10

811 65 67
                                    

Pansy ilerideki Gryffindor masasından gözlerini ayırmakla ilgili ciddi problemler yaşıyordu. Birkaç saat önce yaşananları vücudu ve beyni hala benimseyememişti. Dudakları yanıyor, bedeni kasılıp duruyordu. Arkadaşlarıyla birlikte yemek yiyen dalgın cadıya baktığı her saniye sanki bazı kelimeler ağzından çıkmak için uğraşıyor ama orada kalıyor, sonra da boğazında dolu bir hissiyat bırakıyordu. Bir tür yarım kalmışlık hissi yaşamaya başlamıştı ama yine de buna bir son vermesi gerektiğinin tüm hücreleriyle farkındaydı.

Hermione'nin yanından çıkıp hışımla koridorlarda dolaşırken küçük bir Hufflepuff ona ailesinden gelen mektubu getirmişti. Elinde mektupla ona doğru koşan küçük kızı gördüğü an korkuyla irkilmişti zaten. Sonrasında okudukları da hiç yardımcı olmamıştı. Her şey bu kadar karmaşık ve kötüyken de en son isteyeceği şey başına yeni dertler almaktı.

Cadıya gözlerini dikip bakmayı sonlandırmak adına boğazını temizledi ve yanındaki çocuğa döndü. Revirden biraz önce çıkan Draco hala solgun ve hasta görünüyordu.

"Yemeğini ye de uyu hemen."

Draco tepki vermeden yavaşça bir şeyler atıştırmaya devam etti. O da böylesine düşünceli ve mutsuz görünürken Pansy iyice umutsuzluğa kapılıyordu. Sağı solu, önü arkası karanlıklarla kaplıydı ve artık ışık çok uzakta görünmeye başlamıştı.

***

"İyi olduğuna emin misin?"

Hermione belki de bininci kez duyduğu soruyla oflafı ve "Evet, Ronald. O kadar iyiyim ki her an seni tekmeleyebilirim," diye söylendi.
Ron ona göz devirdi. Hermione de üstünde durmayarak dikkatini tekrar Harry'ye çevirdi.

"Bitirdiysen hadi artık kalkalım da bize şu çok önemli şeyi anlat, Harry." dedi.

Harry son lokmasını da ağzına atıp hemen ayaklandı. Şöyle bir etrafına bakındıktan sonra doğal görünmek istemiş olacak ki yavaş adımlarla arkadaşlarını yönlendirdi. Büyük Salon'dan çıktıklarındaysa hızlandı ve hep beraber bahçeye çıktılar. Kışın bu vakti kimse dışarı çıkmadığı için etraf sessizdi. Yine de önlem olsun diye öbür uca gittiler. O sırada Ron soğuktan şikayet etmekle meşguldü.

Harry durdu ve "Tamam, kimse yok gibi görünüyor." dedi. Buna rağmen gözleri devamlı etrafı tarıyordu. Biraz sonra sonunda arkadaşlarının soğuktan kızarmış suratlarına döndü ve belli belirsiz eğilip fısıldadı. "Yemeğe gelirken Snape'i gördüm."

Hermione gelecek şeyleri tahmin edebildiği için söylenmek üzereydi ki onu susturmak için devam etti. "Malfoy ile konuşuyordu."

"Aman ne şaşırtıcı."

Harry sabırsızlıkla ellerini ovdu ve bir anda söyledi. "Snape ona dedi ki, laneti 'ona' verdiğini kimse bilmemeliymiş."

Hermione'nin gözleri şokla açıldı. "Ne?"

"Malfoy'u ikna etmeye çalışıyordu. Ona durmadan obliviate yapmanın gerekli olduğundan, onu koruması gerektiğinden bahsedip durdu."

Hermione hayret dolu sesiyle "Peki o ne dedi?" diye sordu.

"Reddetti. Aslında Malfoy'u Snape'e karşı hiç böyle saygısız görmemiştim. Ona diklendi, bir tür... bir tür yeminin umrunda olmadığını söyledi ve gitti."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 23, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

only a girl :: pansmioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin