek için dudağını ısırdı ve omzunu ovarken "Vahşileşme!" diye söylendi.

only a girl :: pansmioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin